Yasak arkadaşlık

Kavram
9 Mart 2011 Çarşamba

Büyükanne ile torunu, sınırdaki zeytin ağaçlarının yakınlarında el ele tutuşmuş, yürüyorlarmış. Dinlenmek için durduklarında torun, “Büyükanne, insanlar buradaki zeytin ağaçlarının, ülkenin dört bir yanındakilerden çok daha iri ve lezzetli zeytinler verdiklerini ve tüm zeytin ağaçlarından daha güzel çiçek açtıklarını söylüyorlar. Neden acaba?” diye sormuş. “Hayatta tüm önemli olayların bir nedeni vardır” diye yanıt vermiş büyükannesi. “Sana bu öyküyü anlatabilmek için biraz büyümeni bekliyorumdum. Bu sana anlatacağım, gerçek bir öykü. Aslında bu, babamın başından geçen bir öykü, senin yaşlarındayken bir gün beni buraya getirmiş ve bana bu öyküyü anlatmıştı.”

“Babam henüz küçük bir çocukken, İsrail Devleti henüz kurulmamıştı ama Yahudiler ile Araplar o zamanlar da düşmanmışlar, bu yüzden Yahudi köküyle Arap köyünün arasındaki sınırda oynamasına izin verilmiyormuş. Anne babası, ona Arap köyüün yakınlarına gitmeyi yasaklamışlar ve babam da uslu bir çocuk olduğu sözlerini dinlemiş. Ama günlerden birgün dalgınlığına gelmiş olmalı ki, birdenbire kendini Arap tarafında buluvermiş. Babam henüz neye uğradığının farkına bile varamadan, kendisinden büyük Arap çocukları çevresini sarıp, ona sataşmaya ve onunla alay etmeye başlamışlar. Ufak tefek olduğu, dillerini anlamadığı ve hem bu çocukların kendisine yapacaklarından, hem de anne babasına ne diyeceğinden korktuğu için hüngür hüngür ağlamaya başlamış. Ama çocuklar babama sataşıp azarlamayı sürdürmüşler. Sonra birdenbire babam kalabalığın içinden, kendisinden büyük çocukları azarlayarak, onu rahat bırakmalarını söyleyen birinin sesini duymuş. Bu ses küçük bir Arap çocuğuna aitmiş ve işin ilginç yanı büyük çocuklar onun sözünü dinleyip babamla uğraşmaktan vazgeçmişler. Kimbilir, belki de çocuklar yorulmuşlardı ya da babamı ağlatarak amaçlarına ulaşmışlardı ve bu yüzden durmuşlardı. Nedeni her ne olursa olsun, yanından uzaklaşmışlar. Sonra babam kendisini kurtaran küçük Arap çocuğunu dönmüş. İnce, uzun ama cesur bir çocukmuş, Kuzguni siyah saçları ve güneş ışığının altında pırıl pırıl parlayan kapkara gözleri varmış. İki çocuk birbirlerine bakıp gülümsemişler.

Bütün günü birlikte, o yaştaki çocukların oynadıkları oyunları oynayarak geçirmişler. Kişisel ve ortak tarihlerinden sahneleri ve maceraları canlandırmışlar. Her biri kendi kültüründen bir kahramanın rolüne bürünmüş, birbirlerine yeni sözcükler öğretmişler ve farklı kültürlerine ait oyunları paylaşmışlar. Günün sonunda, Arap çocuk babama, ertesi gün yine gelmesine söylemiş ve babam da ona söz vermiş. Ve ertesi günü gitmiş ve yine birlikte oynamışlar. Ertesi gün ve ondan sonraki günlerde de gitmiş, ta ki en sonunda bir gün annesi ona, neden sokaktaki arkadaşlarıyla oynamadığını ve her gün nereye kaybolduğunu soruncaya dek. Babam dürüst bir çocukmuş, bu yüzden annesine her şeyi anlatmış. Annesi dehşete düşmüş ve durumu kocasına anlatmış, sonra ikisi birlikte bir daha asla Arap köyüne gitmemesi için babama yemin ettirmişler.

Babam bir daha asla gitmeyeceğine söz vermiş ama bir kerelik sözünden dönmüş – yalnızca bir kez, çünkü o iyi bir çocuk-muş. Ama gidip, arkadaşına neden artık birlikte oynamayacaklarını açıklaması gerekiyormuş. Arkadaşı onu anlayışla karşılamış. Aynı durumun tersi söz konusu olsa, anne babasının de onu asla Yahudi köyüne bırakmayacaklarının farkındaymış. Çocuklar bütün gün birlikte oynamışlar. Vedalaşmadan önce, öğle yemeklerinde yedikleri zeytinleri çekirdeklerini alıp, yılların ötesinde bir sezgisellik ve arkadaşlıklarının simgesi olarak, onları sınırdaki araziye ekmişler, sonra toprağı sulayıp, birbirlerinden sonsuza dek ayrılmışlar. Yasak bir arkadaşlığın kanıtı olarak, bu zeytin çekirdeklerinden, ülkenin en verimli, en güzel kokulu ve en iri zeytin ağaçları yükselmiş.”

Büyükannesi anlatmayı bitirdiğinde, torunu bu öyküyü kendisiyle paylaştığı için ona teşekkür edip, büyük büyükbabasının zeytinliğe adını verdiği bu yere bundan böyle sık sık uğrayacağını söylemiş. Oradan ayrılmak üzere birlikte ayağa kalkmışlar. Torun arkasında bir ses duyup dönmüş ve ince uzun ama cesur görünüşlü bir Arap çocuğuyla gözgöze gelmiş. Çocuğun kuzguni siyah saçları ve güneş ışığının altında pırıl pırıl parlayan kapkara gözleri varmış.

İki çocuk birbirlerine bakıp gülümsemişler

KAYNAK: ‘Geçmişten Tohumlar: Geleceğin Ekinleri, Yahudi öyküleri ve Halk masalları’ Barbara Cohen’in ‘Gizli Bahçe’ adlı öyküsünden esinlenen Corinne Stavish’in anlatısı.