Başınız ağrırsa ne yapmalısınız?

Nörolog Dr. Emil Goldenberg, günümüzde pek çok kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen ‘baş ağrısı’nın tür ve nedenlerini Şalom okurları için kaleme aldı.

Sağlık
12 Ekim 2011 Çarşamba

İnternetin devreye girmesi ile her türlü tıbbi bilgiye en son gelişmeler dahil erişmek, mümkün oluyor. Ancak bu teorik bilgileri pratikte kullanmak hekim olmayan birini zorlar; hatta yanlış yola bile sevk edebilir. Bunun içindir ki Şalom Gazetesi benden tıbbi bir yazı istediğinde belirli bir problemle karşılaşmış hasta odaklı bir rehber sunmaya çalışacağım.

En çok rastlanan nörolojik hastalık baş ağrıları olduğundan ona öncelik tanımak gerektiğini düşündüm. Diğer bir deyişle ‘Başınız ağrırsa ne yapmalısınız?’ı anlatmaya gayret edeceğim. Konuya girmeden önce önemli bir noktayı açıklığa kavuşturalım: Ağrı genel manada normal bir olgu değildir. Baş ağrısı da birçok insanımızın dediği gibi ‘normal bir baş ağrısı’ olamaz. Olsa olsa ya günlük hayat standardını düşüren bir sebebe ya da hayatı tehdit edebilecek bir sebebe bağlıdır.

Baş ağrısı probleminizi çözmek için en doğru yol hikâyenin temel öğelerini bilmek, onları nakledebilmek ve bu bilgilerin de hekim tarafından doğru algılanıp gerekeni yapabilmekten geçer. Baş ağrınızın karakteristiklerinin temel noktalarından (corner stones) hareket ederek problemi çözmeye çalışalım:

SÜRE (KRONOLOJİ)

Hayatınızın ilk baş ağrısı ise en önemli kriter ağrının ortaya çıkma şekli ve şiddetidir. Birkaç saniye içinde yıldırım çarpmış gibi ortaya çıkan ve çok şiddetli olan ağrı kesinlikle tıbbi bir aciliyet olup derhal tam teşekküllü bir hastane aciline sevk gerektirir.

Bu durumda şuurunuz açık, bulanık veya kapalı olabilir. Bu durumda hızlı ve probleme yönelik fiziksel bir nörolojik muayeneden sonra ilaçsız bir beyin tomografisi ve yüzde 30 ihtimalle beyin omurilik sıvınız incelenir. Beyin zarları arasına kanama (anevrizma veya anormal damar yumağı patlaması), beyin zarı iltihabı, toplardamar trombozu, kitle etkisi yüzünden kafa içi basıncının artması gibi sebepler bu şekilde ispat edilir veya çürütülür. Eğer bunlardan hiçbiri yoksa ilk migren kriziniz en büyük olasılıktır. Hemen söyleyelim, ilk olarak ortaya çıkan yani akut baş ağrılarının ancak yüzde 15’i yukarıda anlattığımız tabloya uygundur ve bunları yüzde 10’unda kanama tespit edilir. Peki, ilk baş ağrınız yukarıdaki kriterlere uymuyorsa ya damar kökenli (migren, küme veya otonomik tipte) ya gerilim tipi (kas spazmı) ya da yeni başlangıçlı devamlı (inatçı) baş ağrısıdır. İsmi profesyonel lisanda ‘New Onset Persistent Headache’ olan bu türün olma ihtimali yüzde 19 oranındadır. Neticede bu grupta iseniz migren veya gerilim baş ağrısı ihtimali yüzde 65’ler civarındadır.                                                                                                       

Eğer baş ağrınız zaman içinde devamlı dediğimiz grupta ise; birkaç ay veya hafta içinde başlayıp hemen her gün oluyorsa ağrının karakterini de tarif edebilmek son derece aydınlatıcı olur. Ancak yine de görüntüleme aşağı yukarı kaçınılmaz olacaktır. Beyin MR’ı ile kitle, kafa kemiği ile beyin arası boşluğunda kan kitlesi, kafatası tabanında kronik sinüzit teşhis edilebilecek olasılıklardır. Beyin omurilik sıvısı gerekirse incelenir. Böylece kronik enfeksiyonlar, kafa içi basıncının düşük veya yüksek olduğu durumlar belirlenebilir. Eğer 60 yaş ve üzerinde iseniz ve sedimantasyon hızınız 50mm. üzerinde ise ‘temporal arterit’ denilen ve sıklıkla diğer bir romatizmal hastalıkla seyreden kafatasına özel, bir atar damar iltihabı olma olasılığı vardır. Bu tetkiklerin tümü normal çıkarsa yukarıda bahsi geçen ‘Yeni başlangıçlı devamlı baş ağrısı’ ihtimali doğar. Karakteristik özellikleri olan bu durum tedaviye son derece dirençlidir. Diğer bir ihtimal çok daha sık görülen bir durum olan aralıklı seyreden migrenlerinizin veya gerilim baş ağrılarınızın günlük kronik baş ağrısı haline gelmesidir. Tip itibariyle migren ise bu duruma ‘Transforme migren’ de denir. Nihayet tedavi açısından bazen hastane yatışı gerektirebilecek Ribaunt veya aşırı ilaç kullanımı neticesi oluşan baş ağrısından bahsetmek isterim. Uzun seneler boyunca sık migren yaşamış ve mantıklı bir önlem tedavisi almak yerine sadece kriz esnasında hep aynı ilacı kullanmışsanız bu ilaç bir müddet sonra baş ağrılarınızı günlük hale sokar. Aynı ağrı kesici başka bir hastalıkta aynı şekilde kullanıldığında aynı etkiyi yapmaması enteresan olup sadece baş ağrısı mekanizması ile ilgili toksik bir olasılık düşünülmektedir.

Eğer baş ağrınız zaman içinde aralıklı seyreden grupta ise genelde uzun senelere dayanan ve nöbetlerle seyreden baş ağrıları bu sınıfa girer. Sayı olarak en sık olanlar iki baş ağrısı nöbeti arası kısa veya uzun olan migrenlerdir. Yine dönemsel gerilim baş ağrıları da ikinci bir ihtimaldir. Nihayet paketler veya kümeler halinde seyreden Küme baş ağrıları da bu gruba girer.

AĞRI ŞEKLİ

Eğer tarif edebilirseniz baş ağrınızın karakteristikleri yani özellikleri son derece yol göstericidir. En rahat tarif edilebilenler zonklayıcı olanlar veya basınç şeklinde olanlardır. Zonklamanızın olup olmadığını tam olarak kestiremiyorsanız en kolayı kafanızın hareketi esnasında ağrının artıp artmadığını kontrol etmektir. Zonklama genelde damarsal bir mekanizmayı akla getirir ki en fazla görüleni migrenlerdir. Basınç ise bazen kafa ağırlığı şeklinde hissedilir ve gerilim baş ağrısı ile uyumludur. Bazı durumlarda bu iki değişik ağrıyı birlikte hissedebilirsiniz ki bu da bileşik tip(migren+gerilim baş ağrısı) ağrıyı işaret eder. Değişik kafatası bölgelerinizde çok şiddetli, kısa süren adeta elektrik çarpması tarzında ağrılarınız varsa bunlar nevraljik ağrılar olup hastalıklı sinirin yolu üzerinde hissedilir ve tek taraflı olur. Eğer ağrınız alın üst ve/veya alt çene civarında ise ‘Trigeminal sinir nevraljisi’, kafa arka kısmında ise ‘Oksipital sinir nevraljisi’dir. Çok daha nadir olan nevraljik ağrılar kulak içinden veya yutma esnasında yutakta hissedilebilir. Bu tarifler dışında kalan kafatasının belirli bölgelerinde yuvarlak bir alanı ilgilendiren veya değişik kafatası bölgelerinde gezici olan veya kafa derisi aşırı duyarlılığı tarzında ağrılar olabilir. Hekiminiz bunları size anlatacak ve kötü bir sebebe bağlı olmadıklarını size ispat edecektir.   

Ağrının şekil değiştirmesi: İlk defa meydana gelmeyen veya uzun bir zamandan beri tekrarlayan ağrınız şekil değiştirip başka bir ağrı karakterine bürünüyorsa veya şimdiye kadar başarılı bir önlem tedavisi ile ağrılarınız düzelmiş ve tedaviye aynen devam etmenize rağmen aniden alevlenirse mutlaka doktorunuzu görmeniz gerekir.

AĞRI REFAKATÇİLERİ

Migren ağrınızla birlikte bulantı, kusma, görme bozukluğu, konuşma bozukluğu hatta geçici felçler görülebilir. Çok nadir olarak migren beyin enfarktüsü yapabilir. Gerilim baş ağrısı esnasında özellikle kulak uğultusu ve denge kaybı yaşanabilir.

Daha nadir olan ve erkeklerde görülen küme baş ağrılarında ağrı tarafında göz sulanması, gözkapağı düşüklüğü ve kızarması ve burun deliği tıkanması olur. Bu son belirtiler hanımlarda da görülüyorsa ağrının süresini ve zaman içindeki dağılımını çok iyi sorgulamak gerekir. Bu tip baş ağrıları çok nadir olup dolayısıyla teşhis bazen gecikebilir, ancak konduktan sonra yüz güldürücü tedavileri vardır. Tek taraflı baş ağrısında sadece o taraftaki gözde ciddi bir kızarıklık varsa kapalı açılı Gloklom olabilir. Baş ağrınızın refakatçisi vücut pozisyonunuz olabilir. Ağrı özellikle ayakta iken oluyorsa kafa içi basıncını düşüren bir etken aranır. Tam aksine sadece yatar pozisyonda oluyorsa kafa içi basıncını artıran bir sebep veya kafa tabanı kronik sinüziti olabilir.

Bütün bu yazdıklarımızla baş ağrısı ile nasıl baş edeceğini anlatmaya çalıştım. Görüldüğü gibi her hastalıkta doğru olan yöntem baş ağrıları için daha da doğru gibi görülüyor. Yani hasta doktor diyaloğu bu spesifik problemde daha da önemli olmaktadır. Siz, baş ağrısı hastası ağrınızın yukarıda belirtilen karakteristiklerini mümkün olduğu kadar algılayıp anlatarak doktorunuzda onları iyi dinleyip değerlendirip gereken tetkikler varsa yapıp neticede size en doğru tedaviyi önerecektir. Diğer vermek istediğim çok önemli mesajda başağrılarınızdan lütfen korkmamanızdır. Bu ağrıların bazı istatistiklere göre ancak % 6’sı hayat kısaltabilecek bir sebebe bağlı olup geri kalanı yani % 94’ü uygun bir tedavi ile günlük hayatınızın konforunu yükseltecektir.  

Şimdi bu yazının başından beri birçok okuyucunun aklına gelen ve herkesin çok sık sorduğu soruları sorup cevaplamaya çalışalım:  

Baş ağrısı ve tansiyon: Genelde yüksek veya düşük tansiyon baş ağrısı yapmaz, ancak çok ani çıkan ve 200 mmHg üzerinde seyreden tansiyon hipertansif ansefalopati denilen çok ağır bir tablo meydana getirir ki şiddetli baş ağrısı ile birlikte çok belirgin başka ağır nörolojik belirtileri de beraberinde getirir.

Baş ağrısı ve boyun kireçlenmesi: Boyun artrozu bir baş ağrısı sebebi değildir. Ancak nadiren boyun omurlarındaki faset eklemlerdeki değişiklikler neticesinde servikojenik baş ağrısı denilen nadir bir ağrı şekli yapabilirki bu mekanizma halen tartışma konusudur.

Baş ağrısı ve göz: Mercek problemleri kesinlikle bir baş ağrısı yapmaz. Nadiren çocuklarda astigmatizm baş ağrısı daha doğrusu migrene yatkınlığı olanlarda bir tetikleyici olabiliceği düşünülür. Daha yukarıda bahsedilen göz içi tansiyonu artması yani glokom ciddi bir başağrısı sebebi olarak bilinir.

Baş ağrısı ve stres: Genelde ruhi gerginlik, depresyon gerilim başağrısı ile veya migrenle beraber görülebilir. Ancak etken olmayıp tetikleyici rol oynar. Bazı psikiyatrik hastalıklarda özellikle konversiyon reaksiyonlarında delüzyonel baş ağrısı denilen bir başağrısı tipi vardır ki tecrübeli bir uzman bunları kolaylıkla organik sebeplerden ayırd edecek ve uygun tedaviye yönlendirecektir. 

Son söz olarak baş ağrısı probleminin primer hekiminin mutlaka nörolog olması gerektiğini vurgulayarak bu yazıyı noktalamak isterim. Gerekirse kendisi diğer branşlardan yardım isteyebilecektir.