Çalışma arkadaşlarının kaleminden İzidor Barouh

- Toplum
28 Mart 2012 Çarşamba

Bir “Sakin Güç’’ İzidor Barouh / Haluk Kaynar

İzidor Bey’i tanıyan herkes, onun özel hayatında kişisel ilişkilerinde ne kadar iyi, ne kadar müşfik, ne kadar saygın ve sevecen olduğunu bilir. Ben onun yönetiminde 11 yıl çalıştım. Bütün bu özelliklerini ve çok daha fazlasını birebir yaşadım, gördüm. Yakından yaşadığım iş hayatında ise onu bütün bu özelliklerini de içeren  bir ‘’Sakin Güç’’ olarak tanıdım...İzidor Bey öylesine bir ‘’Sakin Güç’’dü ki varlığını hiç hissettirmezdi ama biz onun orada, odasında her şeye hakim olduğunu bilirdik ve bu bize büyük güven verirdi. Bir  iş pek iyi gitmiyor mu? Daha siz “İzidor Bey’e söyleyelim mi?” diye düşünürken, bir bakarsınız ki iş hallolmuş, sanki masasından bile kalkmadan işi çözmüştür... Bir kampanyada “o yol mu, bu yol mu” diye siz birbirinizi yerken, o  konu dışı bir bahaneyle içeri girer anlattıklarınız dinler, hiç bir şey söylemese bile daha dinlerken doğru yolu size hissettirir. Siz de bu sorunları kendiniz çözmüş sanırsınız

İzidor Bey hiçbir zaman reklam dünyasının öne çıkan isimlerinden biri olmak istemedi.

O Türkiye’nin en köklü ajansını yönetiyor olmanın bilinç ve vakarını taşıdı. Onun için önemli olan reklam verenin ürününün öne çıkması ve parasının karşılığını almasıydı.

İzidor Bey ilk patronumdu ve tek patronum olarak kaldı... Ajanstan ayrılırken, bir başka ajansa ortak olmama rağmen bana her biri birer hayat dersi olacak öğütler verdi, uyarılar yaptı. Ortaklığın zorluklarından, piyasanın kaypaklığından örnekler verdi. Ve hepsi de doğru çıktı.

Reklam sektörünün ‘’Sakin Güçü’’ İzidor Baruoh’u kısaca ve yeterince anlatmak çok zor. Birkaç anımla bitirmek isterim...

Reklam yazarı alacağız... Ben ‘’Artık reklam yazarı aramıyoruz’’ başlıklı bir anlamda anti reklam hazırladım. Aradığımız kişi siz, şimdi bu ilanı okuyorsunuz, öyleyse reklam yazarı aramamıza gerek kalmadı gibilerinden bir metin var altta. Neredeyse reddediliyordu, böyle ilan olmaz diye, İzidor Bey ağırlığını koydu, ilan yayınlandı. Sevda isimli birini aldık, o Sevda benim eşim ve Yavuzun annesi oldu.  Nikâh şahidim İzidor Bey idi.

Yavuz doğdu doğacak Sevda hastanede ..Ben hastane parası olarak 6-7 bin lira  avans aldım İzidor Bey’den..Yavuz doğdu ,ben o sabah o heyecanla parayı düşürdüm. Yapacak bir şey yok İzidor Beyin karşına çöktüm. Hiç ayrıntıya girmedi, aynı parayı verdi... Ve o parayı hiç geri almadı... Hayatımın dönüm noktalarında hep yanımda oldu, hep destekledi.

Ve tabii ‘’Sakin Güç’’ İzidor Bey’i anarken  onun arkasındaki ‘’Sessiz Güç’’ Zelda Hanım’ı da hatırlıyorum sevgiyle. Ne güzel insanlardı onlar. Onları tanıyan herkes,  yokluklarını hep hissedeceklerdir eminim... Önlerinde saygıyla eğiliyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun...

***

Mösyö İzidor’a / Oğuzhan Akay

İzidor Barouh Bey, ya da bizim çağırdığımız biçimiyle Mösyö İzidor, sektörümüzün Eli Acıman kadar önemli, değerli kurucularındandır.

Asırlık bir çınardı o.

Ben reklamcılığa 1982 yılında İlancılık’ta başladım. 2,5 yıl çalıştım.

İyi ki de öyle olmuş.

Savaşta cerrahlığı yani işi işin içerisine girerek çözmeyi, orada öğrendim.

Sonra da nereye gittiysem İlancılık’ta kazandığım pratik ve hız, farkımı yarattı.

İzidor Bey ajansta daha çok finansla ilgiliydi. İşleri Yakup Bey götürüyordu.

Zekâsı çok işlek, çok çalışkan, çok enerjik biriydi. Merdivenleri zıplaya zıplaya çıktığını bilirim. Nazik biriydi. Tam bir centilmendi. Ajansta gergin bir atmosfer olduğunda herkesi hemen yatıştırabilirdi. Ajansın kıdemli yazarı Vedat Bey’le arada Fransızca konuşurlardı. Sultanahmet Meydanı’nda resim yaparken gördüğü ve tanıştığı bir Belçikalıyı ajansa getirmişti. Ama adam grafiği bilmiyordu. Mösyö İzidor, bu adam grafik bilmiyor dediğimizde, gülerek “Ama  ressam, Fransızcası da çok iyi paşam” demesini unutamayız.

İlancılık, reklam sektörüne çok fazla sayıda insan yetiştirmiş, köklü bir ajanstır.

Onun çalışma iştahı bana iş hayatım boyunca örnek olmuştur.

İzidor Bey, yüz yılı aşkın bir geçmişi olan bu ajansı, nice kuruluş yok olurken yaşatmayı, yenilemeyi, ilerletmeyi başarmış bir ustadır.

Son dönemlerine kadar ne şirket onu bıraktı, ne de o şirketi.

Umarım adını yaşatma becerisini gösterebiliriz. Tanrı herkese böyle bir ömür versin.

Üzgünüm. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.