Yılların büyük emeğine Fransa’dan onur ödülü

Osmanlı-Türk Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi Direktörü Karen Gerson Şarhon, Judeo-Espanyol diline yaptığı katkılardan ötürü geçtiğimiz günlerde Fransa Kültür Bakanı Frederic Mitterrand tarafından Şövalyelik Nişanı’na layık görüldü.

Ester YANNİER Toplum
29 Haziran 2011 Çarşamba

Kapatılmasının düşünüldüğü bir dönemde böyle önemli bir ödülün verilmesi merkezin gerekliliğini tartışanlara kanımca en güzel yanıt…

  Fransa Kültür Bakanlığı Sefarad kültürü ile ilgili çalışmalarınızı ödüllendirmeyi neden uygun buldu?

Judeo-Espanyol dili Fransızlar tarafından Fransa’da konuşulan dillerden biri olarak kabul ediliyor. Bugün Fransa toprakları içerisinde konuşulan bütün diller, ki buna sağırların işaret dili de dahil, “Les Langues de France” olarak adlandırılıyor. Tabii ki resmi dil sıfatında değil, ancak ülkede konuşulan dillerin resmen kabulü olarak alabiliriz.

Geçtiğimiz yaz Alliance İsraelite Universelle arşivlerinde çalışmalar yapmak üzere Paris’e gitmiştim ve orada Jean Carasso (La Lettre Sepharade), Jenny Laneurie (Aki Estamos) gibi Sefarad kültürü ile yakından ilgilenen kişi ve kuruluşlarla bir araya geldik. O gece Fransa Kültür Bakanlığı’ndan da temsilciler vardı.  İstanbul’daki merkezimiz hakkında bilgi almak istediler, yaptığımız projeleri anlattım ve Şalom gazetesinin eki olarak ayda bir çıkarttığımız El Amaneser gazetesinden örnekler dağıttım. Yeni öğreniyorum ki meğer o gece orada bulunan herkes Kültür Bakanlığına bu ödül için adaylığımı sunmuş. Yine yeni öğreniyorum ki 4 Nisan 2011’de de Fransız Kültür Bakanlığı’nın kararı resmen yayınlanmış.

  Ödül hakkında bilgi verebilir misiniz? Kimlere verilir?

Ödülün adı “Chevalier dans l’ordre des Arts et des Lettres de la République Française”. Gelen resmi mektupta belirtildiği üzere bu ödül Fransa ve dünya kültürüne yaptıkları katkıdan dolayı şahıslara verilirmiş. Yine arkadaşlarımın ifadesine göre söz konusu nişan Fransızlar dışında pek az insana layık görülürmüş, onun için duble sevinmem gerekirmiş!

  Ödüle layık görüldüğünüzü size nasıl haber verildi?

Bu da biraz komik oldu aslında. Jean Carasso iki haftadır Fransız Kültür Bakanı Mitterrand’dan   bir mektup alıp almadığımı soruyordu. Ben de “hayır almadım” diyordum. “Acaba benden bir konferans filan mı istiyorlar?” diye de kendi kendime soruyordum. Sonunda Jean dayanamayıp bana böyle bir ödül aldığımı söyledi. Karar 4 Nisan’da yayınlandığından beri, benden haber bekliyorlarmış. Ancak şahsıma herhangi bir mektup ulaşmadığı için önce bunu şaka sandım, Fransa bana niye ödül versin ki? Hani İspanya olsa anlayacağım ve çok daha anlamlı olurdu ama Fransa!... Doğrusu pek inanamadım. Sonunda Jean’ın ısrarlarıyla,   Fransa elçiliğine bir e posta gönderdim. Aradan bir saat geçmeden ödül aldığımı doğruladılar ve orijinal mektubun taranmış bir kopyasını yolladılar. Orijinalini de postaya vereceklerini belirttiler.

  Herhangi bir ödül töreni söz konusu mu? 

Yolladıkları e-postada irtibata geçip madalyanın teslimi konusundaki prosedürü de görüşeceklerini belirttiler.

  Son dakika bilgisi olarak öğrendiğimize göre İspanya da böyle bir ödül vermeyi düşünüyormuş…

Bu haberi belli mercilere gönderdim. Sadece şunu söyleyeyim, bu ödülün önce Fransa tarafından verilmesi onları pek bir utandırdı!

 

 Bu kültürün yaşatılması konusunda dünyada ne gibi çalışmalar yapılıyor? Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi bu çalışmaların ne kadarında yer alıyor?

Şu anda dünyada üniversite çevresinde yapılan çalışmalar oldukça fazla. Judeo-Espanyol dili bugün “tehlikede olan” ve “kaybolmaya mahkûm” diller arasında sayıldığından tamamen ortadan kaybolmadan belgelenip arşivlerde yer alması gerekiyor. Diller soyut kavramlar değildirler, yaşayan, değişen, canlı varlıklardır ve onları konuşanların kendilerini yansıtırlar. Bizim de kültürümüz, tarihimiz, düşünce tarzımız, espri gücümüz, felsefemiz, karakterimiz 520 yıl boyunca yaşatabildiğimiz bu dilde yatar. Merkez olarak akademik kuruluşların çok büyük bir çoğunluğu ile birlikte çalışıyor ve ortak projeler düzenliyoruz. Tabii ki katıldığımız seminerler, yaptığımız konuşmaların haricinde dünyanın her tarafından gelen araştırmacıların buluşmasını ve ortak projeler düzenlemesini sağlıyoruz. Bu seminerlerde herkes yaptıklarını ve yapmak istediklerini anlatır ve kapsamlı projeler böyle ortaya çıkar. Şimdiye kadar hep böyle çalıştık ama bu sene bütçe çıkmadığı için hiç bir seminere gidemedim ve tabii bu olanaklar da kısıtlandı.

 Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi çalışmalarınızdan söz eder misiniz?

Merkezimiz Aralık 2003’te açıldı ve o tarihten bu yana birçok önemli projeye imza attı. Amacı Türk Sefarad Yahudilerinin kültürel mirasını olabildiğince arşivlemek, belgelemek, toplamak ve gelecek kuşaklara iletilmesini sağlamak. Daha çok “oral” bir kültür olduğundan belgeleme ve arşivleme konusunda çok zayıfız. Kültürel varlıklarımızın korunması konusunda da pek de başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz. Buna bütçe ayırmak her zaman yönetimlere ağır gelmiştir, işte onun için de bizim projelerimizin büyük bir kısmı dış kaynaklarca finanse edilmekte. Ne ironiktir ki bu kaynakların çok büyük bir kısmı da Aşkenazdır, Sefarad değil!

Geçmiş dönem Cemaat Başkan Silvyo Ovadya olmasaydı bu merkez kurulmazdı herhalde diye düşünüyorum. Nitekim bu yıl yeni yönetim, merkezimizi kapatmayı da gündeme getirdi; onun için daha ne kadar çalışabiliriz bilemiyorum.

Merkezimizin çalışmaları arasında şu önemli projeleri sayabiliriz:

Centropa Sözlü Tarih Projesi: 70 yaş üstü büyüklerimizin ayrıntılı hayat hikâyeleri ve fotoğraflarından oluşan büyük bir arşiv. Şu ana kadar 30 büyüğümüzün hikâyesi bitti, bu arada dışarıdan gelen maddi kaynak bitince de proje durdu. Bu arşivden Güler Orgun’un hayat hikâyesi de fotoğraflardan oluşan bir film haline getirildi, dünyada ilk kez bir film Judeo-Espanyol olarak seslendirilip İngilizce altyazılarla sunuldu. Filmi www.centropa.org adresinde izlemek mümkün.

El Amaneser: Mart 2005’te yayın hayatına başlayan El Amaneser’in Temmuz ayında 77.si çıkacak. 24 sayfa tamamı Judeo-Espanyolca olarak yayınlanan El Amaneser dünyadaki gazete olarak tek örneği,  İsrail’deki Aki Yerushalayim dergisinden sonra ikincidir. El Amaneser, Şalom gazetesinin eki olarak yayınlanıyor,  abone olan herkese gittiği gibi dünyanın her yerinden sadece El Amaneser’ abone olan 300’e yakın adrese de ulaşıyor.

Maftirim Koleksiyonu: Türk Sefarad Sinagog Müziği’nin önemli bir örneği olan Maftirim koleksiyonu, belgeleme eksikliğinden dolayı bugüne sayıları çok azalmış olarak ulaştı. Ne yazık ki yüzlerce şiirden bugün elimizde sadece 63’ü kaldı. Son Maftirim ustaları İsak Maçoro, David Behar ve David Sevi tarafından seslendirilmiş olan 4 CD ve 1 DVD’nin yanında Prof. Isaac Yerushalmi, Udi Av. Mahmut Özbay, Prof. Edwin Seroussi, Prof. Tova Beeri gibi çok önemli uzmanların katkılarıyla hazırlanan 360 sayfalık kitap kültür hazinelerimizin korunmasında bir adım daha atmamızı sağladı.

Zemirot serisi: Sinagog ilahilerimizin belgelenmesi için yayınlanan 2 CD bu konuda önemli adımlar atmamıza önayak oldu.

Judeo-Espanyolca kitaplar: Fıkra kitaplarından atasözleri ve deyimler koleksiyonuna, sözlükten karikatür kitaplarına kadar her türlü yayın yapıldı ve yapılmaya devam ediyor.

www.istanbulsephardiccenter.com: Sitemiz üç dilde hazırlandı; Judeo-Espanyol bölümümüz dünyanın en kapsamlıları arasına girdi. Web sitemiz çok eski ve alt yapısı çok yetersiz olduğundan ve yenisini yapacak finansman bulunamadığından müzik ve videolarımız için www.sephardiccenter.wordpress.com adlı bir blog açmak zorunda kaldık. Tabii yeni internet yasası ile bloglar kapanırsa ne yaparız bilemem…

Judeo-Espanyol Dil Kursları: Cervantes Enstitüsü’nde sevgili Dora Niyego ile birlikte bir yıl süren dil kursları vermiştik ancak zamansızlıktan bu kurslara devam edemedik.

Ladino Database Projesi: Üç yıl önce bu proje için yurtdışından çok önemli bir finansman bulmuştum. Bu sayede anadilleri Judeo-Espanyol olan 68 kişiyle mülakatlar yapıldı. Bu mülakatların kelime kelime transkripsiyonları yapıldı. Bütün bu bilginin internete aktarılabilmesi için de bir program yazıldı. Judeo-Espanyol dilinin belgelenmesi açısından son derece önemli olan bu proje 7-8 Haziran tarihlerinde IFEA’da düzenlenen sempozyumda büyük ilgi ile karşılandı ve bu konuda başka ülkelerde benzer çalışmalar yapan Marie-Christine Varol ve Michael Halevy bütün bu çalışmaları linklerle birleştirmemiz gerektiğini belirttiler.

Seminerler, Konferanslar, Sempozyumlar: Sefarad Kültürü ile ilgili özellikle akademik kurumların düzenlediği birçok konferansa Türk Sefarad Cemaatini temsilen katılıp konferanslar verdim. Bu konferansları vermek için birçok araştırmaya imza attım ve bunlar akademik çevrelerde çok iyi bir şekilde kabul edildiler. Makalelerim birçok kitapta ve dergide yayınlandı. Ayrıca merkezimiz turist ve okul gruplarına yönelik Sefarad Kültürünü tanıtıcı seminerler de düzenliyor ve bu sunumları da beş dilde yapabiliyoruz.

Bütün bunların dışında yurt içinden ve dışından gelen araştırmacılara;  yüksek lisans ve doktora tezlerini Sefarad Kültürü üzerine yazmak istiyorlarsa yol gösteriyor ve yardım ediyoruz.

  Bu güne kadar ses getiren birçok projeye imza attınız, geleceğe yönelik projeleriniz neler?

Eğer merkezimiz, cemaat yönetimi tarafından kapatılmazsa o zaman tabii ki çalışmalarımıza devam ederiz. Şu anda Irvin Mandel’in karikatür kitapları “Mozotros Ailesi”nin Judeo-Espanyolca bir versiyonunu yayınlamaya çalışıyoruz.

Bir diğer büyük proje de Türk Sefarad Yemekleri Ansiklopedisi olacak. Bunun için birçok ön çalışma yaptık. Bu bildiğiniz yemek kitabı gibi olmayacak. Yemeklerle ilgili, şarkı, şiir, fıkra, atasözleri, deyimler vs gibi kültürümüzü oluşturan bütün öğelerden parçaları buluşturacağı gibi, değişik yerlerde değişik şekillerde pişirilen aynı yemeğin bütün versiyonlarını da içerecek, hatta yapması çok zor ve el tutan yemekler için de bir DVD koleksyona eklenecek. Bu projeyi yapabilirsek, cemaatimizin diğer üyelerinden olan Urfa, Antakya, Gürcü, vs gibi diğer toplulukların da yemek kültürlerini içeren bir kitaplar dizisi hazırlamak istiyorum. Eski ve çok zor yemekler yavaş yavaş kültürümüzden kaybolmakta. Bunları tamamen yok olmadan yakalamakta fayda var ama tabii bütün bunları yapabilmek için maddi kaynak gerekli.