Torunuma mektuplar -20 /Hag Pesah Sameah

Sara YANAROCAK Kavram
21 Nisan 2011 Perşembe

Bu gecenin diğer tüm gecelerden farkı nedir? “Maniştana halayla hazemikol haleylot?” Bu akşam böyle değişik şeyler yapmamızın nedeni yüzyıllarca sene önce atalarımızın başına gelen bazı olayları hatırlatmak içindir.

Atalarımız bir zamanlar Mısır’da Firavun’un köleleriydiler. Tanrı gücünü göstererek onları Mısır’dan çıkardı. O zamanlar Yahudileri kölelikten kurtarmasaydı bugün hepimiz hâlâ orada köle olarak kalacaktık.

Gördüğünüz gibi bizler de geçmişte olanları kendimize hatırlatmak istiyoruz. Bizlerden çok daha yaşlı ve daha bilge olup da Tora’yı çok iyi öğrenmiş olanlarda bile de Mısır’dan çıkışın öyküsünü tüm ayrıntıları ile anlatırlar. Bunu ne kadar iyi ve ne kadar çok hatırlarsak o kadar değerli oluruz.

Canım Guy’cığım

Pesah Bayramın kutlu olsun. Bizi İstanbul’da ziyaret ettin. Evimize mutluluk ve neşe getirdin. Sanki yarı loş duran evimize ışıklar saçan bir mutluluk topu halinde girdin. Her tarafı aydınlattın. Tanrı senin tüm yaşantını aydınlık kılsın dilerim!

Bu hafta ulusumuz için çok önemli olan bir bayramı kutluyoruz. Pesah Bayramını. Sen 17 aylık yaşında okulunda her gün Pesah hakkında bilgiler aldın ama bir de Sefarad Yahudisi olan babaannenden dinle biraz.

Pesah Bayramı, bizler küçükken daha Purim Bayramı döneminden itibaren hayatımızın başköşesine otururdu. Purim Bayramı akşamı “Purim Purim lanu Pesah en la mano” (Purim geldi Pesah kapımızda) anlamına da gelebilecek şarkılar söylenirdi. Ben minik ellerim Purim şekerleri ve bahşişleri ile doluyken açıkça buna pek bir anlam veremezdim. Bu arada evde yoğun bir temizlik hareketi başlardı. Perdeler indirilir yıkanır, koltuk ve divan örtüleri, yastıklar sökülür yıkanır, yerlerine takılırdı. Gümüşler parlatılır, büfeler tümden boşaltılır, içleri sabunlanır ve paklanırdı. İçinde ne var ne yoksa tek tek köpüklü sıcak sularla yıkanırdı. Tabak çanak ve bardaklar yeni kağıtlanmış tertemiz büfelere ve dolaplara kaldırılırdı.

Artık Pesah eni konu yaklaşınca, annemle babam Kadıköy çarşısına iner, oradaki bütün ıspanak ve pırasaları satın alırlardı ya da bana öyle gelirdi!  Sonra Yeldeğirmeni semtindeki Yahudi bakkaldan matsa ve un paketleri satın alınırdı En az 14 paket matsa alınırdı. Çünkü seder sofraları ve sonraki günler annemle babamın ağabey ve ablaları sekiz gün boyunca bizde kalırlardı. Sen bendeki sevinci bir düşün, herkes bizim evde. Yer gök yatak; hangi odaya girsen birileri kanepelerde veya yer yataklarında uyuyor. Benim görevim ise bu yataklarda yatanların üzerine balıklama atlayıp onları öpücüklere boğmak ve şımartılmaktı. Ailenin en küçüğü olan ben, aynı senin gibi ışık topu görevimi yerine getirirdim.

Pesah’a iki üç gün kala evi kesif pırasa kokuları sarardı. Ama kilolarca pırasa! Annem onları önce haşlar sonra el ile çalışan garip bir madeni makineden geçirir, kıyma gibi incecik hale getirirdi. Onları börek ve köfte yapmak üzere hazırlardı. Sonra sıra ıspanaklara gelirdi. Annem ve teyzem saatlerce ıspanak ayıklarlar sonra onu törenle yıkarlardı. Okul yıllarım başladığı zaman ben bu işleme gülerek “Ispanak Meydan Savaşı” derdim. Sonra sıra diğer yemeklere ve tatlı hazırlıklarına gelirdi. Sonsuz miktarda yemek pişerdi. Kekler kabarsın diye saatlerce yumurtalar çatalla vurulurdu. Cevizler pirinç havanlarda toz haline getirilirdi. Kaşer şarap şişeleri yan yana büfenin üzerine dizilirlerdi. Pesah’tan önceki hafta biz çocuklar için kıyafet alışverişine çıkılırdı. Ablama ve bana iki seder gecesi için mutlaka iki yeni kıyafet alınırdı. Siyah atkılı rugan ayakkabılar olmazsa olmazlardandı. Ablam zor beğenir bir kız olarak bizi Bahariye’deki dükkanların tümüne götürür nihayet istediği kıyafetleri seçerdi. Sonra misafirler sökün ederlerdi. Rahmetli dayım, eşi ve üç kız kuzinim, halam, teyzem, eşi ve birlikte büyüdüğümüz kuzenim Aşer evde toplaşırlardı. Bizler evde anneannem, bizimle yaşayan teyzem, annem, babam, ablam ve ben uzun masalara yerleşirdik. Pesah sofrasında okunan Agada biz çocuklara biz çocuklara destan kadar uzun gelirdi. Afikoman için hazırlanan matsalar temiz bir peçeteye sarılır, bir çengelli iğne ile tutturulur, bu torbayı sofradaki tüm çocuklar tek tek taşırlardı. Bu sefer “sıra bana geliyor” heyecanı başlardı. “Dayenu” bölümünde çok eğlenirdik. Hep bir ağızdan koro halinde “DAYENUUUUU” diye bağırır gülmekten yerlere yatardık. Kuzenim Aşer’in her Pesah Bayramı’nda heyecan ve mutluluktan karın ağrısı tutar hem güler hem ağlardı. Bu kadar kız kuzin içinde tek erkek olarak karın ağrısı ile özel şefkat görürdü!

Yemek başladığı zaman yumurtalarımızı çarpıştırır kırardık. Ben bile yumurtadan nefret ettiğim halde o gece yumurtamın kabuklarını ayıklayıp yutarcasına zevkle yerdim. Sıra yemeklere gelirdi. Annem kriz halinde mutfak ile sofra arasında maraton yapardı. Senin ninen İda çok becerikli ve şefkatli bir kadındır. Tüm sülaleye yetecek kadar geniş ve sevgi dolu bir yüreğe sahipti. Büyük deden Hayim ise canlar canı, şekerpare bir erkek ve aile babasıydı. Tadına doyulmazdı.

Guy’cığım işte hayat böyle bir şey. Hayat ulu bir çınar misali göklere doğru yükseliyor. En üstteki dallar kuruyup giderken, yapraklarını bir bir dökerken aşağılarda ağacın taze dalları yeni sürgünler veriyor. Pembe pembe tomurcuklar çiçeklerini açıyor. Tıpkı senin gibi güzel tomurcuğum benim.

Önümüzdeki aylar seni artık ağabey yapmaya hazırlıyor. Kız kardeşin yola çıktı bile. İki yaşına varamadan ağabey olacaksın. Anlayacağın hayatına bir ortak geliyor. Kardeşlik öyle bir ortaklıktır ki, sevincinde de öfkende de onsuz olmayı bir an bile istemeyecek kadar ona bağlı olacaksın.

Canım oğlum benim, bu Pesah bir babaanne olarak duygu yüklüyüm. Artık ağacın tepelerine ben yükselmeye başladım. Yeni açan tazecik yeşil dalları ve pembe tomurcukları mutlulukla izliyorum.

Uzun Pesah sofralarını artık ben hazırlıyorum. Ama şartlarım daha kolay tabii. Çünkü mikserler, çamaşır ve bulaşık makinesi var… Yeni mutfak menüleri var, her şey daha çabuk bitebiliyor. Ama heyecan sevgi ve GELENEK aynen devam ediyor.

Hayattaki en önemli dileğim senin de bir aile babası olarak, ileride ailenle birlikte bu geleneği özgür, mutlu ve barış içinde geleceğe taşıman olacaktır.

Seni çok seviyorum güneş oğlum. Daha nice yıllar aynı gelenek sofralarını paylaşmamızı diliyorum. Sevgiyle kal…

Seni seven babaannen Sara

18 Nisan 2011