Hayatın içinden; Alzheirmerlı annem ve insancıl doktorlar

Değerli Şalom okurları,

Sizlerle bir hüzün serüvenini paylaşmak istiyorum. Alzheirmerlı annemin kolunda oluşan ve giderek büyüyen lipom; şeklini, hacmini ve rengini değiştirmeye başlayınca bunun ne olduğunun  kesinleşebilmesi için MR çekilmesine karar verildi. Sevgili insancıl ve çok değerli dostlarım İllel Ailesinin önerisi ile rotamı Balat Or-Ahayim Hastanesi çevirdim. 

İşte her şey orada başladı…

Toplum
20 Temmuz 2011 Çarşamba

İlk MR çekiminde, annem hastalığı nedeniyle sakin duramayınca, MR’ın anestezi ile çekilmesi gerekti. MR’ın başında bulunan genç radyoloji uzmanı Dr.Fırat Keskin, anestezi ve yoğun bakım uzmanı Dr. Suat Çulhaöz’ü çağırarak durumu açıkladı, olabilirlik üzerinde duruldu. Annemin “Alzheimer Doktoru” ise, anestezinin hastalığı tetikleyebileceğini söyleyince,  iki açmazın ortasında kalmıştım ve tam bir trajedi yaşıyordum. Bir yanda Alzheimer’in tetiklenme riski, öbür yanda annemin küçücük kolunun dirseği ile bileği arasının tamamını kaplamış, dev bir devekuşu yumurtası boyutunda liposarkom! Ne yapabilirdim ki? Yüreğime doldurmuş olduğum gözyaşlarım birden taşıverdi ve yanaklarımdan süzülmeye başladı, durdurmam imkânsızdı. Annemin öleceğine sanki kendimi hazırlamıştım. Ama onu ameliyat masasında bırakmaya hazır değildim!.

O an! Ah o an!. Hüznüm ve çaresizliğim bu iki doktoru sanki sarmaladı, ya da bana öyle geldi, bilemiyorum. Ama onlar beni candan bir ciddiyetle aralarına aldılar, açıklamalarını yaptılar. Ne kadarını anladığımı hatırlamıyorum ancak ruhum huzur buldu. Onlara güvendim. Hem kendimi hem annemi onların bilgili, şefkatli ve dikkatli ellerine bıraktım.  

MR sonucu doğaldır ki ameliyattı. Balat Hastanesi’nde tertemiz bir odaya yerleştik. Kat hemşireleri ve hastabakıcılar ile tüm personel güler yüzlü ve yardımcıydılar. Ameliyatı hastanenin plastik ve rekonstrüktif cerrahi  uzmanı Doç. Dr. Galip Ağaoğlu yaptı.  Önce bana annemin kolundaki bu oluşumun ne olduğunu, alınırken nelerle karşılaşılabilineceğini ve nasıl önlemler alınacağını anlattı. Anlatırken yine buğulanan gözlerimin farkına varmış ve düşebileceğimi tahmin etmiş olacak ki beni oturttu, sözlerini sonra sürdürdü. Bu ne güzel bir ihtimamdı, onun davranışı, dikkatli ve bilinçli açıklamaları nasıl içimi inançla doldurdu bilemezsiniz… 

Galip doktorun hünerli elleri olabilecek her kötü şeyi dışarıda bırakarak annemin “liposarkom”unu temizlemiş, Suat doktorun  anestezisi; ne MR’da, ne de ameliyatta Alzheimer’ı tetiklememiş ve annem olabilecek en iyi durumda odasına gelmişti. Suat Bey güler yüzü ile annem hastanede kaldığı sürece onu izlemeyi ve bana moral vermeyi sürdürdü. Tek bir sıkıntı vardı. Mesanede kanama. Ama burada her şey sakin bir akışla bir çırpıda olup-bitiyordu;  bunu da,  Prof. Dr. Leon Saporta keskin gözlem kabiliyeti ve engin bilgisi ile çabucak halletmişti. Bu hastaneden olmayan, annemin kolundaki oluşumu başından beri yakından dikkatle izleyen ve beni yönlendiren, sevgili arkadaşım, can dostum Prof. Dr. Figen Aksoy;  bir kolunda mesleği, diğer kolunda insancıllık öğeleri ile görünmez bir şekilde hep elimi tuttu ve hiç bırakmadı, bana moral ve güç verdi.

Evet Balat Hastanesi’nde bir sihir vardı. Bu sihri yaratanların başında hastanenin Başhekimi Op. Dr. Tunç Çelebi geliyordu. Onu hiç masasının başında görmedim. O hep her yerde idi. Her hastanın yanında, her koridorda, her binada ve hep güler yüzlü. Ya başhemşire? O da hiç durmayanlardandı. Hasta odalarının kapısını her açışta, odayı ve yapılanları dikkatlice süzüp anında tedbir alan, son derece yardımcı ama bir o kadar da işine vakıftı Başhemşire Seçim Demirkaya. Geri plandaki görünmez eller de görevlerini hiç mi hiç aksatmadılar. Evet, burası sihirli bir yerdi. Bir hastane ortamını huzurlu bir alana çeviren sihir, insan olma bilinci ile hareket eden bu doktorları, hemşireleri ve hastaları ziyaret eden gönüllü hanımları (Pembe Melekleri) bir arada barındırma becerisindeydi.  

Burası bir vaha. Yorgun gönüllere, yaralı dimağlara bir durak. Hiç kimsenin gereksinimi olmamasını dilerim ama gerekirse… İlk akla gelenlerden olmalı diye düşünüyorum Balat Hastanesi.

Zaman zaman para kazanmayı ön plana çıkaran bazı profesyoneller gibi değiller buradakiler. Onlar mesleklerine âşık, bu mesleğin hasta ve hasta yakınlarının gereksinimi olan şefkat, yürek temizliği, umut ve insancıllık öğeleri ile yapılırsa şerefli olacağının bilincinde olan doktorlardı.  Kısaca onlar yürekleri insan sevgisi ile dolu İNSANCIL DOKTORdular. 

Sevdim onları…


Fatma Hasene Somer