Holokost’un mimarı Eichmann davasının 50. yıldönümü

Nazi Almanyası’nın Yahudiler konusundaki politikasının belirlenmesinde ve uygulanmasında önemli rolü olan SS Subayı Adolf Eichmann’ın İsrail’de görülen davasının üzerinden 50 yıl geçti. Dünya Yahudileri için önemli bir dönüm noktası olan bu dava hakkında yeni belgeler gün ışığına çıktı

Dünya
21 Nisan 2011 Perşembe

İsrail Hükümeti, Holokost’un mimarı olarak anılan ve Yahudilerin toplu olarak ölüm kamplarına yollanmalarında lojistik sorumlu olan Nazi Subayı Adolf Eichmann davasının 50. yıldönümünü anmak için 4 milyon Şekel (yaklaşık 1,16 milyon dolar) tahsis etme kararı aldı.

II. Dünya Savaşı sonrasında Arjantin’e kaçan Eichmann, Mossad tarafından 1960 yılında yakalandı. 11 Nisan 1961’de görülmeye başlanan davada Eichmann 15 suçtan hüküm giydi ve idama mahkum edildi. Cezası 1962 yılında infaz edildi.

Yahudi halkını yok etmeyi amaçlayan bir Nazi’nin yakalanıp, yeni kurulan Yahudi Devleti’ne getirilip yargılanması hem politik hem de simgesel olarak büyük bir olay oldu. “Nihai çözüm”ün bu ilk sivil mahkemesinde tüm dava Nürnberg askeri mahkemesi gibi kayıt altına alındı ve ilk kez Holokost kurtulanları yaşadıklarını çekinmeden anlattılar.

Pazar günü kabinede bir konuşma yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, davanın İsrail Devleti ve tüm Yahudiler için önemli bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekti. Başbakan, Yahudilerin artık zulüm görmeye “yeter, daha fazla olmayacak” dediğini ve bu dava ile adaletin yerini bulmaya başladığını belirtti. Eichmann’ın yakalanmasında önemli rol oynayan Mossad görevlisi Rafi Eytan, Eichmann’ı yargılayan Başsavcı Gideon Hausner’in çocukları ile Eichmann’ı sorgulayan Mickey Goldman kabinede davanın önemi ile ilgili konuşma yaptılar.

Önemli mahkemenin yıldönümü sebebiyle, davanın görüldüğü Kudüs Beit Ha’am’da, Nazilerin Ocak 1942’de “Nihai Çözüm” kararını aldıkları Berlin dışındaki Wannsee Villa’da ve New York’ta anma törenleri gerçekleştirildi.

İsrail Devlet Arşivleri ve Yad Vaşem Holokost Müzesi, Google’ın da desteğiyle Youtube sitesine dava ile ilgili, ilk defa gün yüzüne çıkan videolar yüklediler.  Yad Vaşem’de açılan “Benimle birlikte 6 milyon savcı var” adlı sergide Eichmann’ın kişisel eşyalarının yanı sıra tutuklandıktan sonra alınan parmak izi, Ricardo Klement adına çıkarılmış sahte Arjantin kimlik belgesi ve İsrail hapishanesinde tuttuğu günlük ilk defa sergileniyor. Eichmann’ın Nazi üniforması olmadan, yakalandığı an, İsrail’e geldiği an ve hapishane odasında pijama ile kitap okurkenki fotoğrafları da ilk defa sergileniyor.

ALMANYA’NIN RÜŞVET TAKTİĞİ

Der Spiegel’in, Almanya Federal İstihbarat Servisi’nin yeni açıkladığı bir bilgiye dayanarak hazırladığı habere göre, Holokost dönemi sonrası, 1961-1962 yılları arasında görev alan Almanya Federal Cumhuriyeti'nin ilk Şansölyesi Konrad Adenauer’in dava sırasında yargıca rüşvet vermeyi düşündüğü ve bu sayede davayı durdurmaya ve diğer Nazi suçlularının da mahkemeye çıkmasını engellemeye çalıştığı ortaya çıktı.  Yahudi Bölümü Başkanı olan Eichmann’ın, Yahudilerin toplu olarak ölüm kamplarına gitmeden önce değerli tüm varlıklarına el konulmasına ve kimin ne zaman Auschwitz’e giden trenlere bineceğine karar veren kişi olduğu da derginin haberinde dikkat çeken noktalar. 

DAVA İLE İLGİLİ YENİ BİLGİLER AÇIKLANDI

Dava ile ilgili yeni açıklanan belgelerde, yakalanma süreci ve dava ile ilgili ilginç ayrıntılar ortaya çıktı. Dönemin Mossad Direktörü İsser Harel’in adıyla anılan Harel Raporları, geçtiğimiz günlerde İsrail Hükümeti'nin resmi web sitesinde yayınlandı. 50 yıl öncesine dayanan yüz adet belge, davayı ve yaşanan gerçekleri gün ışığına çıkardı.

29 Mayıs 1960 tarihinde, Adolf Eichmann’ın yakalandığı haberini Knesset’te ilan etmesinden birkaç gün sonra, İsrail Başbakanı David Ben Gurion, kabinesini Adolf Eichmann yargılanması ile ilgili hazırlıkları görüşmek üzere toplar. 1952-1963 arası Mossad Direktörlüğü görevini yürüten ve bu dönemde Hitler'in en yakınındaki isimlerden biri olan Adolf Eichmann'ın yakalanmasını sağlayan İsser Harel, bu toplantı sırasında Eichmann’ın yakalanması ile ilgili ayrıntıları anlatır. Eichmann’ın Arjantin’de yakalandığı bilgisini başta gizleyen Harel, sınırı geçmeden yerel polisin planlarını öğrenmesi durumunda bir görevlinin kendisini Eichmann’a kelepçelemesini ve anahtarı da imha etmesini, unvan belirtmeden kendisini İsser Harel adlı bir İsrailli olarak tanıtmasını emrettiğini söyler. Harel, operasyonun en zor kısmının, onca Yahudinin ölümünden sorumlu olan Nazi komutanının sağlığıyla ilgilenip, yemek hazırlayıp, saçını kesip, bir hemşire gibi bakmaları olduğunu açıkladı.

Avukatı Robert Servatius'un yaptığı açıklamaya göre Eichmann, kendisini kaçıranların son derece kibar olduklarını, kendisine hiçbir fiziksel zarar vermediklerini, operasyonu bir spor müsabakası gibi profesyonelce gerçekleştirdiklerini, kendisine fikirlerini beyan etmesi konusunda hiçbir engellemede bulunmadıklarını belirtti. Eichmann, bu operasyonun öyle sıra dışı bir operasyon olmadığını, herhangi bir istihbarat servisinin de bu işi rahatlıkla yapabileceğini belirtti.

Rapora göre o zamanki bazı bakanlar davayı Yahudi soykırımının yeni nesillere aktarılması açısından büyük bir fırsat olarak gördü. Buna karşılık kabine üyelerinin büyük bir çoğunluğu davanın politik ve tarihi bilgi boyutu ile ilgilendi. Ben Gurion, dünyanın birçok yerinden gazeteciler geleceğinden, davanın 3 bin kişilik Kudüs Kongre Merkezi’nde yapılmasını talep etti.

BATI ALMANYA ETKİSİ

Michal Zaft ve Hagai Tzoref tarafından düzenlenen bu raporlar ilginç bilgiler de içeriyor. Raporda Ben Gurion’un dava ile en ince ayrıntısına kadar ilgilendiği, açılış konuşması yapan Başsavcı Gideon Hausner’i Eichmann’ı “Alman” olarak değil “Alman Nazi” olarak ifade etmesi gerektiği konusunda düzelttiği belirtiliyor.

Raporda ayrıca Batı Almanya’nın da davaya son derece hassas yaklaştığı çünkü Eichmann ile Alman Devlet Bakanı Hans Globke arasındaki ilişkinin ortaya çıkmasından çekinildiği dile getiriliyor. Globka’nın Nazi geçmişi savaş sonrasında aldığı görevlerde hep dikkat çekerken, bu ilişkilendirilmeden Alman hükümetinin büyük zarar göreceği düşünceleri de yer aldı. O dönemde kıdemli bir hukukçu olan Hans Globke, Şansölye Konrad Adenauer’in en yakın danışmanlarından biriydi.

Globke, Eichmann’ın kendisi ile savaş sonrasında sadece bir kez görüştüğünü söylediğini öğrendi ve avukat Servatius’un bunu yazılı bir belge ile belgelendirmesini istedi. Bunu kabul etmeyen avukatın maaşını Batı Almanya yerine İsrail ödedi. İsrail Hükümeti'nin kendisine 20 bin dolar ödeme yaptığı bu belgelerde açıklandı.

Yayınlanan dokümanlara göre bu dava İsrail’in iç politikasında büyük rol oynadı. İsrailli Bakan Yitzhak Ben-Aharon, Eichmann’ın kendini savunmak için Kastner davasını ve Yishuv liderliği ile Naziler arasında savaş öncesinde yapılan pazarlıkları kullanmasından korktu. Ben-Aharon’a göre “Eichmann kendisi savunmaya kalkarsa 1939 yılına kadar yaşanan olaylarda, yapılan anlaşmalarda ve kurtarılan hayatlarla onun bağlantısı ortaya çıkardı.” Eichmann, Yahudi dernekleri ile en çok irtibatta olan üst düzey Nazi yetkililerinden biriydi. Bu nedenle gaz odaları ile ilgili üst düzey bir pozisyonu olmasa bile, Hitler’den sonra adı Holokost ile en çok anılan kişilerin başında geliyordu.

Haaretz yazarı Tom Segev, Şin Bet ve Mossad’ın bazı belgeleri halen kamuoyuna açıklamasının, Eichmann gibi suçluların yakalanmasının neden bu kadar uzun sürdüğünü ve yine Arjantin’de saklanan Dr Josef Mengele’nin neden yakalanamadığının cevaplarının karanlıkta kalmasına yol açtığına inanıyor. Hem İsrail hem de Almanya'nın bu konularla ilgili halen binlerce belge sakladığını belirten Segev, Binyamin Netanyahu’nun BM İsrail Büyükelçiliği yaptığı sırada, BM savaş arşivlerinin halka açılmasını sağlamak için başarılı bir uğraş verdiğini, Netanyahu’nun yetkisinde olan Şin Bet ve Mossad arşivlerinin soykırım ile olan kısmını ve sonrasının açıklanmasını sağlayabileceğini hatırlatıyor.