Semih İdiz’in Şalom’un 19 Ekim sayısı için kaleme aldığı “Türk -İsrail ilişkileri bilge liderlere bakıyor” başlıklı yazı hakkında düşüncelerimi ifade etmek istiyorum.
Uzun dış politika yorumculuğuna olan derin hürmetimle birlikte, Sayın Semih İdiz’in bu makalesindeki değerlendirmelerine maalesef katılamıyorum.
İsrailli yöneticiler Türkiye’de olan değişiklikler hakkında isabetsiz değerlendirmelerde bulunmuş olabilirler. Hele Mavi Marmara olayında muhakkak İsrail’in haber alma servislerinin gemideki militan grubun davranışını değerlendirmekte hatası olmuştur. Fakat her olayda İsrail’i kabahatli bulmak yerinde olamaz.
Sayın yazarın ‘etkileşimli olaylar zinciri’ olarak adlandırdığı olaylarda hep İsrail’i eleştirmek yoluna saptığı görülüyor. İsrail Devleti’nin devamlı roket hücumu altında halkının günlük hayatını yaşanmaz hale getiren ve düşmanlığını her zaman tekrarlayan Hamas’ın yaptıklarına nihayet son verme kararını, yani (Dökme Kurşun) operasyonunun sebeplerini Sayın İdiz göz ardı ediyor. Bu operasyonun ‘sürpriz’ olmadığı, Sayın Olmert Türkiye’den döndükten sonra Hamas’ın ölçüyü kaçırması üzerine hükümetçe bu kararın verildiğini hatırlatmakta fayda var. Bunda, Suriye ile İsrail’in arasını bulmaya çalışan Sayın Erdoğan’a Olmert’in hürmette kusur ettiği sonucuna varmak doğru değildir.
Operasyonda Gazze’de zarar görenlerin veya can kaybının yüksek olmasının sebeplerini, Hamas yönetiminin sivil halkını korumak yerine roketlerini okullardan veya sivillerin yaşadığı bölgelerden fırlattığını ve ateşin geldiği yere karşı ateş esnasında suçsuzların da ölmesini Sayın İdiz Hamas’ın basiretsizliğine vurmuyor.
İsrail Türkiye’deki değişiklikleri yazarın vurguladığı şekilde değerlendirseydi veya İsrail’de sağ değil merkez veya sol eğilimli bir hükümet olsaydı, halkını bu kadar rahatsız eden, İsrail halkına nefretini gizlemeyen, askerini kaçıran ve Kızılhaç örgütünün ziyaretini dahi engelleyen düşman komşusuna karşı daha mı sabırlı olacaktı? Veya Türkiye’de AKP iktidarı değil de başka bir parti ve başka bir Başbakan olsaydı Davos olayı, Mavi Marmara olayı olacak mıydı?
İsrail hükümetinin dünyaya ‘ideolojik gözle’ baktığı varsayımı yanlıştır. Dava, İsrail’in normal bir ülke olarak, komşuları tarafından kabul edilmesi davasıdır. Sayın Erdoğan’ın itibarının Arap halkları nezdinde ‘roket hızıyla’ artması eğer doğruysa, din kardeşliği ideolojisini açıkça gösteren, demokrat ve büyük bir Müslüman ülke olan Türkiye’nin İslamcı eğilimli başbakanına bu zaman diliminde gösterilen bir hayranlıktır. Türk-Arap tarihine bakılırsa bu hayranlığın ne kadar devam edeceği bir soru işaretidir.
Türkiye Ortadoğu’da barışa katkıda bulunmak istiyorsa, İsrail’i köşeye sıkıştırma yolunu değil, İsrail ile diyalogunu ve ilişkilerini eski düzeyine getirmelidir. İsrail, ulusal gururun her ülke için önemli olduğunu Türkiye’nin de anlamasını bekler. Bunu yapacak liderlerin şimdiki liderler olmasında hiçbir engel yoktur.
Bir de Türk ve Yahudilerin yüzyıllar süren karşılıklı sevgi ve saygısını şu veya bu politik şahsiyetin bozamayacağına inanmak gerekiyor.
Selim Amado / Israil