Genç Kalemler: Sesimi duyan var mı?

Gençlik - Eğitim
21 Aralık 2011 Çarşamba

Saatler durdu, buralarda dakikalar bir türlü geçmiyor.  Sanki konuşmayı yasakladılar, kimse konuşmuyor. Herkes sessiz, herkes bekliyor ama hiç kimse ne beklediğini bilmiyor aslında…

Çok değil daha bir kaç hafta önce ailemle geziyorduk bu sokaklarda. Ben bayramda giyeceğim yeni kıyafetlerimi seçerken annem alışveriş listesindeki eksiklerini yazıp tamamlamaya çalışıyordu. Malum aile kalabalık, çok gelen olacaktı bu bayram bize.

Taş yığını olmuş evimizin önünden geçtim bugün. Hatıralar canlandı gözümde. Devlet memuru olan babam tüm birikimleri ile satın almıştı bu evi bize. İlk defa ev sahibi olmuştuk diye bayram vardı evimizde. Müteahhit amca gelmişti ev ziyaretine “Baban evi ucuza kapattı, ufaklık” deyip yanağımı sıkmıştı. Şimdi nedense yok ortalıkta…

Ne güzel nakışlar işlemişti annem sehpalara. Balkonumuzda mor renkli menekşe saksıları vardı. Hikâye kitaplarıyla doluydu kütüphanem. Beğendiklerimi birkaç kez okumaktan hiç bıkmazdım. Hiç yanımdan ayırmadığım bez bebeğim vardı, adı Zeynep. Bebekliğimden beri onsuz uyuyamazdım. Şimdi Zeynep olmadan uyumaya çalışıyorum bu soğukta.

Okulumu çok sevmeme rağmen bazı günler gitmek istemezdim. Evimde kalıp tembellik yapmak isterdim. Enkaz olmuş okuluma bakarken gözlerim doluyor şu anda. Keşke daha çok gidebilseydim okuluma keşke şu anda nerde olduklarını bilemediğim arkadaşlarımla daha çok vakit geçirseydim. Beni ve arkadaşlarımı okutmak için memleketinden göç etmiş ve bu uğurda can vermiş Mustafa öğretmeni, Nesrin öğretmeni ve daha nicelerini can kulağıyla dinleseydim. Keşke bizi eğitmek için gösterdikleri çabanın farkına varsaydım o zamanlar.

Ne güzel başlamıştı o pazar. Annem her pazar olduğu gibi yine harika bir sofra kurmuştu. Neşeyle oturmuştuk sofraya… Şimdi annemi üzmemek için nerede olduğunu soramadığım babam ve ağabeyim güzel bir şarkı söylemişlerdi beraberce. Şimdi o şarkı hâlâ kulaklarımda çınlıyor “sen gelmez oldun”. Sanki biliyorlardı az sonra olacakları; bu pazar bu şarkıyı söylemek istediler bize.

O korkunç anı hatırlamıyorum. Tek hatırladığım gözümü açtığımda karanlıkta hissettiğim acıydı. Uzaktan hep aynı ses geliyordu birileri “sesimi duyan var mı” diye bağırıyordu. Ben buradayım sesinizi duyuyorum diye bağırmak istememe rağmen ağzım kilitlenmişti konuşamıyordum. Neyse ki annemin sesini duyan kurtarıcılar beni de oradan çıkarabildiler.

Kaç gün kaç saat geçti bilmiyorum ama ben hâlâ konuşamıyorum. Ağlamak istiyorum ağlayamıyorum sadece bakıyorum. Hakkım yok çünkü ağlamaya benim gibi birçok çocuk var burada onlar da benim gibi üşüyorlar, onlar da benim gibi yemek sıralarını bekliyorlar, onlar da tanımadıkları birçok insanla beraber bir çadırda yaşıyorlar.

Hayal ediyorum tekrar bir evimizin olduğunu, annemin sıcak ve sevdiğim yemekleri yaptığını, babamın, ağabeyimin bana sarıldığını, okuluma tekrar gittiğimi, öğretmenlerimin tekrar yüzünü görebilmeyi, canım arkadaşlarımla tekrar gülmeyi. Acaba hepsi artık hayal mi?

Sessiz çığlığımı duyan birileri olacak mı? Bizim tekrar sıcak yuvamız okulumuz olacak mı? Bu sefer ben soruyorum herkese “SESİMİ DUYAN VAR MI?”                                                                                                                                                      

 

Melissa GÖRK

UÖMO 8.sınıf öğrencisi