Şu sıralarda İstiklal Caddesi’ndeki Yapı Kredi Kültür Merkezinde bir sergi devam etmekte. 17 Haziran’a kadar devam edecek ‘Red Kit İstanbul’da’ adlı sergi, yediden yetmiş yediye herkesin gönlünde taht kurmuş çizgi roman karakteri Red Kit
Albert MİZRAHİ
Orijinal adıyla Lucky Luke (Şanslı Luke)’un yaratılış öyküsünü ve kahramanın yaratıcıları olan Morris ile Goscinny’nin yaşam öykülerini bize sunuyor. Sergi kapsamında oluşturulan minik Vahşi Batı kasabası ambiyansıyla hem çocukların hem büyüklerin resim çekerek eğlenmelerine de olanak sağlamakta. Red Kit’in ve ana karakterlerinin yanı sıra ‘Vahşi Batının yaşamış tarihi kişiliklerinden esinlenilerek oluşturulan yan karakterlerin hüzünlü hikâyeleri de sergide takip edilebilecek ilginç bilgiler arasında yer almakta. Bu vesileyle tarihte Red Kit’in sinemada göründüğü ilk filmin 1967 Türk yapımı olan ve Öztürk Serengil’in oynadığı ‘Çifte Tabancalı Damat’ olduğunu da öğrenmiş oldum. Bu filmi 1970’te İzzet Günay’ın ‘Red Kit’ ve 1974’te Sadri Alışık’ın ‘Atını Seven Kovboy’ filmleri takip etmiş. Dünya sinemasında ise 1971’deki animasyon film ‘Daisy Town’ sayılmazsa 1991’de Terence Hill’in hem çekip hem oynadığı film ilk olmuş.
Ücretsiz izlenebilecek sergide eksiklikler de yok değil. Havalandırmanın iyileştirilmesinin yanı sıra video gösterimleriyle görsellik biraz daha arttırılabilirdi diye düşünüyorum. Cam kabinlerde sergilenen eski tarihli Fransızca ve Türkçe Red Kit nüshalarının yanında sadece tek bir Red Kit figürü görünce evdeki Red Kit ailemle ne kadar şanslı olduğumun farkına vardım!
‘Şanslı Luke’un şansı sadece elinde jokerinin (Jolly Joker’e atıfla Jolly Jumper: Düldül) olması mıdır? Kanımca gerçek şansı, serinin çizeri ve yaratıcısı Morris’in Goscinny ile tanışmasıydı. Polonya-Rus göçmeni Yahudi bir ailenin çocuğu olan Rene Goscinny Fransa’da doğmuş, Arjantin’de büyümüş ve babasını kaybettikten sonra geldiği New York’ta Morris ile tanışmıştı. Belçikalı çizer Morris (Maurice de Bevere) 1946’da Red Kit’i yarattıktan ve ilk maceralarını yazdıktan bir süre sonra konu sıkıntısına düşmüş. Bu dönemde tanıştığı ve kendisi de çizer olan Goscinny senaryoları yazmayı kabul etmiş. Böylece 1955’te müthiş işbirliği başlamış. Morris’in sevimli çizgilerine Goscinny’nin ince bir mizah ve hiciv içeren eğlenceli senaryoları eşlik etmiş. 1959’da bir diğer efsanevi çizgi roman kahramanı Asteriks’i yaratan Goscinny, çizimden çok senaryo işine ağırlık verdi ve çizgi roman senaryoculuğunu bir meslek olarak kabul ettiren kişi olarak bilinir. Bu dönemde Red Kit’in daha çok tanınmasını ve sevilmesini sağlayan azılı ama beceriksiz Dalton Kardeşler ile aptal şerif köpeği Rintintin (Ran tan plan) gibi birçok unutulmaz karakteri seriye kazandırdı. Ne yazık ki 1977’de henüz 51 yaşındayken vefat etti. Mezarı Nice Yahudi Mezarlığında bulunuyor. Morris ise 2001 yılındaki ölümüne dek farklı yazarlarla işbirliği yaparak Red Kit’i çizmeye devam etti. Morris’in ölümünden sonraysa çizim işini Fransız Achde devraldı. Ne mutlu ki artık ölümsüz bir kahraman olan Red Kit’in yeni maceraları yayınlanmaya devam ediyor.
GOSCINNY ve IRKÇILIK
Red Kit’te Siyahiler, Uzakdoğulular, Hispanikler ve Redneckler yer alır. (Redneck: tarlada çalıştığı için boynu kızardığından kızıl boyun adı takılan Amerikalı beyaz alt tabaka sınıfı) Ancak hiçbiri için hakaret içeren ifadeler kullanılmaz. Aynı şekilde Asteriks’te de her çeşit halk mevcuttur. Goscinny daima bu insanları kırmadan özelliklerini öne çıkarır. Bireylere değil ırkçılığın temelindeki klişelere saldırır ve onlarla alay eder. Yetmişlerde çizgi romanlardaki ırkçılık mercek altına alınmıştı. Bu tarz eleştiriler kaleme alan gazetecilerden bazıları üstünkörü okudukları hikâyelerden Goscinny’nin ırkçılık yaptığı sonucunu çıkarınca Goscinny çileden çıkmış ve şu açıklamayı yapmıştı: ‘‘Beni ‘vasat Fransız ozanı’, yabancı düşmanı, şoven yaptılar. Üstüne bir de ırkçı oldum. Oysa benim ailemin bireylerinden bazıları toplama kamplarında öldü. Bu tür suçlamalara katlanamıyorum. Arjantin’de onyedi, ABD’de yedi yıl yaşamış, akıllı, işi olmayan mesleğimden başka bir şey yapmaya kesinlikle karşı çıkan biriyim. Bu mudur vasat Fransız modeli?’’