Evimizin konuklarının bakımları

Evlerimizde beslediğimiz hayvanlarımız, kısa süre sonra adeta ailemizden bir birey oluyor. Bakımlarını yeterince iyi yapabiliyor muyuz? Veteriner Hekim Ferit Sason’a sorduk…

Ester YANNİER Yaşam
15 Haziran 2011 Çarşamba

Çok hoş ve sıcak bir ortam yaratmışsınız burada. Minik dostlarınızın bu atmosferde  mutlu hissedeceklerdir…

Hissettirmeye  çalıştığımız bu idi. Önce kendimizi minik dostlarımızın yerine koymak gerek. Düşünün; siz hastalandığınızda ne kadar moralsiz olursunuz, aynı  şekilde yakınlarınız da endişeli ve üzgün olurlar. Tedavi amaçlı gidilen bir sağlık merkezinde bir kişi ve yakını ne arıyorsa minik dostlarımız ve  yakınlarının da bunu aradığını düşünerek bir ortam yaratmayı  tercih ettik. Tedavi olurken ya da  rutin kontrolleri ve aşı takipleri yapılırken sevimli  hayvanların emniyeti ve sahiplerinin mutluluğu bizler için ilk kuraldır. Kliniğimizde onların sağlığı için gerekli olan bütün ekipmanlar mevcut. En önem verdiğimiz konulardan birisi ise elbette hijyen ve aşıların taze temin edilerek minik dostlarımıza  uygulanması.

 Seçtiğiniz  meslek hekimlik dalları içerisinde de en zor olanlardan bir tanesi, sonuçta  ağzı olan dili olmayan miniklerin size dertlerini anlatabilmeleri de olası değil. Üstelik her hayvanın anatomik yapılarını da ayrı ayrı bilmek gerek. Neden veteriner hekimlik??Çocukluğumdan beri hayvanlara yakınlığım aşırı boyutlardaydı. Bu nedenle ailemle biraz çatışmalı bir  çocukluk geçirdim. Annem aşırı titiz bir hanımdır. Ben ise  sokaklarda  köpeklerle oynayan, sokak kedilerini kucağına alan, böcekleri ve karıncaları  kibrit kutularına dolduran ve böyle oyun oynayan bir çocuktum. Pek tabii ki bu durum birçok kere dışarı çıkmama cezası almama  neden olmuştu. ÖYS sınavında bana kalsa veterinerlik bölümünü ilk tercih yapardım ancak ailemden çekindiğim için geri plana atmıştım. Çünkü onlar  tıp fakültesinde okumamı istiyordu. Ama çok şükür isteyerek ve gönül vererek  okuyacağım bir  bölümü seçtim.1997’de İstanbul Üniversitesi Veteriner  Fakültesi’ni kazandım. 2002’de de mezun olup beş senelik eğitimimi bitirdim.

 Kaç yıldır veteriner  hekim olarak  çalışıyorsunuz; kliniğiniz ne  kadardır  faaliyette??Dokuz  senedir yani mezun olduğum günden beri faal olarak klinikte çalışıyorum. Beş buçuk ay kısa dönem askerlik dışında kliniğim hep faaliyetteydi.

 Evcil hayvan edinmek isteyenlere ne  önerirsiniz?

Eğer tanıdık ve bilinen bir anneden  kedi ve köpek alınmıyorsa; hijyen koşulları iyi olan ve  bünyesinde veteriner  hekim bulunduran çiftliklerden alınmasını tavsiye ediyorum. Ayrıca alınmadan önce ilk karma aşısı ve  koruyucu parazit  tedavisi yapılmış olmalı.

 Yavru bir hayvanı aldıktan sonra sahipleri nelere  özen  göstermelidir?

Birincisi bir veteriner hekime gidip aşı takvimi çıkartmalı. Aşılar ve  koruyucu parazit tedavileri  düzenli bir şekilde uygulanmalı. Eğer bunlar belli bir düzene oturtulmazsa minikler kadar sahipleri de risk altında olur. Çünkü hayvanlardan  insanlara  geçen  hastalıklar  maalesef azımsanmayacak sayıdadır. Bunlardan en çarpıcı olanı da hidatid  kisttir (hayvan tüyünden insanlarda oluşan kist türü).

 Bize biraz Hidatid Kist’in ne olduğundan bahseder misiniz?

Hidatit kist, sığır ve koyun  çiğ etlerinden geçen “Echinococus Granulozuz”  adı  verdiğimiz bir parazitin yaptığı hastalıktır. Kedi ve köpekler, hem kist  formunu etlerle, hem de yumurta  formunu çeşitli yollarla alarak bu hastalığı taşıyıcı duruma geliyorlar. Bu hastalık basit bir  ishal dışında köpeklerde patolojik belirtiler oluşturmuyor fakat  sahipleri tüylerini okşarken ishalli dışkıyla tüylere bulaşmış  yumurtaları ellerine  temas ederek  alabiliyorlar, böylece ellerini ağızlarına her hangi bir  şekilde  götürdüklerinde enfekte olmuş oluyorlar. Örneğin  kişiler ellerini iyi yıkamadan veya gıdaya  temas ettirip o gıdayı ağızlarına aldıklarında bir  büyük bir  risk altında oluyorlar. Bize çoğu hayvan sahibi “biz  petlerimizi mama ile besliyoruz onların taşıyıcı hale  gelmelerine imkân yok” diyor. Halbuki sokağın ciddi taşıma etkeni olduğunu gözden kaçırıyorlar. Mesela dışarıda köpek  gezdirdiğinizi  düşünelim. Köpek yolda çiğ et gördü ve onu yedi, siz de engel olamadınız. Bu olay bir  enfeksiyon tehdididir. Ayrıca sokakta köpek çiğ et yemese bile  sokak köpeklerinin çoğunda çiğ et yeme  durumu vardır. Sokak köpeği çiğ eti yedikten sonra bu hastalığı taşımaya başlar ve gittiği bir yere dışkısını yapar. Köpekler bilindiği  gibi diğer  hayvanların dışkılarını  ve idrarlarını koklayarak “tamam burası idrar ve dışkı yapmam  için uygun bir yerdir” diye algılayarak  tuvaletlerini yaparlar. Sizin de köpeğiniz  hidatit  kist taşıyan  bir  köpeğin dışkısını koklayarak bu etkeni ağızdan alır ise ishal olur, hayvan sahibi de köpeğinin  tüylerini okşayarak enfeksiyonu kapar.

Çoğu kedi  sahibi, “benim kedim hiç dışarı çıkmıyor bu enfeksiyonu alamaz”  diyor. Şimdi size onun da yolunu söyleyeyim: Sokakta dolaşıyorsunuz. Hidatit  kist etkeniyle  enfekte olan bir köpeğin dışkı yaptığı yere bastınız, ardından eve geldiniz,  ayakkabılarınızı çıkardınız. Kedilerde bilindiği  gibi ayakkabı ve terlik yalama huyu  çok fazladır. Kediniz  gidip ayakkabınızı yalayabilir. Sonrasında hayvanınız bu durumdan ötürü geçici ishal olur,  siz de onun tüylerini temizlemenize rağmen okşarsanız bu da evden çıkmayan kedilerden de geçebilecek bir  enfeksiyon yolu olur.

Bunun için yapılması gereken hiç aksatılmadan 3 ay ara ile  kist aşılarının uygulanmasıdır.

 Evine kedi ve köpek almak isteyenlere cinsiyet olarak hangisini önerirsiniz? Dişi mi erkek mi?

Bu genelde  bir tercih  meselesidir. Köpeklerde  erkeğin sorunu  dişiye  nazaran daha azdır. Çünkü  dişinin altı ay  arayla senede  iki kez  en az dokuz gün kadar süren adet kanaması  dönemi vardır. Dişi kedilerde  ise böyle bir  sorun yok. Onlar senede dört ya da  beş kere kızgınlık göstermelerine  rağmen  provoke ovülasyon dediğimiz kanamasız kızgınlık durumu var. Erkek kediler  ise azma dönemlerinde geceleri sahiplerini uyutmayacak kadar bağırtı  sesleri çıkartmakta ve  günün her saati tuvalet kapları yerine  evdeki odaların her köşesine  idrarlarını yapmaktadırlar, bilindiği üzere onun birçok insanı rahatsız edecek kadar keskin ve kötü bir kokusu  vardır, bu da idrarda yoğunlaşan  testesteron hormonundan dolayı olmaktadır.

 Bu durumda kısırlaştırma mı öneriyorsunuz?

Erkek kediler  sürekli çiftleştirilmeyecekse kısırlaştırılmalarını, dişi kedi ve  köpeklerde de eğer çiftleştirilme yapılmayacaksa, onlardan yavru alınması istenmiyorsa ben 1 yaşına kadar kısırlaştırılmalarını öneririm. Çünkü yedi yaşından sonra vücutta  biriken ve   yoğunlaşan östrojen hormonunun etkisiyle cinsel organlarda kontrolsüz  büyümeler oluşur ve kanserojen risk taşımaktadır. Özellikle bu kontrolsüz  hücre büyümeleri  memelerde, rahimde ve  yumurtalıkta oluşmaktadır. Bunların oluşmaması için cerrahi operasyonla rahim ve yumurtalılar alınarak bunun önüne geçilmesini gerekmektedir. Kliniğimizde de sıklıkla bu operasyonu yapmaktayım.

 Kliniğinizde kısırlaştırma dışında başka ne tür cerrahi operasyonlar yapılıyor?

Yumuşak doku olarak, dişi ve erkekte  kısırlaştırma, mide ve  bağırsak  cerrahisi, göğüs  cerrahisi, tümör operasyonları, ağız  cerrahisi,  göz  cerrahisi, sidik kesesi  cerrahisi, kulak- burun ve  boğaz cerrahisi vs gibi.

Ortopedik olarak, her türlü kemik kırığı ameliyatları, çapraz bağ kopuğu operasyonları, çene  cerrahisi.

 Bahsi geçen tüm operasyonları siz mi yapıyorsunuz?

Benim uzmanlık alanım yumuşak doku cerrahisi. Yumuşak dokuyla  ilgili az önce bahsi geçen her türlü ameliyatları kendim yapıyorum. Ortopedik  operasyonlarda ise  konularında ileri  derecede uzman iki tane  doktorumuz var. Biri  doçent  diğeri profesör mertebesinde. Ortopedik operasyonları  onlarla birlikte gerçekleştiriyoruz.

 Hayvan  beslemek  bir  çocuğun sorumluluğunu almak kadar ciddi bir durum… Tatil ve iş seyahatlerinde ne yapılmasını öneriyorsunuz

Bünyesinde veteriner hekim bulunduran çok hijyenik, temiz, her gün hayvanların sağlık kontrollerinin yapıldığı pansiyonlar var. Mesela  bizim kliniğimizin bünyesinde bulunan  kedi  ve köpek pansiyonu da bunlardan biridir. Biz hijyen ve sağlıklı konaklama konusunda oldukça iddialıyız. Pet sahipleri bize hayvanlarını gönül rahatlığı ile bırakabilirler.

 Kliniğinizde başka hangi birimlerle hizmet veriyorsunuz?

Bir hastane ortamında aklınıza gelebilecek her hizmetimiz  mevcut. Yumuşak doku  cerrahisi, ortopedik cerrahi, dahiliye, cildiye ve  deri hastalıkları, jinekoloji, röntgen, ultrasonografi, E-mar ve tomografi, diş hastalıkları ve laboratuar. Bunların dışında oldukça  hijyenik ortamda kedi ve köpek kuaförü hizmetimiz de mevcut. İsteğe  göre her  çeşit köpek tıraşı yapılıyor. Mesela  her köpeğin ayrı bir model tıraşı vardır. Bu modellerin hepsi  kliniğimizde uygulanıyor. Kedilerin ise hafif ve  kısa süreli anestezi altında istenilen modelde  tıraşları yapılıyor. Çünkü kediler  tahmin edeceğiniz gibi makine sesine tepki verecekleri ve derilerinin de çok ince  olduğu için ani hareketlerle  yırtılma riskini ortadan kaldırmak amacıyla anestezi uygulamaktayız.

Ayrıca pet shop bölümümüz de var. Burada sadece profesyonel ve sadece hekimlerce yedirilmesi önerilen dünyaca tanınmış markalar  ve diyet mamalar  bulunduruyoruz. Çünkü hekimliğin en önemli  kısımlarından biri de beslenme  hekimliğidir. Onun  için hayvan sahiplerini petlerini sağlıklı mamalarla beslemeleri konusunda bilinçlendiriyoruz. Ayrıca hayvan sahipleri çok yakında web sitemizden tüm pet shop ürünlerini ve mamaları sanal mağazamızdan temin edebilecekler.

Kliniğimizi daha yakından inceleyebilmeleri için: www.veterinerkadikoy.com ve pansiyonumuzun web sitesi: www.hayvanoteli.net