Bol gerilimli siyasal drama

George Clooney “Zirveye Giden Yol”da başkanlık seçim kampanyalarındaki entrikalara eğiliyor Politikanın kirlenmişliğini, siyasetin kirli oyunlarını dile getiren, politikacının ahlâkını sorgulayan film, seçim kampanyasında görev almış bir yazarın tiyatro oyunundan alınma.

Viktor APALAÇİ
7 Aralık 2011 Çarşamba

Tenis maçı heyecanıyla izlenen bu bol sürprizli ve zeki politik drama, cinselliği, tutkuyu, sadakati, ihaneti ve intikam duygusunu sorguluyor. Demokrat Parti’nin ünlü destekçisi Clooney, kurduğu sağlam dramatik yapıyla öne çıkıyor. Müthiş oyuncu kadrosuyla, haftanın bu en iyi filmini kaçırmayınız.

Gerilimli siyasal dramalar Hollywood’un pek sevdiği bir tür. Politikaya ilgi duyan sinema adamlarına örnek gösterilen George Clooney, son filmi “Zirveye Giden Yol / The İdeas of Macrh”ta, başkanlık seçim kampanyalarındaki entrikaları beyaz perdeye taşıyor.

İçlerinde George Clooney’in bulunduğu üçlü bir senaryo ekibi “Furragut Nort” adlı oyunu sinemaya adapte ederken birçok değişiklik yapmışlar.

Politikanın kirlenmişliğini, siyasetin kirli oyunlarını dile getiren, politikacının ahlâkını sorgulayan film, haftanın en iyi seyirliği.

Tenis maçı heyecanıyla izlenen bu bol sürprizli ve zeki politik drama, seçim kampanyalarının arka yüzüne projektör tutuyor.

Gayeye ulaşmak için her yolu mübah sayan Makyavelist siyasetçilerin, ahlaki değerleri bir kenara bırakıp, “politika pis meslek” dedirten icraatlarını filmde ibretle izliyoruz.

Demokrat partinin en ünlü destekçileri arasında olan George Clooney, başkanlık seçimi için mücadele eden iki Demokrat adayın kampanyasını, büyük cesaretle perdeye taşımış.

Cinselliği, tutkuyu, sadakati, ihaneti ve intikam duygusunu sorgulayan film insan psikolojisini de mercek altına alıyor. Bu dördüncü yönetmenlik denemesinde Clooney, günümüz siyaset dünyasındaki güç savaşlarından yola çıkarak, vicdan olmayan politikacıların idealizm anlayışını otopsi masasına yatırıyor.

2004 yılında Howard Dean’ın seçim kampanyasında görev alan Beau Willimon, kapalı kapılar arkasında dönen entrikaları ve ihanetleri bir tiyatro oyununa taşır.

Amerikan siyasetini işleyen ünlü yapıtlar arasında Elia Kazan’ın “Kalabalıkta Bir Yüz”ünü, Alan Pakula’nın “Başkanın Tüm Adamları”nı, Michael Ritchie’nin “The Candidate”ini, Franklin Schaffner’in “The Best Man”ini, Bob Reiner’in “Amerikan Başkanı”nı saymak mümkün.

Makyavelist siyasetçi

“Zafere Giden Yol”un kahramanları Demokrat Parti’nin başkanlığı için yarışan Vali Morris (George Clooney) ile Senatör Pullman, kampanya müdürleri (Philip Seymour Hoffman – Paul Gimatti), valinin genç basın sözcüsü Stephan (Ryan Gosling), New York Times’in acar bir muhabiri (Marisa Tomei), Vali’nin güzel asistanı (Evan Rachel Wood), dengeleri değiştirebilecek güçlü bir senatör (Jeffrey Wrigh)’tır.

İki aday kozlarını paylaşmayı hazırlanırken senatörün kampanya koordinatörü, Vali’nin seçim konuşmalarını yazan, hırslı ve idealist Stephan’a kendi taraflarına geçmesi için iş teklifinde bulunur. Stephan’ın Valinin asistanı geç kızla kurduğu ilişki, zor duruma düşürür.

İşinden kovulan Stephan’ın öğrendiği büyük bir sır, tüm dengeleri değiştirir.

İyi insanların siyasete girdiklerinde olumsuz yönde değişebileceklerini, insanoğlunun zaaflarına yenik dönüşebileceğini, 20 yaşındaki saf bir genç kızın hayatıyla sorumsuzca oynanabileceğini, film ustalıkla gözlere seriyor.

Yönetmen olarak sağlam bir dramatik yapı kuran, bu bol konuşarak filmde ilgiyi sürekli ayakta tutabilen George Clooney, aktör olarak aday yarışını kazanırsa Beyaz Saraya yerleşecek Vali Morris’i başarıyla canlandırıyor.

Hollywood’un yükselen değeri Ryan Gosling’in adını Oscar adayları arasında görmek kimseyi şaşırtmayacak. Philip Seymour Hoffman, Paul Giamatti bilinen oyun güçleriyle, filmin tek kadın oyuncusu Evan Rachel Wood etkileyici performansıyla dikkati çekiyorlar.

Ç. Irmak’ın başyapıtı mı?

Sayısız köşe yazarlarının sütunlarına taşıdığı “Dedemin İnsanları” hakkında bir sayfa dolusu yazmak mümkün. Ben bir tek noktaya itiraz edeceğim.

Film hakkında çıkan (tümü olumlu) yazılarda Çağan Irmak’ın bu kişisel filminin, tüm kariyerinin başyapıtı olduğu söylendi.

Genç sinemacının, kısa sayılabilecek 10 yıllık kariyerinde, yeteneklerini “Mustafa Hakkında Her Şey” ile keşfettik, herkesi ağlatan “Babam ve Oğlum” ile birinci sınıf bir öykü anlatıcısı olduğunu gördük, “Prensesin Uykusu”, “Ulak”, “Karanlıktakiler” ile hep vasatın üstünde işler çıkardığına tanık olduk.

Ancak Çağan Irmak’ın başyapıtı, kitleleri en çok etkileyen filmi, modern bir metropol öyküsü olan “Issız Adam” (2008)’dır.

Günübirlik ilişkiler yaşayan, karşı cinsle sağlam iletişim kuramayan, asosyal ama işinde başarılı bir restoran sahibinin ilk kez aşık oluşunun öyküsü, buruk ama yine de umut doluydu.

Modern toplum hayatının insanları yalnızlaştırdığını vurgulayan senaryosuyla, duygulu sinema diliyle Çağan Irmak, belki de son 10 yılın en iyi yerli filmine imzasını atmış oluyordu.

“Dedemin İnsanları”nda Çağan Irmak, tıpkı “Babam ve Oğlum”daki gibi, Egeli bir ailenin içinden bakarak, göçmen bir ailenin öyküsüyle Türkiye’nin acılı tarihine bakan bir dönem filmi yapmış.

Dedesinin anlattıklarından yola çıkarak yazdığı senaryoda, Ç. Irmak iki milyon insanı yerinden yurdundan eden, 1923’teki büyük mübadelede Girit’ten kovularak Türkiye’ye göç etmiş bir ailenin 80 yıllık öyküsünü anlatıyor.

İyi kalpli, saf, yardımsever Girit göçmeninin ve torunuyla gündelik hayata sinmiş faşizmin, çocuk ruhunda yarattığı tahribatı gözlere seren film dozunda bir duygusallıkla işlenmiş.

Kıbrıs çıkarmasından, 12 Eylül döneminden etkilenen ailenin trajik öyküsü, dozunda bir hüzün, hoşgörüyü ön planda tutan neşeli bir sinema diliyle anlatılmış.  Geçmişe özlem duyduğunu gizlemeyen Çağan Irmak, yoğun duyguları dile getirmedeki becerisiyle, çizdiği renkli karakterler resmi geçidiyle, canlı anlatımı ve özenli mizanseniyle öne çıkıyor.

Ülkemizin en iyi görüntü yönetmeni olduğunu (Nuri Bilge Ceylan’ın filmleriyle de) kanıtlayan Gökhan Tiryaki’nin nefis fotoğrafları ile, hikâyenin özüne uygun mekan tasarımları ve başarılı sanat yönetimiyle, “Dedemin İnsanları” teknik açıdan tam puan alıyor. Başta Çetin Tekindor olmak üzere tüm oyuncu kadrosu çok başarılı.