Arap ve Yahudi çocukları için “birlikte yaşama” atölyesi

Kudüs’teki Bible Land Müzesi’nde bir araya gelen Yahudi ve Arap çocukların birlikte konuşup, yardımlaşarak ürettikleri sanat eserleri ile iki toplumda da var olan benzerlik ve farklılıkları anlamaları ve birlikte yaşamayı öğrenmeleri amaçlanıyor

Dünya
13 Nisan 2011 Çarşamba

Kudüs’teki Bible Land Müzesi’ne girdiğinizde aynı yaşlarda olan Arap ve İsrailli çocuklarının el ele dolaştıklarını görebilirsiniz. Aklınıza hemen, bunun nedeninin Filistin Özerk Yönetimi ile İsrail arasındaki barış görüşmelerinin bir sonucu olduğu gelebilir. Ancak bu, tamamen müzedeki “birlikte yaşama” atölyesinin yarattığı güzel bir manzara. Bu proje ile amaç, Doğu ve Batı Kudüs’te yaşayan ve hayatları boyunca hiç karşılaşmamış olan 4. sınıf çocuklarını bir araya getirmek. Çocuklar her ne kadar coğrafya olarak birbirlerine yakın olsalar da, aslında farklı iki dünyanın insanları.

2001 yılından beri müzenin eğitsel programlar yöneticisi olan Yehuda Kaplan, küçük kızların el ele müzeyi keşfedip birbirleri hakkında pek çok şey öğrenme şansını yakaladıkları dinlerarası bu buluşmayı yönetiyor.

Müze her yıl Yahudi ve Arapların birlikte yaşamasını teşvik eden beş ayrı atölye çalışması hazırlıyor. Son toplantıya çocukların aileleri de katılıyor. Sanat, Arapça, İbranice ve tarihi hikâyeler vasıtasıyla, atölye çalışması Yahudi ve Arap çocuklara, onları birbirlerine bağlayan ortak noktaları öğretiyor. Program, Tora’daki hikâyelerden yola çıkarak ve İbranice ile Arapça dillerinde sanatsal faaliyetler yaparak çocukların tarihsel bağlarını kuvvetlendirmeyi amaçlıyor. Bu çocukların farklılıklarının, yaşadıkları toplumlarda, okullarında ve medya tarafından ne şekilde vurgulandığını, iki toplum arasında bir köprü kurmaktansa birbirlerinden ne şekilde uzaklaştırıldıklarını göz önüne aldığımızda çalışmanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.

Programa katılan Arap çocukların çoğu ve bazı İsrailli çocuklar hayatlarında ilk kez bir müzeye geliyorlar. Bu nedenle çalışmaya katılan çocuklar müze ortamında nasıl hareket etmeleri gerektiğini de öğreniyorlar. Çocuklar birbirleri ile tanıştıklarında diğerinin bir canavar olmadığını keşfediyor. Birlikte sanat faaliyetleri yaparak ortak geçmişlerini ve hangi noktalarda birbirlerinden ayrılmaya başladıklarını öğreniyorlar.

Marsha Lilien Gladstein Fonu desteğiyle kurulan bu proje farklı toplumlardan gelen çocukların karşılıklı saygı ve anlayışlarını geliştirmeyi hedefliyor. Öğrenciler program boyunca iki dinde de önemli bir yeri olan Avraam / Hz. İbrahim’in hikâyelerinden pek çok şey öğreniyorlar. Müze müdürü Kaplan, 4. sınıf öğrencilerinin katıldığı bu programda, kız çocukların erkek çocuklara nazaran daha kolay uyum sağladıklarının gözlemlendiğini söylüyor. Kaplan’a göre program süresince Arap ve İsrailli kızların müze içinde el ele gezmeleri, onların bu yaştaki diyalog kurma becerilerini de gösteriyor.

Program sonunda düzenlenen törende, çocuklar hazırlamış oldukları sanat eserlerini ailelerine sunma şansını yakalıyorlar.

Birbirlerine fiziksel olarak yakın mesafede yaşayan bu iki toplumun fertleri, gündelik hayatlarında birbirleriyle pek iletişim sağlayamıyorlar. Bu çalışma ise onları birbirlerine yaklaştırıyor. Kudüs’ün Arap mahallelerinde yaşayan çocukların genellikle bilgisayarları olmadığı için çocukların internet veya Facebook yolu ile iletişim kurmaları mümkün olmuyor. Kaplan, buna rağmen bazılarının bağlantıyı koparmadıklarını gururla sözlerine ekliyor. Müze kurucusu Dr. Elie Brokowski’nin müzeyi, dinlerarası bir eğitim ve kültür merkezine dönüşmesi için kurduğunu belirten Kaplan, müzenin kâr amacı gütmeyen bir eğitim kuruluşu olduğunu belirtiyor.

Derleyen: Sibel BENMAYOR / Boston