Kitapların ardından/ SERENAD: Tarihle harmanlanan aşk hikâyesi

Zülfü Livaneli’nin son kitabı Serenad, 30’lu yılların 2. Dünya Savaşı gölgesinde ve günümüzde geçen etkileyici bir roman olarak öne çıkıyor.  Öyle bir roman ki, bir solukta bitirip, kitabı elinizden bırakmak istemeyecek, uzun süre etkisinden çıkamayacaksınız

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Serenad, İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünde görevli 36 yaşındaki Maya Duran ile üniversitenin davetlisi olarak Türkiye’ye gelen 87 yaşındaki Alman asıllı Amerikalı Profesör Maximilian Wagner arasında geçen olayları anlatıyor. 60 yıllık aşkının izini sürmek için profesörün İstanbul’a gelmesi, hem kendi hem de Maya’nın aile sırlarını ortaya çıkarmakla beraber, 2. Dünya Savaşı’ndaki Holokost, Ermeni ve Kürt sorununun yanı sıra Struma ve Mavi Alay facialarında hayatını kaybedenlerin hikâyelerini de anlatıyor.

Kitabın başkarakteri Maya, üniversitedeki memur hayatından oldukça sıkılmıştır. Ayrıldığı kocasının pek ilgilenmemesinden dolayı oğlunu tek başına büyütmekte, hayatı bütün ağırlığıyla hissetmektedir. Geçen yılların rutinleştirdiği hayatı, heyecandan yoksun ve sıradanlaşmıştır. Bir gün üniversiteye gelen bir profesörü havaalanında karşılamasıyla birlikte tüm hayatı değişir ve anlam kazanır. Profesör Maximilian Wagner, 30’lu yıllarda Hitler rejiminden kaçıp Türkiye’ye gelen Alman profesörlerden biridir. Kitap bu noktada, İstanbul Üniversitesi fakültelerinin oluşmasında, Yahudi olan ve olmayan (ve Hitler rejimine karşı gelen) Alman bilim adamlarının önemine vurgu yapıyor. Yeni kurulan Cumhuriyet için, Batı kaynaklı eğitim sisteminin yerleştirilmesi çok önemliydi; bunun için de bu profesörler değerli bir kaynak oluşturuyorlardı. Bu profesörlerden bazıları en önemli çalışmalarını İstanbul’da yapmışlar. Kitabın ana karakteri olan Profesör Wagner de bu profesörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Profesör, seneler sonra geldiği İstanbul’da geçmişine geri dönerek, o acılı yılları Maya’ya ve onun aracılığıyla okuyucuya yaşatıyor. Bu süreçte, Maya da kendi ailesinin geçmişine dair bilmediği şeyleri öğreniyor. Geçmişte yaşanan Ermeni olaylarında ve 2. Dünya Savaşı’nın tarihte çok az bilinen bir yönü olan Mavi Alay’da kendi ailesini buldukça Maya, iç içe geçmiş kimliklerin varlığını ve önyargıların anlamsızlığını kendi hayatı üzerinden yaşıyor.

Struma Faciası

Uzun yıllar pek gündeme gelmemiş Struma faciası ile ilgili olan bölümler, kitabın tabii ki en dramatik kısmı olarak öne çıkıyor. Struma gemisinin batması –batırılması-, politik anlaşmazlıkların sonucunda yüzlerde insanın feda edilmesi ile sonuçlanan tarihi acı bir olay. Onca insanın umutlarıyla oynanıp kandırılarak küçük bir gemiye bindirilmesi, insan dışı koşullarda aylar geçirmeleri ve sonucunda da ölüme terk edilmeleri… Tüm bunları okumak bile insanın ürpermesine sebep oluyor.

Kitabın bana göre en önemli başarısı, farklı katmanlardan oluşan geçmiş ve bugünkü zamanda gerçekleşen olayların, ilgi yoğunluğunu kaybetmeden ve birbiriyle bağlantısı her sayfada daha da güçlenerek ilerlemesi. Okurken, anlatılan her hayattan kendinize bir anlam çıkarabiliyor, karakterle özdeşleşebiliyorsunuz. Bunu da tabii ki Livaneli’nin duyarlı ve yer yer felsefi olan dili sayesinde yaşıyorsunuz. Kitap aslında Profesör Wagner ve karısının hikâyesi ile 2. Dünya Savaşı’nda yaşananlar etrafında dönse de, yaşama dair birçok konuya da değiniyor Livaneli. Örneğin, Maya ile oğlunun ilişkisi; günümüzde yaşam şartlarının ve teknolojinin insan ilişkilerini nasıl etkilediği, yalnızlaşmaya sürüklediği görülürken, bir yandan da olumsuzlukların hayatta yeni kapılar açabileceği ve aslında olumlu sonuçlar da doğurabileceğini gösterip ümit veriyor. Hiçbir şey aslında göründüğü gibi olmayabilir, yeter ki görebilelim…

Hayatımda ilk kez bir imza gününe Zülfü Livaneli’nin Serenad kitabı için katıldım. Aslında imzalatmak bahaneydi; ben bu kitabın değerli yazarına “uzun zamandır böylesine etkilendiğim bir kitap okumamıştım” demek ve verdiği emeklerin, duyarlılıkların farkına varıldığını hissettirmek için sıraya girmiştim. Zaten kitabın 40. baskısına gelmiş olması bunun çoktan fark edildiğinin de bir işareti sayılabilir.

Kendinize alacağınız bir sonraki kitap Serenad olsun…

Galya KOHEN AFYA