2. Dünya Savaşı’nın en büyük deniz faciası: STRUMA VAPURU 764 YAHUDİYE MEZAR OLDU

764 Romanyalı Yahudi’ye mezar olan Struma Vapuru faciası 70. yılında anıldı. Cuma günü Struma’nın demir attığı Sarayburnu’ndaki Atatürk büstünde ilk kez bir tören düzenlendi.

Ester YANNİER Toplum
29 Şubat 2012 Çarşamba

769 Romanyalı Yahudi’nin Soykırımdan kaçabilmek, Filistin’e ulaşmak ümitleriyle bindikleri Struma vapuru, Sarayburnu açıklarında geçirdiği 71 günün ardından 24 Şubat 1942 tarihinde yolcularıyla birlikte Karadeniz’in soğuk sularına gömülmüştü.

Struma faciasının 70’inci yıldönümünde, hayatını kaybedenler için saat 12.00’da Sarayburnu Atatürk Anıtı önünde anma yapıldı ve bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Facianın tanıklarından İshak Alaton, Struma faciasının anlatıldığı ‘Serenad’ isimli kitabın yazarı müzisyen ve yazar Zülfü Livaneli ve Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman ve geçmiş dönem Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya’nın da aralarında bulunduğu bir grup duyarlı vatandaş katıldı.

İshak Alaton:“Özür dilenmeli”

O tarihte on beş yaşında olduğunu vurgulayan İshak  Alaton, getirilen erzakları vapura taşımak için bizzat çalıştığını söyledi. “Geminin rıhtıma bağlanmasına müsaade edilmedi, açıkta tutmak istediler. Oraya 770 kişiye yetecek erzak, mavnalar taşındı. Ben de akşamları gelerek, kamyonlarla gelen çuvalları indirmede yardımcı oldum.  Kızılay göstermelik bir yardımla yetindi, asıl yardımı İstanbul’da yaşayan Musevi cemaatinin yaşlıları ve ileri gelenleri kendi aralarında organize ettiler. Babam Hayim Alaton o komitenin içindeydi, fiilen uğraştı. İki ay boyunca, gemidekilerin hayatta kalabilmeleri için gerekli yemek, ekmek ve gereken malzeme kamyonlarla geldi. Bugün hâlâ ekmeğin konusunu hatırlıyorum. Çünkü fırınla anlaşmıştık ve fırından çıkan sıcak ekmeği çuvallara konurdu. Vehbi Koç vapurdan dört kişiyi kurtardı. Ancak gazetelere, fazla yansıtılmadı. Zaten sansür vardı. Özgür bir basın yoktu,” o dönemde yaşananları aktardı.

Alaton ayrıca Struma’nın motorunun tamir edilmek amacıyla Haliç’te bir tersaneye götürüldüğünü,  Ankara’dan gelen bir emirle, kimseye haber verilmeden demirlerin bağlı olduğu halatlar kesilerek römorklarla boğazın Karadeniz açıklarındaki ağzına taşındığını, orada bırakıldığını hatırlatarak, “Yani 770 kişi o günün hükümeti tarafından ölüme terk edildi” dedi.

Alaton, Almanya Başbakanı Angela Merkel’i neo-Naziler tarafından öldürülen sekiz Türk için resmen özür dilemesini örnek göstererek, “Ya Ankara’dan, ya o günün yönetiminde olan partiden birileri çıkacak ve özür dileyecek. Zamanı geldi ‘Özür diliyorum’ sözünü duymak istiyoruz... Türkiye’nin özür dileme cesaretini gösterebilmesi lazım ve bunu yapabildiği takdirde, arınacak ve yücelecek ve saygınlık kazanacak. Artık özür dilmeyi öğrenmemiz lazım, erdemini idrak etmeliyiz. Geçmişimizle barışmamız gerekiyor, bu en büyük hedefimiz olmalı” dedi.

Zülfü Livaneli:“İnsana insan olduğu için değer verilmeli”

Sanatçı /yazar Zülfü Livaneli, Struma’nın hafızalardan silinmeye çalışılan bir facia olduğunu ifade etti ve şunları dedi:

“Dünyaya bakışımında bir tek değer ölçüsü var; insana insan olduğu için değer vermek. Onların adlarının önüne Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, sağcı -solcu gibi bir takım sıfatlar ekleyerek, bazı katliamları hoş görmek, bazılarının yanında olmak, karşı çıkmak diye bir şey yok. Katliam katliamdır.  Bugün Almanya’da öldürülen vatandaşlarımıza nasıl canımız yanıyorsa, Struma da ölenlere de, 2. Dünya Savaşı’nda ölenlere de, balkan faciasında ölenlere de bütün dünya acı çeken insanlara bir borcumuz var. Bu ülkemizde olduğu zaman bu borç büyüyor. Gerçekten de üzerine bir sessizlik perdesi örtülmüş büyük bir trajedi bu. Struma faciasından başta Almanya olmak üzere, geminin yola devam etmesine müsaade etmeyen Türk hükümetine baskı yapan İngiliz hükümeti, Romen hükümeti ve Sovyetler Birliği suçlu…

Böyle devletleri yöneten insanlar oturdukları yerden burada yüzlerce sivil çocuğun, kadının, erkeğin, hiçbir suçu olmayan insanın katledilmesine izin veriyorlar. Bunu da yüksek politika zannediyorlar. Buna karşı elimizde bir tek insanlık silahı var; anmalar, sanat-kültür, insanların hatırlaması var. Farkındalık en önemli şey… İlk önce hatırlamakla başlıyor. Sokaktaki adam Struma’yı bilmez. Ama Struma’nın ne olduğunu bilmek, ondan sonraki özür adımları için en önemli gerekçe. Maalesef çok acı çekilmiş ve çok acı çekilmeye devam eden topraktayız. Ülkemiz, çevremiz, tarihimiz acılarla dolu ama bu acılara rağmen insanca yaşamamızın tek yolu da insana insan olduğu için değer vermek, ayrım yapmamak ve kurbanların tümüne sahip çıkmak. Türkiye’nin bunu hatırlaması lazım, hatırlamak her şeydir.”

Türk Musevi Cemaati Başkanı Herman: “Olaydan ders alınması lazım”

Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman ise “70 sene önce 769 kişi gemiye binerek yeniden hayata ve umuda bağlanmak istediler. Zor yaşam şartları altında aç susuz… Bu izin onlara verilmedi, bundan tüm dünya suçludur. İnsanlık olarak alacağımız dersler ve sonraki nesillere göstermemiz gereken konu şudur: İnsanların, toplumların ilgisiz olduğu ve bu konuda duyarlılık göstermediği ortamlarda diğer insanlar acı çekiyor ve bazen de göz göre göre ölüme gidebiliyorlar. Bundan gelecek nesiller için böyle trajedilerin, acıların tekrar yaşanmaması için ders alınması gerekir. Bu olayda hayatını kaybedenleri bir kez daha rahmet ve saygılıyla anıyoruz,” dedi.

Herman, ertesi gün Şabat duasında faciada yaşamlarını kaybedenler için özel bir dua okunacağını da belirtti. 

Av. Cem Sofuoğlu: “İnsan olarak üzüntü duyuyorum…”

Kamuoyunda bir bilinç oluşturmak amacıyla anma törenini hayata geçiren Av. Cem Sofuoğlu, “Struma faciası 2. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan en büyük deniz faciasıdır.  Hem Türk hem de dünya kamuoyu bu olayı pek bilmiyor. Buna dikkat çekmek istedim. Dünyamızda halen trajik olaylar gelişiyor. Böyle bir olay bir daha olmasın… O yıllardaki bu olayda sorumlu olan Türkler ve İngilizler yetkililerin üzüntülerini bildirsinler,” dedi.  Sofuoğlu her sene bir tören düzenlenmesi gerektiğini vurguladı…