SSM sezonu Joachim Seinfeld ile açıyor

Schneidertempel Sanat Merkezi, 22 Eylül–30 Ekim tarihleri arasında dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı ve küratör Joachim Seinfeld’i konuk edecek. Farklı sanatsal teknikleriyle tanınan sanatçının 12. İstanbul Bienali’ne eş zamanlı olarak kuracağı sergi, ‘Komşular: Şimdi-Geçmiş… ve arasındakiler’- (Neighbours: Present-Past…and what lies in between) başlığını taşıyor... 

Tuna SAYLAĞ
7 Eylül 2011 Çarşamba

Paris’te doğan ve halen Berlin’de yaşayan Yahudi asıllı Joachim Seinfeld’in Türkiye’yi ziyareti bir ilk değil. Daha önce Galatasaray’daki Casa dell’Arte ya da yeni adıyla Galeri Zilberman’da (Where is My Privacy?- 2009) sergi açan, İstanbul Sanat Fuarı- ARTİST 2010 ve Çanakkale Bienali’ne katılan sanatçıyı yine Galeri Zilberman’ın katkılarıyla bu kez Schneidertempel Sanat Merkezi ağırlıyor.

Joachim Seinfeld dünyaca ününü resim ile fotoğrafı kombinlediği kavramsal fotoğraf projeleri ile fotoğrafların üzerine tatbik ettiği gümüş jelatin emülsiyonla gerçekleştirdiği fotografik yerleştirme ve çalışmalara borçlu. Bu tarz, ki bazı kolaj teknikleri de bunların arasında sayılabilir, yaklaşık yirmi seneden beri sanatçının yapıtlarının karakteristik özelliğini oluşturuyor. Zaten Seinfeld de çok konuşulan kariyerini aslında bu değişik kaynak ve materyal kullanma becerisine borçlu.

Sanatçı, birçok işinde görüldüğü gibi malzeme ve zamanı temsil etme kavramına çok önem veriyor. Her sergisini mutlaka bir konsept çerçevesinde hazırlıyor. Örneğin arşivlerden topladığı eski fotoğraflarla güncel olanları bir takım taşlarla (mesela traverten) birleştirerek anlatmak istediği bir öyküyü betimler, ancak bunu yaparken hikâyeyi tam olarak ortaya koymaz, devamını getirmez. Geri kalanını yaptığı bir takım desenlerle tamamlar. Bir mozaiği andıran bu görüntülerde aydınlık ve karanlık kısımlar vardır, görünmeyenler ve anlatılmayanlar seyircinin hayal gücüne bırakılır.

SSM’de açılacak sergi ile ilgili, dilerseniz şimdi Küratör Denizhan Özer’in söylediklerine kulak verelim: “Çalışmalarını Berlin’de sürdüren Musevi asıllı Alman sanatçı Joachim Seinfeld geçmişten geleceğe uzanan zaman diliminde bellek izlerini sürüyor.

Yaşadığımız zaman dilimine baktığımızda geçmişin yaşanmışlıklarının izleriyle karşılaşırız. Hayatın değişkenliği içinde içselleştirdiğimiz bu durum, bazen farklı düşüncelere doğru yol almamızı sağlar. Tarih aslında bir devinimdir. Yapılanların kalıcılığından daha çok değişimi insanları ilgilendirmektedir. Analitik düşünce yapısı kimi zaman bir bütünü irdelerken, diğer yandan küçük bir detayla değişimi ateşlemeye çalışmaktadır ve bunu da çoğunlukla sanat aracılığı ile gerçekleştirir. Karşıtlıklar, derin çelişkiler bilginin değişimini sağlarken bir yandan da yapıyı bozmadan yıkmadan yenilemektedir.

 Bu noktadan Joachim Seinfeld’in resimlerine baktığımızda geçmişin yaşanmışlıklarının izleriyle karşılaşırız. Özellikle 1900-1930 yıllarına ait eski fotoğrafların yüzeye aktarılmaları ile oluşan resimlere baktığımızda hayatın değişkenliği içinde içselleştirmeye başlarız.  Her ne kadar yapıtlarda geçmişe ait yaşam izleri de olsa, sanatçı geçmişin yanı sıra yaşadığı zaman dilimini ve geleceği de sorgulama derdine girmiştir. Savaş, savaş sonrası gelen sosyalist dönem ve sonrasında yaşanan kapitalizmin yarattığı değişimi duvar resmi üzerinden inceleyen sanatçı, zaman içinde değişen, yok olan mimariyi, kent kültürünü yaşanmışlıklar üzerinden sonsuza taşımaktadır.

 Floransa Sanat Akademisi’nde öğrendiği duvar resimleri ve freskleri sökme tekniği ile geliştirdiği çalışmalarda kıta Avrupa’sındaki Yahudilerin geçmişine, tanıma fırsatı bulamadığı ailesi üzerinden kendi geçmişine de dikkat çekmektedir.”

1987 yılında Floransa Sanat Akademisi resim bölümünden mezun olan 49 yaşındaki sanatçı, başta Almanya ve ABD olmak üzere, Hollanda, Danimarka, İtalya, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovenya’da sergiler açtı; içlerinde ‘Augsburg şehri Heinrich Heine Ödülü (1994)’ dahil birçok ödül aldı. Eserleri Prag National Gallery’de International Biennial of Contemporary Art ve Berlin Martin-Gropius-Museum Müzesi’ndeki ‘4 KS 2/63 – 40 Years of Auschwitz Trial’ sergisinde yer aldı. Ayrıca Santa Barbara Museum of Arts, Städtische Galerie Lüdenscheid, The Jewish Museum ve The National Gallery- Prag, the Collection Gomes de Pinho (Institute Seralves)- Porto koleksiyonlarında ve birçok özel koleksiyonda da yapıtları yer almaktadır. Golem resimleri ise G. Meyrink tarafından Tartarus Press’te ‘New English Golem’ edisyonu için kullanılmıştır.

 Bunların yanı sıra sanatçının akademisyenlik yönü de bulunmakta. Varşova Zacheta National Gallery, Krakow Jagiellonian Üniversitesi, Trafo Gallery- Budapeşte, Tacheles- Berlin olmak üzere Avrupa çapında performanslar gerçekleştirdi ve ders verdi.

19 Eylül’de İstanbul’a gelecek olan sanatçı ile bir söyleşi yapmayı, böylece kendisini ve sanatını daha yakından tanımayı ve tanıtmayı arzuluyoruz.

Serginin açılışı, 22 Eylül Perşembe akşamı saat 18.00’de verilecek bir kokteyl eşliğinde gerçekleşecek.