Çocuklarla dolu dolu geçen bir yaşam: Selin Alpanda

Söz konusu çocuklarımız olduğunda hepimiz daha çok öğrenmek, onların davranışları hakkında bilgi sahibi olmak, onları anlayabilmek için kendimizi geliştirmek istiyoruz. Gelişim psikologu Selin Alpanda ile bir eğitimde tanıştım. Üniversitede çok sevdiğim hocalarımdan Nörolog Dr. Bülent Madi’yle birlikte çalışıyor olması ilgimi çekmişti. Selin Alpanda ile keyifli ve bilgilendirici bir sohbet gerçekleştirdik

Yaşam
3 Mayıs 2012 Perşembe

 Seni kısaca tanıyarak başlayalım.

1985 İstanbul doğumluyum. 2003 yılında Ulus Özel Musevi Lisesi’nden mezun oldum. 2007 yılında Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü bitirdim. İki sene özel bir anaokulunda çalıştım. 2008 yılında Maltepe Gelişim Psikolojisi yüksek lisansını kazandım ve 2010’da Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ile Görsel-Mekansal İşlevler Arasındaki İlişkinin İncelenmesi konulu tez çalışması ile uzmanlığımı aldım. Son üç senedir Altis İletişim ve Genel Danışmanlık’ta çalışıyorum.

 Bu mesleği seçmenin özel bir hikâyesi var mı?

Lisedeyken psikolog veya anaokulu öğretmeni olmak ilgimi çekiyordu. Çocuklarla diyalogum küçük yaşlardan beri iyiydi ve çocuklarla çalışmayı istiyordum. Lise ikiye başlamadan önce okulumun sunduğu olanakla anaokulunda staj yaptım ve çocuklarla çalışmak istediğime karar verdim.

 Gelişim psikolojisi alanında uzmanlaşmaya nasıl karar verdin?

Lisans eğitimim boyunca nöropsikoloji ve gelişim psikolojisine ilgi duyuyordum. 2008 yılında Maltepe Üniversitesi’nin Gelişim Psikolojisi bölümüne müracat ettim ve kazandım. Yüksek lisans mesleki anlamda kattıklarının yanında ideallerimin peşinden koşmamın yolunu da bana açtı. Yüksek lisansımın ikinci senesinde derslerini keyifle dinlediğim, eğitimlerini takip ettiğim hocam Nörolog Dr. Bülent Madi’nin yanında çalışmaya başladım. Böylece mesleki hayatıma nöropsikolojinin kapıları açılmış oldu.

 Özellikle çocuklarla çalışıyorsun. Ne tür sorunlarla geliyor aileler sana?

Aileler genellikle dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, öğrenme güçlükleri ve davranış problemleri nedenleri ile geliyorlar.

 Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu nedir kısaca?

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), yaşıtlarından farklı ve günlük yaşam becerilerini engelleyecek şekilde dikkatini odaklama, sürdürebilme güçlüğü, aşırı hareketlilik ile ortaya çıkar. Doğru tanı almış DEHB’li çocuklar çok isteseler de hareketlerini durdurmakta zorlanırlar ve gayret etseler de dikkatlerini odaklayamazlar. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu her zaman birlikte görülmez. Bazen sadece dikkat eksikliği, bazen dürtüsellik ve bazen de aşırı hareketlilik görülebilir. Özellikle son yıllarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanılarında ciddi bir artış görünüyor. Çalıştığım merkeze dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı ile ilaç tedavisi gören birçok çocuk geliyor. Bu çocukların bir kısmı üstün yetenekli olabiliyor. Bazen de yanlış tanı almış çocuklarla karşılaşıyoruz.

Bazen eğitsel programlar bazen ilaç tedavisi bazen ise eğitsel programlar ve ilaç tedavisi bir arada yürütülebilir. Yönlendirme için öncelikli nörolojik veya psikiyatrik muayene ve ardından psikopedagojik, nöropsikolojik ve motor gelişim değerlendirmelerinin yapılması gereklidir.

 Öğrenme güçlüğünü nasıl anlayabiliriz?

Zekâsı normal veya normalin üstünde olan bireylerin kültürümüze uygun standart testlere göre okuma, matematik, yazılı anlatım düzeyinin beklenilenin önemli ölçüde altında olmasıyla tanısı konulan bir bozukluk. Öğrenme bozukluğunda okuma, yazma gibi becerilerin yanı sıra, denge, ince motor beceriler, koordinasyon ile ilgili çeşitli sorunlar görülebilir.

Öğrenme güçlüğü olan çocuklar el tercihi yapmada gecikebilirler, dil alanında zorluk yaşayabilirler; örneğin, konuşurken kelime bulmakta zorlanabilirler, dikkat ile ilgili sorunlar yaşarlar, sembolleri ayırt etmekte zorlanabilirler, mekan kullanımında aksaklıklar görülür, sıralı olan bilgileri öğrenemezler (haftanın günleri, aylar gibi) veya sıralı hareketleri yapamazlar, (dans koreografisi vb.), ince ve kaba motor becerilerinde güçlük görülür. Yaşadıkları beceriksizlikler sosyal-duygusal alanlarını da olumsuz etkileyebilir. Örneğin; özgüven eksikliği, sosyalleşmede zorluk yaşayabilirler, aşırı kaygılı olabilirler,  tepkisel davranabilirler.

Çocuğun yaşadığı güçlüklerin türüne göre eğitim programı hazırlanmalı. Bazen çocukların nöropsikolojik değerlendirme sonuçlarına göre hazırlanmış eğitsel programlar, bazen ince-kaba motor, denge, koordinasyon becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılabilir. Öğrenme güçlüklerinde müzikle eğitimin de yararlı olduğunu görüyoruz.

 Peki, neden oluyor çocuklarla bu tür rahatsızlıklar? Anne baba tutumları bir etken olabilir mi? Yoksa tamamen gelişimsel özelliklere bağlı olarak mı ortaya çıkıyor bu sorunlar?

Kesin nedeni budur diye yanıt vermek çok güç ancak doğum öncesi ve doğum sonrası etkenlerden kaynaklanabilir. Genetik faktörlerin etkisini görüyoruz. Hamilelik döneminde alkol, sigara kullanımı, erken doğum, yetersiz beslenme, ateşli hastalıklar da nedenlerin arasında olabiliyor. Ayrıca çevresel koşullar, çocuk yetiştirme tutumları da çocuğun gelişimini olumlu-olumsuz etkileyebiliyor. Çocuğun yeteri kadar uyaran almaması, özgürlüğünü kısıtlayıcı ortamlarda yetişmesi gelişimi olumsuz etkileyen faktörler arasındır.

 Çocuklarla nasıl bir çalışma sistemi izliyorsun? Nasıl bir tedavi süreci var?

Benim çalıştığım merkez nöroloji ve psikoloji danışmanlık merkezi. Problemin türüne göre çalışma sistemim değişiyor aslında. Öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, gelişimsel gecikmesi olan çocuklar için öncelikli olarak nörolojik değerlendirme yapılıyor. Ardından problemin türüne yönelik değerlendirme testleri yapıyor ve çocuğa özel eğitim programları hazırlıyorum. Çocukla çalışmanın dışında ailelere ev programları hazırlıyorum ve okul öğretmenleri ile koordineli çalışıyorum. Kaygı bozuklukları, davranış problemleri gibi nedenlerle gelen çocuklarda genellikle oyun terapisi ile çalışıyorum ama çocuğun yapısına göre çalışma yöntemim değişebiliyor tabii. Bireysel çalışmanın haricinde bazen grup çalışması da yapıyorum. En önemlisi; aile yönlendirmesi sosyal-duygusal alana yönelik çalışmalarda da aileye yapması gerekenler ile ilgili danışmanlık veriyorum yine okul ile koordineli çalışıyorum.

Çalıştığım merkezde yaklaşık 15 uzmanla beraber çalışıyoruz. Ekibimizde nörolog, çocuk psiyatristi, psikolog, psikolojik danışman, özel eğitimci, fizyoterapist, konuşma terapisti, müzik eğitimcileri var. Uzmanlık alanlarına göre yönlendirmeler yapabiliyoruz. Ayrıca bize gelen her bir çocuğa proje olarak bakıyor ve en iyi ne yapılabilir, en faydalı yöntem ne olabilir sorularını yanıtlamak için kendi aramızda konsültasyon yapıyoruz.

 Başka hangi alanlarda çalışmalar yapıyorsun?

Çocukların haricinde yetişkin ve yaşlılarda da nöropsikolojik değerlendirme testlerini yapıyorum. Hacettepe’den ve Çapa’dan aldığım nöropsikoloji test eğitimlerini yaşlılarda bellek ve dikkat ile ilgili olarak da kullanıyorum. Bunama konusunda erken tanı ve eğitim programlarının oluşturulmasında iyi düzeyde olduğuma inanıyorum.

Alzheimer gibi demans (bunama) türünü belirlemede, hastalığın seyrini izlemede, kalp ve beyin ameliyatlarından sonra hafıza, konuşma, mekansal algı gibi alanlarda bir problem olup olmadığını ayırt etmede, depresyonla birlikte ortaya çıkabilecek unutkanlığın gerçekten depresyondan mı kaynaklandığını yoksa demansın başlangıcı mı olduğunu saptamada nöropsikolojik değerlendirmeden yararlanıyoruz.

Erken yetişkinlik döneminde de unutkanlık, dikkat problemleri ile karşılaşabiliyoruz. Özellikle aile öyküsünde benzer şikâyetleri olan veya küçüklüğünde dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü gibi problemler yaşayan kişilerde erken müdahale için bu testlerin senelik aralıklarla yapması yararlı oluyor. 

Ayrıca nöropsikolojik değerlendirme sonuçlarına göre unutkanlık-dikkat problemlerinin seviyesini göz önüne alarak kişiye özel nöroloji temelli rehabilitasyon programlarını oluşturuyoruz. 

 

 

Anne-baba olarak nelere dikkat etmemiz gerekiyor? Çocuğumuzun gelişiminde her şey yolunda gidiyor mu gitmiyor mu nasıl bileceğiz?

Çocuklarında dikkati çeken bir farklılık olmasa bile senelik aralıklarla doğumdan itibaren gelişimlerinin değerlendirilmesi, 6 yaşından sonra da yaşına uygun diğer testlerinin yapılmasında fayda var. Bazen ailelerin fark edemediği ipuçları erkenden yakalanarak erken müdahale ile sorun boyutuna gelmeden giderilebiliyor. Ayrıca, okulda sınıf ve rehberlik öğretmenlerinin yönlendirmelerini dikkate almak da çok önemli.

 

 

Ailelere çocuklarının zeka gelişimini destekleyebilmeleri için neler önerirsin?

Öncelikli olarak çocukların sorgulama isteklerini desteklemeleri, doğa içinde özgürce hareket etmelerine olanak vermelerini önerebilirim. Günümüzde her yaşa uygun bilişsel gelişimi destekleyici oyunlar var. Çocuğun güçlü ve zayıf yönlerini destekleyici mantık yürütme, planlama, dikkat, görsel algılama gibi becerilere yönelik eğitici oyunlardan temin edebilirler. Çocuğun yaşına ve becerilerine uygun hobi kazandırmaları da zeka gelişimini destekler. Örneğin müzik aleti çalmak tüm beyni çalıştırır, dans koordinasyonu geliştirir. En önemlisi çocuklara yeteri kadar ilgi ve sevginin verilmesi tabii çünkü motivasyon her şeyi etkiliyor.

Tüm verdiğin bilgiler için teşekkür ederiz.