Varşova derinliklerindeki soykırım tarihi

1944 yılında Polonya Yahudi Cemaati Yidiş dilindeki belgelerini toprağın altına gömerek sakladı. Amerikalı Tarihçi Samuel D. Kassaw bulunan bu belgeleri derleyerek gelecek nesillere aktarıyor

Dünya
26 Ekim 2011 Çarşamba

Holokost’un üzerinden yarım asırdan fazla bir zaman geçmesine rağmen bu konuda tarihi bir eser bulmak zor. Çünkü bu tarihi faciayı konuyu yaşandığı gibi betimlemek, tarihi tüm çıplaklığı ile ortaya koymak, yazarın estetik yazı anlayışından farklı olacağı için risk taşır. Birçok sebepten dolayı bu konuda gayri resmi olarak yazılmış anı yazıları sürgüne gönderilmiş insanların sessizliğine büründü ve hep güzel bir romanın bu sessizliği bozması beklendi. Ancak 1960’lı yıllarda Nobel Barış Ödülü ile onurlandırılan ve Yahudi soykırımından kaçmayı başaran Elie Wiesel ile İspanyol yazar Jorge Semprun’un eserleri sanatın duyurabileceği yankıyı yarattılar.

Günümüzde, tarih kendi yerini Samuel D. Kassaw sayesinde buluyor. Amerikalı tarihçi Kassaw, “Tarihimizi kim yazacak? Varşova Gettosu’nun gizli arşivleri” adlı kitabıyla Oneg Shabat organizasyonun üyelerinin yaşadıkları ve aktarmak istedikleri temaların muhasebesini yapıyor. Bu organizasyon her konuyu ele almış: bazılarındaki kuvvetli inanç duygusunu, Yahudi ve Polonyalılar arasındaki ilişkileri, antisemitizmi, Yahudi kadınlarının rolünü, suçlama, yargılama ve gettonun içinde gelişen mafyayı, felce uğratan korku veya karşı koyma duygusunu.

Emanuel Ringelblum, Varşova Gettosu’ndan Nazilerin eline düşen, 1942 yılından itibaren hayatta kalma şansı çok az olan, her gün korkunç bir terör rejiminin tehdidi altında hiçbir beklentisi olmamasına ve mahrumiyet içerisinde yaşamasına rağmen hâlâ kendinde istikbalin kudretini bulan solcu bir Yahudi idi. Projesi ise “tarih tekerleğinin altına bir taş sıkıştırıp” olayların içinden gördüklerini raporlamak. 1942 yılında on entelektüel arkadaş Oneg Shabat Hareketi’ni başlattılar. Aralarında filozof, ekonomist, sosyolog, eğitimci ve anılarını yaşatmak isteyen bir sürü insan yaşadıkları tarihi yazıya aktardılar.

Zamana sıkışmış, ölümün kapısında, hep beraber birkaç ay içinde bütün yaşadıklarını yazdıkları kağıtları süt bidonuna koyup toprağın 1,5 metre derinliklerine gömdüler. Tek ümitleri ise bilgili bir insanın bir gün derinliklerdeki bu yazıları bulması ve onların yaşadıklarını hayata aktarması idi. Bir gün, aralarında savaştan canlı çıkmayı başarmış biri, bu cemaati anlatan, zamanında bir avuç adam tarafından yazılmış, kendini bir toplum olarak görmek isteyen, orada, Varşova’nın bir köşesinde ölüme mahkûm olmuş ve ideolojilerini gerçekleştirememiş bir toplumun yazılarını buldu.

Ringelblum bir gün bütün bunların bulunacağını ve hayatta kalanlara - hatta faciadan kurtulmuş bütün insanlara - yasadıklarının ispatı olarak aktarılmasını ümit etmiş. Kassaw da Ringelblum’un bu isteğini, bulunan raporları derleyip geleceğe aktararak gerçekleştirdi.