Bugünün küçük, yarının büyük kemancıları Shaham ve Aşkın’ın ellerine teslim oldu

26-28 Nisan tarihleri arasında İsrailli ünlü keman sanatçısı Hagai Shaham ile ülkemizin değerli keman sanatçısı ve eğitim elçisi Cihat Aşkın, Akbank Sanat sponsorluğunda genç kemancılara yönelik bir masterclass düzenlediler

 

Rina ALTARAS
4 Mayıs 2011 Çarşamba

Aksanat’ta gerçekleşen ve röportaj öncesi bir bölümüne izleyici olarak katılma şansını yakaladığım masterclass’ta, Cihat Aşkın’ın küçük arkadaşlarına yalnızca keman çalmasını öğretmediğini gördüm. Aşkın ezberci, sorgulamayan eğitim sisteminin boşluklarını ve internet gençliği olmanın dezavantajlarını kısıtlı zamana rağmen mümkün olduğunca kapatmaya çalıştı. Kendisiyle CAKA projesinin doğuşu, bugünü ve geleceği hakkında sohbet ettik. Beklenmedik bir şekilde dönüş saatini değiştirmek zorunda kalan Hagai Shaham ne yazık ki bu sohbete katılamadı.

CAKA-Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları projesi nasıl doğdu? Cihat Aşkın’ın kafasında bu ampul nerede ve nasıl yandı?

Bu ampul Londra’da yandı. Londra’da öğrencilik yıllarımda Türkiye’de eğitim açısından ne yapılabilir diye çok düşündüm. Çünkü klasik müzik sanatçılarının seyircisini/dinleyicisini kendisi yaratması gerekiyor. Tabii ki, en önemli hedef kitlemiz yeni nesil. Dolayısıyla müzik eğitiminin çocukların hayatına küçük yaşta entegre olabilmesi son derece önemli. Londra’dayken Yehudi Menuhin’in “Live Music Now” hareketinin kuruluşunda yer alan sanatçılar arasındaydım. Bu hareket kapsamında daha önce de belirttiğim üzere ilkokullarda, huzurevlerinde, “day center” tabir edilen sosyal iletişimin yüksek olduğu yerlerde açıklamalı konserler verdim. Bu insanlara bir şeyler söyleyebilmek ve paylaşımda bulunmak beni çok derinden etkiledi. Türkiye’de de bu bağlamda çok ciddi bir eksikliğin olduğunu hissettim ve neler yapabilirim diye düşünmeye başladım. Önce okullarda, sosyal eğitim merkezlerinde vs. sürekli konserler verdim ve veriyorum. Ardından da “Küçük Arkadaşlar” projesini geliştirdim.

Anadolu’da yetenekli, gelişmeye açık çocuklar var

Projeye kaç yılında başladınız?

Bu projeye 2001 yılında başladık ve bu yıl 10. yılını kutluyoruz. Bu on yıl içerisinde çok yol kattetmekle birlikte, projenin toplumun tüm katmanlarına yayılması ve bir iletişim projesi olması da çok önemliydi. Çünkü on yıl önce kemana çok fazla ilgi gösterilmiyordu. Ancak şimdi öyle değil. Keman daha geniş çevreler tarafından biliniyor, tanınıyor. Keman çalan kişi sayısında da çok büyük artış oldu. CAKA projesinin de bunda büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü biz bu projeye halk türküleriyle, Anadolu insanının kendi kültürlerinden aşina oldukları müzik eserleriyle başladık. Van’da ilk defa dinlediğim bir çocuk - Arda Karakaya şu anda Ankara Konservatuvarı’nda okuyor- çok yetenekliydi. Kendisiyle tanıştığımda 11 yaşındaydı. Ona Ankara Konservatuarı’na gitmesini öğütlemiştim. O da beni dinleyip gitmiş. 5-6 sene ben görmedim bu çocuğu. İki sene önce tekrar karşılaştık. Kendisini dinlediğimde çok büyümüş ve ilerlemiş olduğunu gördüm, şimdi de konservatuarı bitiriyor. Bu çocuk benim için bir göstergedir. Demek ki, Anadolu’da çok yetenekli çocuklar var ve bu çocuklar gelişmeye açık. Bu yüzden CAKA projesini İstanbul, İzmir, Ankara’nın dışında diğer Anadolu şehirlerine taşımak benim için çok önemliydi, geçtiğimiz on yıl boyunca da bunu gerçekleştirmeye çalıştım.

CAKA’ya katılım şartları nedir?

Hiçbir giriş şartımız yok. Herkes, her zaman, kaç yaşında olursa olsun keman çalmaya başlayabilir. Mümkün olduğunca geniş bir yelpazede eğitim vermeye çalışıyoruz. Bizde “kur sistemi” var. Kur sisteminde yaşa, boya, algılama şekline göre ayırabiliyorum. Bazen toplu, bazen bireysel dersler yapılabiliyor. Ancak tüm illerdeki CAKA’larda bir eş zamanlılık var. Her hafta derslerde konular eş zamanlı olarak işleniyor. Ben bu çalışmaları İstanbul’dan koordine ediyorum. Zaman zaman da merkezleri ziyaret ederek denetliyorum. Hedefim çok geniş tabana yayılmış, sanattan anlayan insanlar yetiştirmek. Bazı arkadaşlarımız var, onlar hiçbir zaman kemancı olamayacak. Doktor, bankacı, öğretmen vs. olacaklar. Ama onların da hayatlarının bir döneminde bir sanat estetiği, felsefesi bilgisini almış olmaları çok önemli. Çünkü onlar müzik çalışırken disiplinli olmayı, öğrenmenin yanı sıra hayata farklı açılardan da bakmayı öğreniyorlar ve hayatta çok daha güzel şeyler yapabiliyorlar.

CAKA hangi şehirlerimizde faaliyet gösteriyor?

Düzenli olarak çalışan İstanbul, Ankara, Mersin CAKA var. Bursa CAKA yolda, Ekim ayında faaliyete geçmesini hedefliyoruz. Bunun yanı sıra Tekirdağ, Antalya ve Kayseri CAKA’larını hayata geçirmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Burada benim için önemli olan belirli bir öğretim standardını yakalamak.

Kültür, evrensel bir medeniyet çizgisinde insanları bir araya getiren en önemli unsur

Siz yazları İsrail’de Keshet Eilon’da düzenlenen keman masterclass’larının sürekli hocalarından da birisiniz. Türkiye – İsrail arasındaki son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gerek Türkiye, gerekse İsrail açısından son derece tatsız ve gergin bir ortam. Ancak her iki toplumda yaşayan sıradan insanlar arasında kayda değer sorunlar olduğunu sanmıyorum. Bir takım hassas noktalar mutlaka vardır her iki tarafta da… Ancak bunlar kültür yoluyla aşılabilir. Kültür insanları birleştiren en önemli unsur. Bizim amacımız burada evrensel bir medeniyet çizgisinde insanların bir arada var olmasını sağlamak. Dolayısıyla hiçbir dil, din, ırk ayrımı yapmadan, gidebildiğim her yere gittim, bu mesajı müziğimle ulaştırmaya çalıştım. Gerçekleştirdiğim projeler arasında örneğin Türkiye-Ermenistan arasındaki sanat değişimi projesi kapsamında Erivan’da ilk konser veren sanatçı oldum. Carnegie Hall’da da Türk ve Ermeni bestecilerin eserlerinden oluşan bir konser verdim. Tabii ki, İsrail ile yaptığımız çalışmalarda da aynı şekilde davranıyorum. Bu çalışmalar devletlerimizin sorun yaşamadığı dönemde başladı. Şu anki sorunun da ben suni olduğunu düşünüyorum. İleride aklıselim galip gelecek ve kültürel bazda, uluslar arası medeniyet bazında bir takım çalışmalar yapılacak, bizim attığımız kardeşlik köprüleri akil insanlar tarafından en iyi şekilde değerlendirilerek yola devam edilecektir diye umuyorum.

Hagai Shaham ile nasıl bir işbirliği yapıyorsunuz?

Hagai benim Londra’da öğrencilik yıllarımda tanıdığım, çok sevdiğim ve saydığım 15 yıllık arkadaşım. Hagai Shaham’ın İsrail’de geliştirdiği ve öğrettiği kendine has bir keman tekniği var. Benim de öyle. Biz zaman zaman bir araya gelerek bunları karşılaştırıp, paylaşımlarda bulunuyoruz. Hagai Shaham’ın bu masterclass’da beğendiği değerli öğrenciler oldu. Kendisinin de genç kemancılara yönelik İsrail’de bir projesi var. Zaman içerisinde bu iki proje arasında nasıl bir eşgüdüm olabileceğini konuşacağız.

Bundan sonraki on yıl için beklentilerinizi nasıl tanımlarsanız?

Bu geçtiğimiz on sene ben çok gönüllü çalıştım. Hiçbir kar amacı gütmedim. Hiçbir kuruluştan destek istemedim. Sadece bir kere, bir yıl boyunca bir kuruluş 28 öğrenci için masterclass ve konser çalışmalarını destekledi. Sistem finansal olarak kendi kendini döndürüyor. Kurslarımız ücretli olmakla birlikte yetenekli öğrencilerimize burs veriyoruz. Bu burs oranı şu anda %10. Dolayısıyla yetenekli çocuklar her zaman eğitim alabilecek. Onlara aynı zamanda daha iyi enstrümanlar, kemanlar da temin ediyoruz. Gelecekte Türkiye ve Avrupa’da örgütlenmeyi hedefliyoruz. Bu uluslar arası bir eğitim projesi haline gelecek. Hedefimiz kemanın doğuyu ve batıyı birleştiren bir dünya enstrümanı olması. Bunun yanı sıra Türkiye’den yeteneklerin de dünya çapında kariyer yapacakları bir keman ekolü yaratmış olacağız. 2–3 sene içerisinde kendi yazdığım keman metodunu CAKA merkezlerinde uygulamaya başlayacağız. Daha uzun vadede ise resmi, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK’ün onayladığı bir müzik okulu kurarak dünyanın her yöresinden çocukların buraya gelmesi için gayret sarf edeceğim. Şu anda YÖK mevzuatı izin vermediği için yurtdışından öğrencilerle master yapamıyorum. Örneğin Latviya’dan, Makedonya’dan benimle master yapmak isteyen öğrenciler vardı, ancak geri çevirmek zorunda kaldım. CAKA bir sosyal eğitim projesi ve bu yıl Andante Dergisi yılın sosyal müzik projesi alanında projemizi aday göstermiş. Ödülü alır mıyız bilmem ama bu da beni çok mutlu etti, çok gurur duyduk. Çünkü bu gerçekten tamamen gönüllü, desteklerle ayakta durmamış, kendi kendine gelişip, büyümüş bir proje.

Ben buradan Şalom gazetesine de bize ve tüm kültürel çalışmalara desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum.