Bu hafta ağımıza takılanlar...

Üstelik İsrail üretir, Arap Ortadoğu’su üretemeyen bir dünyadır; sorunlar bundan ileri gelir. İLBER ORTAYLI

Diğer
29 Haziran 2011 Çarşamba

Güncel

HER NE KADAR KUDÜS VE ANKARA ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN KOPMA NOKTASINA GELMESİNDEN İSRAİL DE SORUMLU OLSA DA, İSRAİL OLMAKSIZIN TÜRKİYE’NİN, BIRAKIN DAHA KAPSAMLI BÖLGESEL MESELELERDE SÖZ SAHİBİ OLMAYI, FİLİSTİN CEPHESİNDE BİLE GERÇEK BİR İLERLEME KAYDETMESİ ÇOK ZOR

Erdoğan, 2003’ten itibaren hükümetteki ilk yıllarına bir bakarsa, Arapların Türkiye’ye duydukları hayranlığın, çatışan iki tarafla da güçlü ilişkiler kurabilmesinden kaynaklandığını görecektir. Arap toplumları ve devletleri, on yıllardır kutuplaşmış bir sistem içinde yaşadı. Bölgede yeni bir kutuplaştırıcı güce ihtiyaçları yok, fakat Türkiye, Erdoğan’ın dayatmacı politikaları nedeniyle böyle bir etkiye sahip oluyor. Ankara yeni bölgesel rolünün siyasi bir denge yaratacağına inanırken, Şam bunun böyle olmadığını sert biçimde gösterdi. Her ne kadar Kudüs ve Ankara arasındaki ilişkilerin kopma noktasına gelmesinden İsrail de sorumlu olsa da, İsrail olmaksızın Türkiye’nin, bırakın daha kapsamlı bölgesel meselelerde söz sahibi olmayı, Filistin cephesinde bile gerçek bir ilerleme kaydetmesi çok zor.

Şu an için Türkiye’nin önceliği, bölgede yeni bir savaş çıkmasını engellemek olmalı; bu da Filistinlilerle ve bölgedeki diğer devletlerle bağlarını güçlendirmeye devam etse de İsrail’le ilişkilerini yeniden tesis etmesiyle mümkün olabilir. Bunu gerçekleştirirse, birçok lider Erdoğan’ın kapısını aşındıracaktır ve Başbakan sadece Türk siyasetinin büyük ustalarından biri olduğunu değil, bütün bölgeye istikrar ve refahın gelmesine yardımcı olan büyük bir lider olduğunu da kanıtlayacaktır.

Louis Fishman

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetayV3&Date=21.06.2011&ArticleID=1053526&CategoryID=132

DÜŞÜNSENİZE EĞER İNSANLAR İNSANLARI, DEVLETLER İNSANLARI ÖLDÜRDÜ DİYE SÜREKLİ DÜŞMANLIKLAR OLSAYDI BİR ARADA YAŞAMAK MÜMKÜN OLUR MUYDU?

Şimdi sıra bu sürecin devam ettirilmesinde ve İsrail’in Türkiye’nin taleplerini karşılamasında. Tazminat meselesi göründüğü kadarıyla sorun değil. Eğer özür için bir formül bulunursa, ikili diplomatik ilişkiler yeniden eski düzeyine çekilmeye çalışılacak. Türkiye atadığı ama göndermediği büyükelçisini Tel Aviv’e gönderecek. Ticari ilişkiler ve Amerika-Türkiye ilişkileri rahatlayacak.

Hepsinden önemlisi de Türkiye Filistin sorununun çözümü için daha aktif bir rol oynayabilecek, bölgesinde oynadığı hakemlik rolü daha dikkat çekici hale gelecek. Ankara sorunların değil çözümlerin parçası olduğunu dünyaya bir kez daha gösterme imkanına kavuşacak. Kıbrıs, AB gibi dertlerinin çözümünde İsrail lobilerinin desteğini yanında hissedecek.

Diyebilirsiniz ki bunlar için İsrail ile yakınlaşmaya değer mi? Mavi Marmara acısını, Gazze’de olanları unutamayız. Olabilir, belki de unutamazsınız ama gerilimin sürdürülmesi ile de ölenleri geri getiremezsiniz. Geçmişe takılıp kalırsanız geleceği göremezsiniz. Kürt sorunu da dahil hiçbir sorununuzu çözemezsiniz.

Düşünsenize eğer insanlar insanları, devletler insanları öldürdü diye sürekli düşmanlıklar olsaydı bir arada yaşamak mümkün olur muydu? Bugün Almanlar, Fransızlar, İngilizler aynı AB’nin sınırları içinde yaşabiliyorlarsa geçmişlerini unutmaları, milyonlarca insanın öldüğü savaşların sonucunda barışmaları sayesinde değil mi?

Mensur Akgün

http://www.stargazete.com/yazar/mensur-akgun/israil-ile-yeni-bir-doneme-dogru-haber-361676.htm

GİDEREK BOZULAN KÜRESEL STATÜSÜNÜN KAYGAN ZEMİNİ ÜZERİNDE ART ARDA DARBELER YİYİP SENDELEYEN İSRAİL’İN DE BAŞKA ÜLKELERİ DIŞ POLİTİKA ÜZERİNDEN YARGILAYACAK SON ÜLKE OLDUĞU MUHAKKAK

Son iki yılda Türkiye’yle ekonomik ilişkiler geliştiren İran da Türk medyasında Suriyelilerin öldürülmesinin faal işbirlikçisi olarak niteleniyor ve Türkiye, komşularıyla ‘sıfır sorun’ politikasını uygulama arzusunun başarısızlığını idrak ediyor. Türkiye İran, Irak ve Suriye’yle yeni bir Ortadoğu politikasını destekleyebilecek stratejik bir eksen oluşturmayı istediyse bile, bu ortakların birer hayal kırıklığı olduğunu fark ediyor. Irak hükümeti dağılmanın eşiğinde; İran’da cumhurbaşkanıyla (ruhani lider Ali Hameney’in de dahil olduğu) karşıtları arasında bir siyasi savaş hüküm sürüyor, Suriye Erdoğan’ın krizi sona erdirme girişimlerini kaba biçimde geri çeviriyor. Perşembe günü, Türkiye’ye kaçan Suriye vatandaşlarının geçtiği sınırın Suriye tarafındaki Türk bayrağı yarıya indirildi.

Daha iyi bir Ortadoğu yönündeki büyük planlarından Ankara’ya tek kalan, Filistin içinde yaşanan ihtilaf. Çarşamba günü Türkiye, birer gün arayla Hamas lideri Halid Meşal ve Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas’ı ağırladı, fakat Türkiye’nin gruplar arasındaki anlaşmazlıkları çözüp yeni bir Filistin hükümeti kurulmasına yardımcı olup olamayacağı meçhul. İsrail Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık’taki birçok insan, Türkiye’nin durumu karşısında ellerini ovuşturuyor. Üst düzey bir dışişleri yetkilisinin şunu dediğini bizzat duydum: “Erdoğan seçimleri kazanmış olabilir, fakat dünyada darmadağın olmuş durumda.” Gerçek bir sevinç sebebi.

Fakat Türkiye, sabun köpüğü değil. Eğer dış politikayı yürütmek bir başarı testiyse, Ortadoğu’daki krizleri çözmeyi beceremeyen ve Afganistan’dan arkasında kaos bırakarak çekilmeye hazırlanan ABD’den daha başarısız olduğu söylenemez. Giderek bozulan küresel statüsünün kaygan zemini üzerinde art arda darbeler yiyip sendeleyen İsrail’in de başka ülkeleri dış politika üzerinden yargılayacak son ülke olduğu muhakkak. Türkiye, en azından inisiyatif alıyor.

Ve İsrail, Gazze’deki başarısız politikasına ve son Gazze filosuna yönelik trajik muamelesine rağmen, en azından Türkiye’yle iyi ilişkilerini, Ankara İran’la ilişkiler kurarken bile, güçlendirebilirdi. Türkiye’nin hiçbir ülkenin İsrail’le ilişkilerini kesmesi yönünde baskı yapmasına izin vermediği hatırlanmalı. Şimdi bile kaleydoskobu nasıl okuyacağını biliyor ve kendisini doğru tarafta konumlandırıyor.

Zvi Barel

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetayV3&Date=27.06.2011&ArticleID=1054181&CategoryID=132

ARTIK ORTADOĞU’DA AKP İKTİDARININ YAKIN ZAMANA KADAR SÜRDÜRE GELDİĞİ GİBİ SADECE GAZZE HALKINI SAVUNMAK VE SADECE İSRAİL YA DA İSRAİL POLİTİKALARI KARŞITLIĞI YAPARAK MEŞRUİYET VE YUMUŞAK GÜÇ ÜRETMEK MÜMKÜN DEĞİL

Arap Baharı denen iklimde artık komşu baskı rejimleriyle sıfır sorun, komşu halklarla birçok sorun demek. Komşu halklarla sorunlar ise Türkiye’nin meşruiyet ve yumuşak güç kaybı yaşaması anlamına geliyor.

Artık Ortadoğu’da AKP iktidarının yakın zamana kadar sürdüre geldiği gibi sadece Gazze halkını savunmak ve sadece İsrail ya da İsrail politikaları karşıtlığı yaparak meşruiyet ve yumuşak güç üretmek mümkün değil.

Arap halkları özgürlük ve onurları için ayaklanmışken sadece bu iki hedefe odaklanıp kalmak, tam tersine Türkiye’nin kaybına neden olur. Mavi Marmara’yı Gazze rotasıyla demir almaktan alıkoyan neden, geminin gerçek bir hurda olması mıdır, yoksa bir “siyasi hurda” olması mı?

Filotillanın sancak gemisini karaya bağlayan, o gemi bir yere gidecekse, gideceği yerin Suriye olması gerektiği gerçeğidir. Suriye’ye gidilmeyecekse, Gazze’ye hiç gidilemeyecektir.

Arap Baharı, AKP dış politikasını Hamas-İsrail tahterevallisinde oyun oynayamaz hale getirmiş bulunuyor.

“Sıfır Sorun”, hem diktatörlerle hem de onların ezdiği halklarla münasebet boyutlarında artık nihai olarak çökmüş bir kavramdır.

Kadri Gürsel

http://dunya.milliyet.com.tr/-sifir-sorun-halep-oradaysa-arsin-burada/dunya/dunyayazardetay/23.06.2011/1405666/default.htm

AKP TÜRKİYE’Sİ, MEŞRUİYET VE ETKİN POLİTİKA AÇIĞIYLA MALUL OTORİTER ARAP REJİMLERİNİN ÖZELLİKLE FİLİSTİN SORUNUNDA BOŞALTTIKLARI ALANI, “İSRAİL’E ÇAKARAK” DOLDURMAYA OYNUYORDU

Burada esas mesele özür değildir; o özür karşılığında İsrail’in ne alacağıdır.

Yani konu, özür dilendikten sonra hiçbir şey değişmemiş gibi, AKP’nin dış politika liderliğinin Ortadoğu’da derinleşmenin yolu olarak İsrail’i yine “şamar oğlanı” olarak kullanmayı deneyip denemeyeceğidir.

Artık başlıktaki soruya cevap vermeyi deneyebiliriz: İsrail bu sempati atağını neden şimdi başlattı?

Başbakan Erdoğan ve AKP’sinin güçlenerek çıktığı seçimlerin sonrasındaki yeni dönem, Netanyahu hükümetine bir fırsat penceresi sunuyor. AKP’nin dış politika liderliği uzun bir süre kendisini seçmen baskısından nispeten azade hissedecek.

Dolayısıyla İsrail’in sempati atağı başlatmak için Türkiye’deki seçimleri beklemesi bir zorunluluktu.Ancak zamanlamasından önce, bu atağı mümkün kılan gelişme, AKP iktidarının Ortadoğu politikalarında yaşanan net tıkanmadır.

AKP Türkiye’si, meşruiyet ve etkin politika açığıyla malul otoriter Arap rejimlerinin özellikle Filistin sorununda boşalttıkları alanı, “İsrail’e çakarak” doldurmaya oynuyordu.

“Arap Baharı” Mübarek rejimini süpürünce Mısır Filistin sorununa etkili biçimde döndü ve AKP Türkiye’sinin alanını önemli ölçüde daralttı. Düşman Filistin fraksiyonlarını birleşik hükümet kurmaya ikna eden ve Gazze’deki Refah sınır kapısını açan yeni Mısır’dır. Bundan böyle Hamas, Kahire’nin onaylamadığı önemli bir tasarrufta bulunamaz. Yani AKP’nin Hamasçılığı Kahire’nin vesayeti altına girmiştir.

Türkiye, güneydeki “dost diktatör” Beşar Esad’ın azınlık despotizmine sonunda tavır almak zorunda kaldı. İran’la ilişkiler bu nedenle limonileşiyor.

Kendi halkına düşman Şam rejimi çökmeye mahkûmdur. Bu da Türkiye’nin yakın görüntü verdiği İran-Suriye-Hizbullah-Hamas ekseninin sonunu getirecektir.

AKP dış politikasının “Ortadoğu denizi” bitmiş; “Arap Baharı” Mavi Marmara’yı rıhtıma bağlamıştır.

“Arap Baharı” İsrail’in Türkiye’den özür dilemesini kolaylaştırıyor; çünkü aynı nedenle Türkiye’nin İsrail’i bundan böyle şamar oğlanı olarak kullanması imkânsızlaşıyor.

Kadri Gürsel

http://dunya.milliyet.com.tr/israil-in-sempati-atagi-neden-simdi-/dunya/dunyayazardetay/27.06.2011/1407198/default.htm

AK PARTİ İÇİNDE, İSRAİL'LE BİR KAVGA ÇIKTIĞI ZAMAN ÜÇ-DÖRT PUAN GELDİĞİNE İNANAN BİR KESİM VAR

The Economist ve New York Times'in çıkışlarının bir tek anlamı var. Bunu biz gazetemizde de yorumladık. Seçimlere son bir hafta on gün kala, 'İsrail konusunda bir hareket yapmasan iyi olur' dediler Türkiye'ye. Mavi Marmara yola çıkmak üzereydi ertelendi. İsrail'le bir kavgaya girilmesini istemediler. AK Parti içinde, İsrail'le bir kavga çıktığı zaman üç-dört puan geldiğine inanan bir kesim var. Bunlar, Mili Görüş'e daha yakın kesimler. Batı'nın yönetim çevreleri, bu iki basın organı aracılığıyla 'bunu yapmasan iyi olur' dedi. Nihayetinde Mavi Marmara bir şekilde gitmekten vazgeçti. Netanyahu da Başbakan'ı seçim sonucu nedeniyle kutladı. O çıkışla, CHP üzerinden, hükümete 'bölgeyi kritik zamanda germe' mesajı verildi. Türkiye de germedi.

Murat Yetkin

http://www.aksam.com.tr/hurriyet-daily-news-genel-yayin-yonetmeni-murat-yetkin-secim-sonucunu-ekonomi-be-50358h.html

ÜSTELİK İSRAİL ÜRETİR, ARAP ORTADOĞU’SU ÜRETEMEYEN BİR DÜNYADIR; SORUNLAR BUNDAN İLERİ GELİR

Yeni Osmanlıcılık safdil bir milliyetçiliğin değil, tahakküm kurmak isteyen dar bir muhalefetin kullandığı mızmız bir ifadedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun eski topraklarının böyle bir gelişimi kaldırması mümkün değildir. Bir kere “maşrık” dediğimiz doğu Akdeniz’deki Arap âlemi ve İsrail’in konumu, çatışmaların buzdolabına girip dondurulacağı bir yapıda değildir. Gelecekte Arap alemi ve İsrail arasında ancak yorgunluktan ileri gelen bir uzlaşma dönemi söz konusu olabilir.

Balkanlar ise II. Dünya Savaşı’ndan sonra, Soğuk Savaş döneminde buzdolabına konmuştur. Kutuplaşan dünyanın yarattığı sözde dinginlik bugün çözülmüştür. Gerçi Arap Ortadoğu’sunun ve İsrail’in aksine nüfusu ihtiyarlayan, iktisaden üretim ve tüketim eğrileri düşüş gösteren bu dünyanın aynı şiddette ve kronik bir çatışma ortamına girmesi beklenemez. Ama değil sözde dirilecek Osmanlı, hiçbir kuvvet Balkanları bir iktisadi, siyasi ve askeri çatı altında monolit güçlünün nüfuz alanına çeviremez. Yunanistan’ın içine düştüğü iktisadi kriz geçici değildir. Hele temelden çözümlenebilir gibi hiç değildir ve durumun bir göstergesi olmalıdır.

Arap Ortadoğu’su birincisinden çok farklı bir yapıdadır. Nüfus gençtir ama öbürü ile karşılaştırılamayacak derecede eğitimsizdir. Etnik yapılanmalar çok serttir. Bu ülkelerin aydın sınıfları Balkanlardakinden daha renklidir ama kurumsal etkileri çok zayıftır. Yanı başlarındaki İsrail ile mukayese edilemeyecek bir nitelikli çalışan grup, açık toplum kurumlaşması, hukuki yapılanma farkı içerisindedirler. Üstelik İsrail üretir, Arap Ortadoğu’su üretemeyen bir dünyadır; sorunlar bundan ileri gelir.

İlber Ortaylı

http://www.milliyet.com.tr/yeni-osmanlicilik/ilber-ortayli/pazar/yazardetay/26.06.2011/1406764/default.htm

Netten okuyun /tıklayın

YAHUDİ DEYİNCE

Yahudi denilince çoğu kişinin tüyleri diken diken oluyor... en azından gözlemlediklerim bu... Yahudi deyince... akıllara sadece onların Filistin'e yaptıkları zulüm geliyor

evet.. bu beni de gerçekten rahatsız ediyor.. ve için için üzülüyorum... sanki olan bitenler bana.. kendime oluyormuşçasına..

fakat yine de düşünmeden edemiyorum..

bütün bunlar yüzünden.. koskoca bir kültürü neden göz ardı ediyoruz..

neden ülkeleri.. insanları.. dost ya da düşman şeklinde kodluyor ve gerisini düşünmüyoruz..

http://memento-layladylay.blogspot.com/2011/06/davudun-kalkan-adnaa.html

"SÜPERMEN BİR YAHUDİDİR!"

1940 tarihli bu Süpermen macerası NAZİ propagandacısı Joseph Göbbels'in kulağına gitmiş ve onu çok öfkelendirmişti. O kadar ki kendisinin bir toplantıda "Süpermen bir Yahudidir!" diye bağırdığı söylenir. Kısa bir süre sonra 25 Nisan 1940'ta SS gazetesi 'Das Schwarze Korps'ta yayınlanan ve bizzat Göbbels tarafından kaleme alındığı sanılan bir yazıda Jerry Siegel'ın "entelektüel ve fiziksel açıdan budanmış (sünnetli) bir Colaradolu hamamböceği olduğu ve "karanlık yöntemler kullanarak Amerikan çocuklarının beynini yıkadığı" idda edilmekteydi.

http://valladurumbudur.blogspot.com/2011/06/herkesin-bir-super-kahraman-vardr.html

Yahudi ve Filistinli mazlumlar - WARREN KOZAK

http://www.hasturktv.com/yahudilik/2316.htm

Filistin'i Çalmak Değil Ancak İsrail'i Satın Almak – DANİEL PİPES

http://tr.danielpipes.org/9948/filistini-calmak-degil-ancak-israili-satin-almak

Yazı dizisi

İSRAİL'DEN TÜRKİYE'YE ZEYTİN DALI

http://www.hurriyet.com.tr/planet/18076967.asp?gid=381

"ROKET ATILDI, 15 SANİYENİZ VAR"

http://www.hurriyet.com.tr/planet/18077234.asp?gid=381

İSRAİLLİ YETKİLİLERİN AĞZINDA HEP BU MESAJ VAR

http://www.hurriyet.com.tr/planet/18104286.asp?gid=381

BU KEZ BEN ONU ALÇAK KOLTUĞA OTURDUM

http://www.hurriyet.com.tr/planet/18096495.asp?gid=381

MUSEVİ OKUL ARKADAŞI ERDOĞAN'I ANLATTI

http://www.hurriyet.com.tr/planet/18084628.asp?gid=382