Avrupa’nın şampiyonları…

Güçlü bir grupta olmalarına rağmen başarılı oyunlar ortaya koyarak altın madalya elde eden Junior Basketbol Takımı… Diğer bir deyişle Avrupa Şampiyonları...

Sami MORHAYİM Spor
3 Ağustos 2011 Çarşamba

 Üç Maccabiat’tır basketbol takımlarımızın başında yer aldınız. İlk günkü durumumuzla bugünkü durumumuzu karşılaştırırsak nasıl bir grafik çıkar karşımıza?

Yılmaz Soner Karakoç (Antrenör): 

Açıkça söylemek gerekirse, Maccabiat organizasyonunda ilk görev aldığımda biraz tecrübesizdik. Ancak, gün geçtikçe performansımız ve başarımız arttı. Bu sayede de, bu sene altın madalyayla dönmeyi başardık.

 Türk basketbolunda önemli yerlerde görev aldınız, basketbol oynadınız. Ancak, Maccabiat

Olimpiyatları çok daha farklı bir tecrübe. Sizin kariyerinize ve hayatınıza ne gibi katkılar sağladı?

Karakoç:  Maccabiat bambaşka bir organizasyon. Burada da antrenörlük tecrübesi edindim, hatta kat ve kat tecrübemi arttırdım. Maçlar da FIBA kurallarında olduğu için ne kadar amatör olsak da kendimizi profesyonel gibi hissettik. Oldukça ciddi ve kritik maçlara çıktık. Bu sayede, farklı duygular yaşadım ve hayatım boyunca unutamayacağım anlar yaşadım.

 Bu seneki başarımızı biraz özetleyebilir misiniz?

Karakoç: İlk gittiğimizde Roma’da Avrupa finali oynadık, 1 sayıyla kaybettik. İtalya’nın ardında ikinci olduk. Ancak, ABD, İsrail, Kanada gibi Avrupa dışı ülkeler de sıralamaya girdiği için madalya alamamıştık. Ondan dolayı bu sene çok rahat altın madalyayı alabildik. Oyuncularım ellerinden gelen her şeyi yaparak bu başarıyı sağladılar. Hepsini çok tebrik ediyorum, umarım ilerleyen yıllarda da bu başarıyı sağlarız; çünkü asıl iş İsrail’de yapılan organizasyonda bitiyor. Orada alacağımız bir başarı, istikrarın simgesi olur.

 İki sene önce yapılan Maccabiat’ta da basketbol takımındaydın. Bu sene yapılan organizasyonda da diğer arkadaşlarına göre daha tecrübeliydin.  Bu sene kaptan olarak sahada yer aldın ve kaptan olduğun sene altın madalya kazandınız. Kısacası, senin için her şey mükemmeldi.

Seymur Saporta (Kaptan): Bu başarının gelmesinde birlikte yaptığımız antrenmanların sayısının artmasının önemli bir rolü vardı. 2009’daki Maccabiatlar’dan sonra Yıldırımspor bünyesinde maçlara çıkmamız ise tüm antrenmanların üstüne cila oldu. Zaten bu seneki takımda oynayan sekiz kişiyle hep beraber oynuyorduk. İki sene önce sekiz kişi olmamız rotasyonu kötü etkilediğinden başarı sağlayamamıştık. Yorulan bir kişinin alternatifi neredeyse yoktu. Takım içindeki harmoninin yüksek olması yine önemli etkenlerdendi. İzer’in(ikiz kardeşi) ve benim tecrübeli olmam da tabi ki önemli bir unsurdu. Takımı beraber tutmada, motive etmede bize büyük bir görev düşüyordu. Her ne kadar Tali iki sene önceki takımda olmasa bile yardımcı kaptan olarak bana çok destek verdi.

 Sene boyunca Viyana’daki turnuva için antrenman yaptınız. Bazen derslerinizden, bazense sosyal hayatınızdan fedakârlıklar yaptınız. Bunlardan biraz bahsedebilecek misin?

Olivier Menashe: Tabi ki hepimiz fedakârlıklarda bulunduk; ama bu bizi bir takım haline getirdi ki zaten bu da bu büyük başarıda en büyük yere sahip. Yurtdışından ve şehir dışından arkadaşlarımız, aramıza sonradan katılsa da, daha ilk maçtan birbirimize ısınabildik.

 Maccabiat organizasyonlarındaki ilk deneyimindi.  Bu da farklı tecrübeler, farklı duygular demek. Turnuva boyunca neler hissettin?

Bora Çakmak: Yaşadığım en güzel tecrübelerden biriydi herhalde. Milli takım duygusuyla maç oynamak çok farklıymış, bunu anladım. Armayı kalbinde hissetmenin nasıl bir duygu olduğunu tattım. Asıl destek, asıl güç, asıl inanç neymiş onu gördüm, hissettim. Bunun için çok mutluyum ve bizim finale kadar çıkmamızı sağlayan Necmi Abi, Yılmaz Hoca ve Faruk Abi’ye çok teşekkür ederim. Ayrıca, takım arkadaşlarımla beraber bu duyguyu yaşadığım için gurur duyuyorum.

 Daha önceden de basketbol turnuvalarına katılmışsındır. Bu turnuvalarla Maccabiatlar arasındaki farkı anlatabilir misin?

Sani Şalcum: Maccabiatlar’dan önce katıldığım hiçbir turnuva bu kadar büyük ve anlamlı değildi. Bu kadar senedir devam eden bir geleneğin bir parçası olmak ve evrensel bir turnuva olması, bu organizasyonu her anlamda farklı kılıyor. Ne kadar çekişme olsa da, dünya Yahudilerini bir arada görmek çok hoş. Böyle düşünürsek, şu ana kadar yaşadığım en büyük ve güzel turnuvalardan biriydi.

 Maccabiat açılış gösterisi her zaman güzel karelere sahne olur. Bu organizasyonda yer alan her sporcu hayatı boyunca unutamayacağı anılarla geri döner. Sen nasıl hissettin?

Enis Natan: Maccabiatlar’a ilk defa gittim. O yüzden açılışta çok heyecanlıydım. Farklı ülkelerden insanlarla tanışma fırsatı yakaladım. Benim için çok güzel bir deneyimdi, tüm Maccabiat ekibine teşekkür ederim.

 Grupta İngiltere, İtalya gibi zorlu rakipler vardı. Buna rağmen, altın madalyayla döndük. Maçlarda çok zorlandınız mı?

Roni Havaron:  İtalya’yla iki kez karşılaştık. İkisi de çok zorlu maçlardı, ancak alnımızın akıyla onları yenmeyi başardık. Güzel bir turnuva olduğunu düşünüyorum, umarım gelecek senelerde de bu organizasyonda yer alabilirim.

  İkizin- Seymur’la- Maccabiatlar’da ikinci deneyimindi. Geçen seneye göre daha iyi bir başarı elde ettiniz, öbür turnuvada da bu takım olacak mı?

İzer Saporta: Umuyoruz ki olacak! Çünkü bu başarının üstüne Dünya Maccabiatları’nda alacağımız bir başarı cidden hem Türkiye’nin, hem de cemaatimizin adını oldukça duyuracak. İki sene sonraki olimpiyatları büyük bir heyecanla bekliyoruz, ancak ben ve kardeşim bundan sonraki turnuvalarda senior kategorisinde oynayacağız gibi gözüküyor.

“Başarıların  devamı gelecek”

Maccabi Oyunları’nda şampiyon olan basketbol takımının idareciler Faruk Gabay ve Dani Fins, şampiyonluğa uzanan heyecanlı yolu anlattı

“Avrupa Maccabi Oyunları’na hazırlığımız 2010 yılının 10. ayında Yıldırımspor’da başladı. Yıldırımspor yetkilileri, her imkânı sağlayarak tesislerinde çalışmamızı sağladılar. Davet ettiğimiz sporcularla haftanın beş günü düzenli olarak antrenmanlar yaparak oyunlara hazırlandık. Seçtiğimiz on iki oyuncudan sekizi Yıldırımspor’da lisanslı olarak Junior Ligi’nde mücadele ettiler ve Yıldırımspor olarak bu ligde şampiyon oldular. Diğer dört oyuncumuzdan biri Kanada’da, biri İzmir’de, diğer ikisi de Kemer Country’de lisanslı olarak oynuyordu. Liglerin bitimi ve okulların kapanışıyla tüm oyuncularımız haftanın iki günü Maccabi antrenmanlarına katılarak hazırlandılar.

5 Temmuz sabahı Atatürk Havaalanı’nda buluştuk. Büyük bir coşkuyla Viyana’ya hareket ettik. Ertesi gün ilk maçımız İtalya’ylaydı; bu maçtan 58-47 gibi bir skorla galip çıktık. Maçtan sonra otele döndük ve açılış için hazırlandık. Açılış çok coşkulu ve muhteşemdi.

Ertesi günkü maçımız İngiltere’yleydi. Bu maçtan da 61-22 galip ayrıldık. Grubumuzdaki diğer maç üç gün sonra Amerika’ylaydı. Amerika, Avrupa klasmanında olmadığından onları yendiğimiz takdirde şampiyonluğumuz garanti olacaktı ve İtalya maçına daha rahat çıkacaktık. Fakat oyuncularımız ABD’yi gözlerinde çok büyüttüler. ABD karşısında defansımızın iyi olmasına karşın fazla sayı atmayı başaramadık. Maçtan 60-37 mağlup ayrıldık. Son maçımız İtalya’yla final maçıydı. Bu maçta 53-45’lik bir skorla İtalya’yı ikinci kere yenerek şampiyon olduk. Büyük coşku yaşadık. Bu şampiyonlukta emeği geçen oyuncularımıza (Bora Çakmak, Nesim Şabanoğlu, Mişel Eliyezer, Kyle Oliver Menaşe, Enis Natan, Roni Haravon, İzer Saporta, Seymur Saporta, Tali Şalhon, Sani Şalcum, Emir Niego, Netan Yakop) anne ve babalarına, değerli koçumuz Yılmaz Soner Karakoç’a ve Maccabi Yönetim Kurulu’na teşekkürlerimizi sunarız. Ayrıca, Yıldırımspor’a da tüm sene boyunca bize verdiği desteklerden dolayı teşekkür etmek istiyoruz. Bize sağladıkları tüm imkânlar sayesinde biz bu başarıyı sağlayabildik. Umarım gerisi de diğer Maccabiat organizasyonlarında gelecek.”