HARİKALAR DİYARI: “Amacımız Türkiye’nin Pink Martini’si olmak”

2006 yılında Nafi Bensusan, Metin Levi ve İrem Derlen tarafından kurulan Harikalar Diyarı Grubu ile nasıl biraraya geldikleri, hayalleri, müzik geçmişleri ve “Bak Kalbine’’ isimli ilk albümleri hakkında keyifli bir söyleşi yaptık

Cella BENCUYA BONOFİYEL
21 Nisan 2011 Perşembe

Bir araya gelmeniz nasıl oldu?

İrem: 2006 yılında bir araya geldik. Nafi ve Metin zaten uzun senelerdir birlikte çalışıyorlardı. Benim Myspace.com sitesinde bazı ses kayıtlarım vardı. Onları dinlemişler, beğenmişler. Ben farklı gruplarda özel gecelerde çalışıyordum. Birkaç parçalarını dinlettiler, çok hoşuma gitti. Sesimi de dinlediler, beğendiler. Beraber prova kayıtları yaptık ve beraber çalışmaya karar verdik. Böylece grup olarak özel gecelerde söylemeye başladık. O dönemlerde İlker Akman da bizimle birlikteydi. Kendisi klavyecimizdi. Albüm sürecinde grupta yer almadı ama müzikal anlamda albüme onun da çok desteği oldu.

Metin: Biz Nafi ve İlker’le her hafta buluşuyorduk. Birlikte çalışır, şarkı yapardık. Bir kayıt stüdyomuz vardı. Her hafta sonu orada buluşur olduk.

Nafi: Askerdeyken de beste yapıyordum. Hatta askerde arkadaşım Selim’le de besteler yaptık. Aslında başlangıçta bestelerimizi vermeyi düşünüyorduk. Besteler birikti ve bir baktık albüm yapacak kadar bestemiz olmuş. O zaman kendi albümümüzü yapma kararı verdik.

Çok pozitif bir ismi var grubunuzun? Bu isim nereden geliyor?

Metin: Biz 2006 yılında bir araya geldiğimizde Wonderland adıyla özel organizasyonlarda, gece kulüplerinde sahne almaya başlamıştık. 60,70 ve 80’li yılların hitlerini çalıp söylüyorduk. Bir sene önce albüm sürecine girdiğimizde kendimize bir isim aradık. Şarkı yazarken bu kadar zorlanmıyorduk. Türkçe bir isim olmasını istiyorduk. Sonra, “Zaten güzel bir ismimiz var, hâlâ onu kullanmaya devam edelim,” dedik. Harikalar Diyarı güzel bir isim oldu. Albüm renklerimizle bütünleşti.

Nafi: O dönemler, Wonderland olarak yılbaşı partilerinde, şirket organizasyonlarında sahne aldık. Bir yaz düzenli olarak bir gece kulübünde çaldık. Şimdi pek bunlara zamanımız kalmıyor. Artık albüme daha çok odaklandık. Ama bir süre sonra her ikisini birden yapmayı umuyoruz.

Metin: Albüm işine girdiğimizde para kazanmak tek hedefimiz değildi. Biz müziğimizi kaliteli yapmayı hedefledik. Para kazanma kaygımız olmadığı için müzik çizgimizi değiştirmeden devam edebildik. Çok hoşuma giden bir yorum var; Oben Budak bizim için “Türkiye’nin Pink Martini’si olabilirler” demiş. Biz bunu başarmak istiyoruz.

Nafi: Yaptığımız tür pek yok gibi Türkiye’de. “Kime benziyor müziğimiz?” diye soruyorlar bazen. Bulamıyoruz. Türk popunda farklı bir yer edinmeye çalışıyoruz. İrem de çok güzel yorumluyor. Sevdiğimiz müziği bildiğimiz en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Zaman içinde yaptığımız işten para kazanmayı da umuyoruz.

Anlıyorum ki, şu anda hepiniz bu grubun dışında farklı işler de yapıyorsunuz...

Metin: Evet, şu an iki işi bir arada götürebiliyoruz. Müzik şirketinde çalışıyorum. Bu sektörde de devam etmeyi istiyorum. Ne zaman ki, iki işi bir arada götüremeyecek kadar yoğun oluyoruz o zaman anlayacağız ki, zamanı gelmiş.

İrem: Farklı ekiplerde solistlik yapıyorum. Ayrıca şan eğitimi veriyorum. 18 yaş üstü yetişkinlere şan dersi veriyorum. O da çok ayrı bir doyum veriyor. Birisine öğretirken de çok şey öğreniyorum.

Nafi: Müzik aletleri satıyorum. Ayrıca aile şirketimizde çalışmaya devam ediyorum.

Müzik piyasasında nasıl zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Metin: Şarkılarımız çok güzel ama bir türe girmiyor, o yüzden pop listelerine alınmayabiliyor. Radyolarda daha sık çalınmasını istiyoruz. Yeni bir ismin tanınması gerçekten çok zor oluyor.

Nafi: Amerika’da DJ’ler yeni çıkan albümleri inceleyip beğendiği şarkıları tanıtır. Burada pek böyle şeyler yok. Daha çok popüler olan şarkılar çalınıyor.

Peki, kendinizi nasıl tanıtıyorsunuz?

İrem: Bir basın danışmanıyla çalışıyoruz. Pek çok radyo programına çıktık. Web sitemizi bir arkadaşımız tasarladı. Onu güncel tutmaya çalışıyoruz.

Nafi: İnternette çok tanıtım yapıyoruz. Facebook fan sayfamız var. Orada tüm etkinliklerimizi yayınlıyoruz. Sevenlerimizle mesajlaşıyoruz Hatta fan’larımızdan biri bizim ‘Rüya’ parçamıza kendisi bir fotoğraf klipi yapmış ve onu paylaşmış duvarımızda. Bu şarkıyı biz ikinci klip için düşünmüyorduk ama dinleyenlerden beğeni görmüş. O bizi çok sevindirdi.

www.tipeez.com diye bir çocuklara yönelik sosyal paylaşım sitesi var. Orada klipimiz yayınlandı. Çocuklardan gelen mesajlar da çok olumlu.

Metin: My space, twitter, facebook’ta tüm konserlerimizi, canlı yayınlarımızı, röportajlarımızı yayınlıyoruz. Anında yorumlar yazıyoruz.

www.harikalar-diyari.com, www.mayspace.com/harikalardiyari sayfalarından ve www.facebook.com/harikalardiyarifan  adreslerinden bize ulaşabiliyorlar.

Metin: TOG ile bir işbirliğimiz var. Onların logosu kalp ve biz de “Bak Kalbine” şarkımızla onlara destek olmak istedik. Albüm basımı için sponsorumuz INFOMAG, onlara da çok teşekkür ediyoruz.

Kimlerin müziğinden etkileniyorsunuz en çok?

Nafi: Biz çok farklı müzikleri dinliyoruz.  Louise Armstrong’ un güzel bir sözü var: “İki tip müzik vardır, iyi müzik ya da kötü müzik.” Doğru müzik kurallarıyla yapılmış olan her tür müziği dinliyorum ben. Caz da dinliyorum, rock da, pop da. Eskiden heavy metalciydim. Her müzik türünden besleniyoruz.

Metin: Zaten müziğimize de yansıyor bu çeşitlilik. Geçenlerde Rock FM’de konuktuk. Orada çalınabilecek rock altyapılı bir şarkımız var. Caz FM’de çalınacak caz altyapılı parçamız da var. O açıdan çok zengin albümümüz.

İrem: Latin var, bossa nova var. Herkese hitap edebiliyoruz.

Şarkılarınızı yaratma süreci nasıl işliyor?
Metin:
Çok farklı şekillerde olabiliyor. Bazen şarkı, beste sözüyle birlikte bitmiş geliyor. Bazen sadece bir melodi oluyor ona bir söz lazım oluyor oturup düşünüyoruz beraber.
Nafi: Belli bir formülü yok; ekibimizde herkes yaratıcı olduğu için herkes üretmeye devam ediyor. Bazen İlker birçok melodi hazırlayıp getiriyor. Bazen de çok spontane oluyor. Klip parçamız ‘Eski Oyuncak’; asker arkadaşım Selim’le oturduk, ben çaldım, o sözleri ekledi, derken baktık şarkı bitmiş. Yine Metin’le ‘Bak Kalbime’yi aynı şekilde yaptık. O gitarla çalmaya, ben de söylemeye başladım. Parça tamamlandı.
Metin: Bazen de bitmiyor. Üzerine biraz zaman geçmesi gerekiyor. Daha sonra tamamlanıyor.

İlk klipinizden bahseder misiniz? Şarkı seçimini nasıl yaptınız?

Nafi: İlk klipimizi albümümüzün çıkış parçası olan ‘Eski Oyuncak’ adlı şarkımıza çektik. Yitirilen ve belki de bir daha yakalanamayacak olan çocuksu masumiyeti eski bir oyuncak üzerinden anlatmaya çalıştık.

Metin: Işık oyunları çok başarılıydı. Çok keyifli bir süreçti. Çok yorulduk, çok üşüdük ama klip süreci çok içimize sindi.

İrem: Çalıştığımız ekip çok iyiydi. Caner Ceyhan’la görüştük. O bize çok içimize sinen bir senaryo hazırladı. Bir günde 15 kişilik bir ekiple Sapanca’da çektik. Çok soğuk bir gündü, epey üşüdük.

Garo Mafyan’dan ‘sadeleşmeyi’ öğrendik…

Albümünüzde usta müzisyen Garo Mafyan’ın da adı var. Onunla çalışmanız nasıl oldu?

Metin: Kendisiyle Büyükada’da bir yemekte tanıştık, birkaç şarkımızı dinletme şansımız oldu, yardımcı olacağını söyledi. Büyük desteğini gördük. 

Nafi: Müziğimizde ciddi bir etkisi oldu. Şarkılarımızı çok güzelleştirdi. Biz çok fazla enstrüman kullanmıştık. Ama o şarkılarımızı dinleyip sadeleştirdi. Onunla çalışmak bizim için çok eğitici bir süreç de oldu. Çok fazla enstrüman kullanmak yerine yeteri kadar ve uygun yerlerde kullanmak gerektiğini öğretti. 

Bundan sonrası için planlarınız nedir?

Metin: Bolca konser vermek, seneye de inşallah yeni albüme hazırlanmak istiyoruz.

Nafi: Yaza hazırlanıyoruz. Sahil şeridinde bolca konser vermek istiyoruz. Aslında Harikalar Diyarı ismini kalıcılaştırmak istiyoruz. Yeni bir grubuz, tanınmaya çalışıyoruz. Türk popunda kendi tarzı olan bir grup olarak yer edinmek istiyoruz.