Mois Kohen’in anılarından

1939 İstanbul doğumlu olan Mois Kohen, 17 yaşında tekstil sektöründe çalışmaya başladı. Ortaokula kadar Musevi Lisesi ve Ticaret Lisesi’nde okudu. Yedek subaylığından sonra evlendi. 1990 yılına kadar sürdürdüğü tekstil çalışmalarına, 20 yıldır da ambalaj sanayinde ticaret hayatına devam ediyor. 

Ester YANNİER Toplum
29 Haziran 2011 Çarşamba

İki çocuğu, dört de torunu var. Cemaat hayatındaki Mois Kohen,  bir yıl evveline kadar 36 yıl süresince sosyal hayatım çok kuvvetli geçti. Tepeden inme başkan vekilliği veya başkanlık yaptım. Cemaatimizin sorunları olan yerlerinde zamanın cemaat başkanları veya yetkililer tarafından atandım. 1974’ten itibaren sivil toplum kuruluşları olan Lions ve Rotary’de başkanlıklarım oldu. Uluslararası ödüller aldım.

Cemaat hayatı

Gençlik yıllarında Mahazike Tora’da daha amatörce diyebileceğim görevler üstlendim. 1980-1988 yılları arasında Yıldırımspor Kulubü’nün Başkan Vekilliğini yaptım. 1982-83 arasında Mordo Ennekave Başkandı, ancak şunu belirtmem gerekiyor ki başkanlığımda almadığım kadar mesuliyet aldım. Kadroyu elimden geldiğince yüksek standartlara taşımaya çalıştım. Mordo Ennekave de seçtiğim kişileri kabul etti. Neve Şalom Sinagogu’nun yanında yıkılmış durumda olan Apollon Sineması’nı Beno Frayman ile birlikte üstlendiğimiz proje ile Yahudi gençliğinin hizmetine soktuk. O yıllara kadar başka spor kulüplerine taşınan çocuklarımızın hepsini, bir çatı altında toplamayı başardık. YSK ilk spor okulunun temeli idi… Daha sonra YSK başkanlığı  yaptığım 1983-85 yıllarında, zamanın ünlü sanatçılarının sahne aldığı ses getiren balolar düzenledik.

1990’da dönemin Cemaat Başkanı Bensiyon Pinto, Mordo Ennekave’ye Maccabiat Başkanlığını verdi. Ennekave’nin  yine başkan vekilliğini yaptım. Ancak kendisinin zor bir dönemi idi. Maccabiat’a çok uzun yıllar ara verilmişti. Orada Türkiye’yi en iyi şekilde tanıtmak için elimizden ne geliyorsa yaptık ve ülkemizi çok güzel temsil ettik. 60-70 ülke arasında saygınlığımızla kendimizden bahsettirdik. İsrail’de Hilton Oteli’nde tüm konsolosluk yetkililerinin de davet edildiği bir yemek düzenledik. Büyükelçi Onur Gökçe, Maccabiat grubunu konutunda kabul etti.  

Ancak bir dönem sonra bu görevden istifa etmek zorunda kaldım ve Onursal Başkan Vekilliğine layık görüldüm.  

 Henüz Maccabiat ekibinden istifa etmeden Burgazada Tatilevi’nin başkanlığı teklif edilmişti. Ardından da Naim Güleryüz’ün başkan vekilliğini yaptım. Orada eğitim aldım diyebilirim zira Güleryüz çok farklı bir insan, kendisinden feyz aldım. 

 Ortaköy Sinagogu  bir dostumuzun  katkılarıyla restore edildiği  dönemde  oraya gelen dindaşlar  ile idareciler arasında gergin bir hava yaşanırken, Cemaat Başkanı Bensiyon Pinto ve  heyeti beni davet ederek Ortaköy Sinagogu’nun Cemaat Başkanlığını teklif ettiler. 1994 yılının Temmuz ayında başkan seçildim. O gün kendime göre bir sistem geliştirdim. Başkanlık sıfatı önemli değildi. Başkan ve başkan vekili olacak, başkan yetkilerine sahip olan genel koordinatör sıfatı ile toplantılarda bulunacağım dedim. 3 yıl devam eden bu süreç orada olayları izlemem, insanları tanımam, eksiklikleri ve yapılması gerekenleri gözlememle geçti. Zira orada yapacağım yeni bir atak, kişileri rahatsız edebilirdi.

Üç senenin sonunda, idare heyetinde fikirleri kendime yakın bulduğum üç dört kişiyi yanıma çekmeye çalıştım. Tek başarım diğerleriyle asla çatışmamaktı. Yapılan nahoş hareketleri, asla kabul edilmeyecek bazı küçük düşürmelere göz yummaktı. O kişilerle uğraşsaydım asla görevimde başarıya ulaşamazdım. Tüm o gerginlikler içinde sadece hedeflerime ulaşmaya çalıştım. Üç sene sonunda herkes beni kabul etti ve 1994 ile 2007 arasında 13 yıl Ortaköy Cemaati Başkanlığını yaptım. O yıllarda Rav Naftali Haleva ABD’den dönmüştü Rav İsak Haleva’nın da onayıyla Haham Akaal oldu. Cemaatimize ivme kazandırdı. Akabinde cemaate ait gayrimenkulleri, Avukat Aji’nin desteği ile hukuki yollarla yeniden cemaate kazandırdık.

Henüz Neve Şalom veya Şişli Sinagoglarına saldırı olmamıştı ancak bunun endişesini her zaman içimde taşıyordum. Emniyet güçleriyle iyi ilişkilerim  sayesinde sinagogun kapısına uzun menzilli sabit bir karakol koydurttum. Bunun için büyük mücadele verdim. Ancak saldırılar sonrasında Ortaköy Sinagogu’nun konumunun tehlikeli olduğunu söyleyen cemaat ileri gelenleri sinagogu dokuz ayı aşkın bir süre kapattılar. Sinagogun kaybolmaması için başta Rav Naftali Haleva’nın büyük gayreti ile tüm muhalefetlere rağmen cumartesi günleri farklı yerlerde dualarımızı sürdürdük.  Ardından Ortaköy Sinagogu’nu Türkiye’nin en güvenli sinagogu haline getirmek üzere İshak İbrahimzadeh’in danışmanlığında bir projeye başlandı. Silvyo Ovadya bu konuda büyük bir destek verdi. Bu destek sosyal hayatımda beni en çok duygulandıran olaydır. 2007 yılında görevimi, Albert Elvaşvili’ye devrettim. Bu denli kapsamlı bir tören beklemiyordum, ödüllendirildim diyebilirim.

Başkanlık dönemim içinde bir gün, duvarda asılı üzerinde İbranice yazılar olan bir beyefendinin fotoğrafını gördüm. Yazıyı okuttum. Bu kişi, Moşe Avram Kohen 1894-1906 yılları arasında Ortaköy cemaati başkanlığını yapmış. Benden tam yüz yıl evvel, yaklaşık aynı süre ve aynı isimde bir başkan. Bu tesadüf beni çok etkilemişti.

Tüm derneklerde başarılı sayılabilecek çalışmalarıma rağmen hiçbir zaman ne Türk Musevi Cemaati’nin müşavirlerinde ne de yürütme kurulunda görev aldım. Silvyo Ovadya beni hem müşavirlere hem de yürütmeye almasına rağmen Kurumlar Başkanlığını tevdi etti. 3 yıl kurumlar başkanlığı yaptım. 2010 yılının haziran ayına kadar.  Başkan Vekilim Çetin Erbeş ile uyumlu bir heyet kurdum. Cemaatimizin tüm kurum başkanları ve yönetim kurullarıyla her ay yaptığımız toplantılarda çok iyi münasebetlerde bulunduk.

Türk Musevi Cemaati’ndeki görevlerimden bazı alıntılar yaptım. Bu görevlerimden güzel hatıralar ve büyük anlam ifade eden ödüllerle ayrılmam benim için çok önemli. 36 yıl başkan ve başkan vekilliği görevlerini yaptım. Yeni Cemaat Başkanı Sami Herman’ın 70 yaşını aşan kişilerin yönetimde olmaması gerektiği kararına saygı duyuyorum. Bu karar neticesinde Türk Musevi Cemaati’ndeki sosyal hayatımı noktaladım. Hayatımca hiçbir göreve talip olmadım, çalışkan olduğumdan görev bana verildi. Onursal başkan vekilliklerim, onursal başkanlıklarım var.

Bu kadar yıllık gönüllü çalışma hayatının ardından hala dinç, yaratıcı ve  çevresine ışık saçan Mois Kohen’e sağlıklı bir “onursal” yaşam dilerim…

Göreve gelecek gençlere tavsiyeler

Kıskançlık ve ihtiras sahibi kişilerin birçok tepkileri olabilir. Bu tür kişilerle mücadele ve tartışmaya girmesinler, hedeflerine odaklansınlar, bundan daha iyi bir cevap veremezler. Karşı fikirleri, eleştirileri değerlendirsinler, yine de son karar kendisinde olsun. Yapıcı ve yıkıcı eleştirilerin arasındaki farkı kendisi bilmesi gerekiyor. Başkan her söyleneni dikkate almak zorunda, kendi hüzmesinden bir daha geçirmeli… Başkan bir orkestra şefi gibidir ve o orkestrada herkesin bir görevi vardır. Şef ise o armoniyi kullanır… Tek başına hiçbir şey yapamaz, ama orkestradakilerin de onu dinlemeleri lazım. Onun yarattığı armoniyi ya başkan ya da başkan vekili yönetecektir. Yapamıyorsa da çekilmesini bilmesi lazım.

Görevde bulunduğum kurumlarda tüzükler oturtmaya çalıştım. Kurumlar başkanı iken, avukatlara danışarak, bilgilerime dayanarak bir tüzük yapmaya çalıştım. Bu tüzüğün birçok maddesi kabul edilirken, bir maddeden dolayı birçok insanın o tüzüğün yapılmasından kaçındığını gördüm. O madde;  bir kurum başkanının uzun dönemler aynı görevde kalmaması idi. Çünkü o görev uzun yıllar yapılırsa yerinde saymalar başlar, kişi istenmeyen insan konumuna gelebiliyor. Başarılı insan farkında olmadan başarısız insana dönüşüyor. Bunu bir tüzükle yapmak istedim, karşı çıkıldı ve başarılı olamadım. Bu benim düşüncemde hatalı olduğumu gösteriyor.

- Düşünce bazında size katılıyorum ancak sizin de bildiğiniz gibi cemaatimizde faal olarak bu görevleri üstlenecek kişiler bulmakta bazı güçlükler çekiliyor…

Kişiler o görevlerde kalmazlar ise bana göre yeni adaylar çıkacaktır.  “Nasılsa görev yapan var, bu görevden de ayrılmaz” diye düşünen insanlar olduğunu gördüm. Yeni gelen kişi, eskilerle mücadele etmemek adına aday olmuyor. Böylece de görev devredilemiyor.