Alçak gönüllü başyapıt

Günümüz İran toplumundan gerçekçi bir kesit sunan “Bir Ayrılık”, toplumun sert bir şekilde yaşadığı sınıfsal ayrışmanın yarattığı öfkeyi, şeriat düzeninin dayattığı kadın-erkek dinamiğiyle şekillenen aile ilişkilerini, mükemmel bir sinematografi eşliğinde anlatıyor.

Viktor APALAÇİ
20 Temmuz 2011 Çarşamba

Alt sınıfa mensup 2, üst orta sınıfa mensup 4 karakterin oluşturduğu 2 ailenin yazgısını değiştiren olay örgüsünde, Aşgar Farhadi, İran insanına dair anlattıklarına evrensel bir boyut kazandırma hünerini gösteriyor. Film, taraf tutmuyor, yargılamıyor, sorgulamıyor

Önümüzdeki aylarda izleyeceğimiz, prömiyerlerini Cannes Film Festivali’nde yapan filmleri anlatan, 10 haftalık yazı dizisine dalınca, vizyon filmlerini ihmal ettik.

“Alçak gönüllü bir başyapıt” olarak vasıflandırabilecek İran filmi “Bir Ayrılık”, “Cezayir’de yaşanan bir insanlık trajedisini perdeye taşıyan Fransız filmi “Tanrılar ve İnsanlar” gibi seviyeli yapıtlarla vizyon filmlerine hızlı bir dönüş yapalım.

Berlin Film Festivali’nden “Elly Hakkında” ile En iyi Yönetmen seçilen, ardından “Bir Ayrılık / Jodaeiye Nader Az Simin” ile Altın Ayı Ödülü kazanan Aşgar Farhadi, genç kuşak İran sinemasının öne çıkan yönetmeni.

Günümüz İran toplumundan gerçekçi bir kesit sunan “Bir Ayrılık” toplumun sert bir şekilde yaşadığı sınıfsal ayrışmanın yarattığı öfkeyi, şeriat düzeninin dayattığı kadın-erkek dinamiğiyle şekillenen aile ilişkilerini, şaşırtıcı bir üslupla dile getiriyor. 

1972’de Humeyni şehrinde dünyaya gelen Farhadi, boşanmak üzere olan, ama çocuklarının velayeti konusunda ikileme düşen bir çiftin öyküsünü anlatan senaryosunda, İran’daki aile içi ilişkilere ayna tutuyor. Alt sınıfa mensup 2, üst orta sınıfa mensup 4 karakterin oluşturduğu 2 ailenin yazgısını değiştiren bir olay örgüsünü, senarist-yönetmen Farhadi son derece basit bir sinema diliyle anlatıyor, İran insanına dair anlattıklarına evrensel bir boyut kazandırma hünerini gösteriyor. Farhadi sistemi anlatırken taraf tutmuyor, sorgulamıyor, yargılamıyor. Sadece durum tespiti yapmakla yetiniyor. 

Senaryosunu sosyolojik, ahlaki ve toplumsal gözlemleriyle zenginleştiren Farhadi, İran toplumunu, adalet sistemini köktendinciliği, din baskının ağırlığını eleştiriyor. 

Klasik bir gerçekçilik anlayışıyla yönetmen, günümüz İran toplumunu anlatan aydınlık bir fotoğrafı gözlerimize seriyor. Orta sınıfla yoksul kesim arasındaki ayrımı filmlerinde sergileyen Farhadi, “Bir Ayrılık”taki senaryosundaki insani malzeme ile izleyicisine çağdaş İran toplumu üzerine ilginç şeyler söylüyor.

TOPLUMSAL GERÇEKÇİLİK HARİKASI

Bu yalın, etkileyici, düşündürücü, psikolojik ve sosyolojik dramda, yolları keşişen iki Tahranlı aile üyelerinin çatışmasına tanık oluyoruz.

Simin, eşi Nadir ve kızı Termeh’le birlikte, nefes almakta zorlandığı ülkesini terk edip Batı’ya gitmek istemektedir. Ancak Nadir’in babasının hastalığı kötüleyince, gitme konusunda sonu ayrılığa varan bir anlaşmazlığa düşerler. Nader, karısı evi terk edince, babasına bakması için Raziye adlı hamile bir genç kadını tutar, ama bu durum daha çok soruna yol açar. Kocasından habersiz işe giren Raziye, agresif kocası, anne-babasının ayrılmasını istemeyen Termeh ve düzeni bozulan iki aile.

İşler ters gidince, ortalık karışır, iki aile mahkemelik olur. Çeşitli yönleriyle çağdaş İran toplumunun yaşamsal sorunlarını dile getiren film ahlakçılık yapmaya soyunmuyor, kahramanlarının davranışlarını insani yönleriyle gözlere sermekle yetiniyor.

Olayların gelişmesiyle, ciddi ihtilafların ortaya çıkmasıyla, kendilerini hakim huzurunda bulan iki ailenin fertleri vicdan muhasebesi yapma durumunda kalırlar. 

İçinden çıkılması zor bir durumun yarattığı kargaşa, acı gerçeklerin vicdanlara yaptığı baskı, mütevazi ama güçlü ve etkileyici bir sinema diliyle anlatılır. 

Bütün karakterler iyi niyetli, herkes kendi bakış açısından haklı. Orta üst sınıftan gelmenin avantajını kullanıp kızına daha iyi bir gelecek verebilmek için yurtdışına gitme hayali kuran Simin, Alzheimer hastası babasını terk edemeyen Nadir, çalıştığı evde yaptığı işi dini açıdan sorgulayan Raziye, ailesini geçindirecek parayı kazanamayan kocası Hooljat, kendilerine göre haklıdır.

ŞERİAT MAHKEMELERİNİN İŞLEYİŞİ

Bütün karakterine eşit davranma titizliğini gösteren, hiçbirini peşinen yargılama konusunda aynı titizlikle davranan Aşgar Farhadi’nin dürüstlüğü karşısında, yalan söyleyenlere kazanmıyor, sır saklayanları ayıplamıyorsunuz. Ben kendi hesabıma filmi İtalyan Yeni Gerçekçilik akımının klasiklerine benzettim.

Namus, sözünde durma, etik değerleri sahiplenme, dürüstlük, din, inanç ve ahlaki kavramlar gibi temalar filmde ustalıkla işleniyor.

Farklı sınıflardan sıradan insanların gündelik hayatlarından kaynaklanan çatışmaların mahkemelere taşınmasıyla, “Bir Ayrılık”ın birçok bölümü yargı kurumlarındaki küçük mahkeme odalarında geçiyor.

İşi başından aşkın, bezgin, sessiz ve yorgun yargı görevleri ile şeriat mahkemelerinin nasıl işlediğini gösteren sahneler filme çok şey katıyor. Rejimin çok farklı bir pencereden baktığı kadın-erkek ilişkileri ile, karakterlerin farklı düşünceleri ile, gerçekçi psikolojik tahlilleri ile birçok faktörü ustalıkla iç içe geçirip harmanlayan zengin malzemeli senaryosu ile, “Bir Ayrılık” önemli bir film.

8 yıllık kariyerinde 5 filme imza atan 39 yaşındaki Aşgar Farhadi, İran toplumunda sert bir şekilde yaşadığı günümüz sınıfsal ayrışmanın yarattığı öfkeyi, şeriat düzeninin dayattığı kadın-erkek dinamiği filmlerinde ustalıkla işliyor.

Orta sınıf bir yüzleşme hikâyesi anlatan “Bir Ayrılık” çok geçmeden bir polisiye gerilim hikâyesine dönüşüyor. Her söz, her temas sanki yeni bir katman açıyor; yalan söylemek ihtiyaç, sır söylemek var olmanın koşulu oluyor. 

Müthiş ve uyumlu bir oyuncu kadrosu Farhadi’nin işini kolaylaştırıyor. 2010’da Berlin’de Altın Ayı Ödülü kazanan filmin iki kadın oyuncusu, Leila Hatami ve Sareh Bayat En İyi Kadın Oyuncu, Peyman Maadi ile Şahap Hüseyni En iyi Erkek Oyuncu seçilmişlerdi.