Spor Cafe/ Batıya açılan pencereden içeri bakış

Ünlü spor yazarı OSMAN TANBURACI Galatasaray’ın 14 Mayıs’taki seçimlerini ve başkan adaylarını ŞALOM için değerlendiriyor

Spor
11 Mayıs 2011 Çarşamba

Hayatın akışı iklimlere benzer. Bazen güneş açar tepenizde bazen kara bulutlar kümelenir üzerinize… Bazen açık havada seyreder hayat, bazen kapalı pencereler ardında… Eğer içeride hararet yükselmişse camlar buğulanır. Ne içerden dışarıyı ne dışarıdan içeriyi görmek mümkün olur…

Taa ki hararet normale dönene kadar.

Galatasaray da işte böyle bir süreçten geçiyor bugün.

14 Mayıs’taki seçim umarım Galatasaray’ı mevsim normallerine getirir…

***

Bu hafta yüreğim kabardı, dertleşmek istedim Şalom’da sizlerle…

Bir fiske vurdum kendime… Galatasaray fışkırdı her yerimden.

***

Galatasaray’ın övündüğü şey; batıya açılan pencere oluşudur, lakin marifet ufku geniş tutabilmek kadar dünyaya açılan bu pencereden içeri de bakabilmektir.

Galatasaray Lisesi eğitimi almış biri olarak itiraf edeyim ki Galatasaray bu değil!

On yaşında kapısından girdiğim camia ilkelerin ocağıydı. Bugün çok değişti. Özenle yetiştirip hayata ve ülkeye armağan ettiği değerler ne yazık ki giderek erozyona uğradı. Galatasaraylı da toplumun agresif yapısındaki yerini aldı. Batıya açılan pencere neredeyse kepenk indirdi. Sizi temin ederim ki Galatasaray bu değil!

Ne ilke kaldı ne sevgi ne birliktelik. Fikre hürmet, şahsa itibar, yasaya itaat yerini mütecaviz aksiyonlara bıraktı.

Galatasaray demek; kültür demekti, hayatı algılamak demekti, sportif yaşam, sevgi-saygıyla bezeli örnek camia demekti…

Beş yüz küsur yıllık bu koca çınarı ayakta tutan şey de kökleriydi. Şükür ki tarihe olan saygı, umutlarımı yeşertecek güce sahip. O daha kaybolmadı.

***

Benim için Galatasaray bir futbol takımından çok üzerinde güneş batmayan bir camiadır. Dünyanın her yerinde okuluna dayalı dernekleri vardır. Galatasaray bir kurumdur.

Kişilerin yücelttiği bir kurum. O kişiler ki karşılık beklemeden, paye istemeden, maddi manevi değerleriyle gönülden yapar bu işi… Galatasaraylının kendine örnek aldığı, izinden yürüdüğü okul müdürü Tevfik Fikret’in ‘vatan gayyur insanların omuzlarında yükselir’ mısraı sağlam kafayı taşıyan gayretli omuzları simgeler. Galatasaray’ı, omuzlarında altın yıldızlarla dolu apoletleri taşıyanlar getirmiştir bugünlere…

Galatasaraylının onlara sevgi ve saygısı derindir, izinden yürür.

Adnan Polat Başkan’a reva görülenler Galatasaray’a yakışmadı.

Galatasaray hiçbir başkanını böyle uğurlamadı!

Başarısız bir sezon geçirmiş olmasına rağmen.

Örnekleri yakın zamanda çok yaşanmış olmasına rağmen…

***

14 Mayıs’ta Galatasaray yeni bir döneme adım atacak.

Başkan adayları geçen gün toplanan Divan Kurulu’nda kendilerini, ekiplerini ve projelerini tanıttı.

Ünal Aysal; birlik, süreklilik, başarı üzerinde durdu.

Helvacı; deneyimini hayata geçirmeyi, ekibinin gücünü, bir aile oluşu vurguladı.

Kıran; değişimi bayrak yaptı. Bölünmüşlüğü onaracağını hissettirdi.

İşte sizlere başkan adaylarının söylemleri;

Ünal Aysal

“Tarihi bir kongre olacak. Çünkü tarihte bugüne kadar yaşanmamış olayların ardından, birlik ve bütünlükle bu sürecin içinden çıkmak ilk arzumuzdur. Gün, Galatasaraylının karamsar psikolojiden sıyrılıp  ‘Yüreğindeki aslanı’ uyandırma günüdür.

Galatasaraylı takımını Şampiyonlar Ligi’nde büyük kulüplerle mücadele ederken görmek istiyor. Bunu başaracak güce sahibiz.”

İlk üç yıllık dönemde başarı üç ayrı aşamada gerçekleşecek;

(Dikkat edin Aysal ilk üç yıllık dönem diyor demek ikinci üç yıla da talip. Kendine güveniyor)

100 günlük süreçte; mali, idari ve hukuksal konularda durum tespiti. (Personel planlaması, banka borçlarının yapılandırılması, takımlar için gerekli transferlerin zamanında yapılmasının sağlanması)?1 yıllık süreçte; borçların azaltılması, masrafların kısılıp sportif girdilerin artırılması, spor dışı gelir sağlayacak projelerin geliştirilmesiyle sportif başarı hedeflerine ulaşmak…

3 yıllık süreçte; kulüp ile şirket bütçelerinin açık vermeyecek duruma getirilmesi, borç ile faiz yükünün yüzde 40 azaltılması, stat gelirlerinin tatmin edici seviye çekilmesi, spor dışı gelirlerin devreye sokulması…

Stadın açılır kapanır çatısının yapılması, Mecidiyeköy ve Riva’daki arazilerin çalışmalarına hız verileceği, Florya Metin Oktay Tesisleri’nde GSGM’ye ait olan arazi ile irtifak hakkına sahip olunan arazinin kulübe kazandırılması... ?GStv’nin şifresiz yayına geçirileceği…

Galatasaray ticari bir kurum değildir ama başarı ekonomi ile beslenir ve başarının kökünde ekonomik durum yatar. Parasız başarı olmaz. Rakiplerin gerisinde kalmamak için mutlaka spor dışı gelir getirecek yöntemler bulunmalı.

Aysal’ın şu sözleri çok dikkat çekiciydi. Özlenen bir başkan profili çizdi:?Yeni stat için Ali Sami Yen Spor Kompleksi tanımlamasını getiren Ünal Aysal, “Bu stadın 49 yıllık üst hakkının alınmasını başaran Adnan Polat ve yönetimine teşekkür ederim.”

Ünal Aysal’ın bir başka artısı da; kürsüden indikten sonra on bir kişilik Yönetim Kurulu masasında tek başına kulübü temsilen oturan Taner Aşkın’ın elini sıkmasıydı.

Bu, kimilerine göre; barışma,

Kimilerine göre; özür dileme,

Kimilerine göre de centilmenlikti…

Mehmet Helvacı

Sloganı ‘Biz bir aileyiz’ olan Helvacı 44 yaşında Özhan Canaydın’ın “Seni göreve davet ediyorum” demesiyle 2004’te yönetime girdiğini ve geçen sürede kulübün bütün sorunlarını bilerek başkanlığa aday olduğunu söyledi. Bütün projelerde imzası olduğunu vurguladı.

Ana hedefinin sportif başarı olduğunu söyleyen Helvacı; kurumsallaşmayı kabul etmedi. Galatasaray 530 yıllık bir kurumdur diyerek, itibarı yükseltmeyi tercih etti. “Masaya yapışmış tozları üfleyeceğiz” diyerek de birilerine kinayeli bir gönderme yaptı.

Sık sık “biz bir aileyiz” diyen Helvacı taraftarla da kucaklaşacağını, hesap verebilir bir yönetim olacağını, şeffaflığı önemsediğini, bilgi alışverişini en az 48 saatte en çok 15 gün içinde sağlayacaklarını, futbolda Jupp Derwall’i hayata geçireceklerini, dört yıldız futbolcu alacaklarını, vefayı elden bırakmayacaklarını, sosyal-sportif bir mekan zenginliği yaşatarak sporcularla üyeleri aynı çatılar altında toplayacaklarını söyledi.

Mehmet Helvacı neleri yapmayacaklarını da söyledi;

İcazetle, işaretle hareket etmeyeceklerini, ekonomik güç odaklarına yakın durmayacaklarını, hür iradeye saygı duyup boyun bükmeyeceklerini, hak yemeyeceklerini, yalan söylemeyeceklerini bir solukta sıralarken yaşanan kaosun sorumlularına da ufaktan bir gönderme yaptı.

Mehmet Helvacı’nın çok iddialı olduğu ve etrafa meydan okurcasına kendine güvendiği gözlendi.

Turgay Kıran

Değişimi savunan Kıran, belirsizliğe son vermek isterken “Kültürümüz bize sorunları çözmek için mücadeleyi işaret eder. 14 Mayıs milattır, bir başlangıç noktasıdır. En önemli gücümüz Galatasaray aşkımızdır. Gelin güçlü bir başlangıç yapalım” diyerek bölünmüşlüğü gidereceğini vurguladı.

“Değerlerimizi başkanlık yarışı uğruna feda edemeyiz. Amacımız ileri gitmektir. Gençlerle kol kola hedeflerimiz doğrultusunda ilerleyeceğiz. 46 yaş ortalamasıyla yönetime aday en genç ekibiz” diyerek de gençliğe prim verdi.

Başlıca hedeflerini;

Yönetsel, sportif, ekonomik ve hukuksal sorunlar olarak belirleyen Turgay Kıran; Şampiyon Galatasaray yaratmak için uzman kadroları, maddi değerlerde akılcı varlık yönetimini, marka değerini küresel ölçeğe taşımayı, kurumsallığı hayata geçireceğini söyleyerek taşınmazlardan 1 metrekare satılmayacağının da altını çizdi.

Terbiyede çizmeyi aşmayız diyerek de kaos ortamını kınadı.

***

Galatasaray birbirinden değerli üç başkan adayı ile seçime gidiyor.

Keşke Polat da olsaydı diyenler de var.

Geçmişten dem vurarak yazıya girdim, şimdi de biraz gülmeceyle günceli yakalayalım.

Seçmen profili şu;

Polatçılar; Fatmagül’ün Suçu Ne’ciler…

Helvacılar; Karadağlar’cılar…

Kırancılar; Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ciler…

Aysalcılar; Muhteşem Yüzyıl’cılar…

Haydi hayırlısı…