Yerli polisiyede bir zirve

Altı yıllık bir suskunluk döneminden sonra, Yavuz Turgul’un bu iyi yazılmış, iyi anlatılmış, iyi oynanmış filmi, kanlı canlı karakterleriyle, özenli sinematografisiyle, başarılı görüntüleri ve müzikleriyle, baştan sona ilgiyle izleniyor.

Viktor APALAÇİ
15 Aralık 2010 Çarşamba

16 yaşındaki bir kıza ait olduğu düşünülen kesik bir elin arkasında yatan cinayeti çözmeye çalışan üç polisin öyküsüyle film, polis örgütünün çalışma yöntemlerinin içyüzüne odaklanıyor. Filmde sorgu hakimi rolünde izlediğimiz Jeffi Medina, filmin ortak yapımcılığını da üstleniyor.

 Yedi filmlik kariyerinde, sağlam anlatımı ve ustalıklı mizanseni ile sinemamızın önde gelen yazar-yönetmenleri arasına giren Yavuz Turgul “Av Mevsimi” ile ilk kez polisiye türünü deniyor.

“Gönül Yarası”ndan bu yana, altı yıllık bir suskunluk döneminden sonra gelen, bu iyi yazılmış, iyi anlatılmış film, yılın en iddialıları arasında yerini alıyor.

Filmde sorgu hakimi rolünde izlediğimiz Jeffi Medina, “Medina-Turgul Reklam Ajansı”ndaki ortağı Yavuz Turgul’u yalnız bırakmıyor, “Av Mevsimi”nin ortak yapımcılığını üstleniyor.

Genel atmosferiyle modern Amerikan polisiyelerini anımsatan film, kanlı anlı karakterleriyle, özenli mizanseniyle, başarılı görüntüleri ve müzikleriyle, baştan sona ilgiyle izleniyor. Kameraman Uğur İçbak, müzik partisyonu sahibi Tamer Çıray, görkemli bir oyuncu kadrosu, yönetmen Turgul’un başarısına ortak oluyorlar.

16 yaşıdaki bir kıza ait olduğu düşünülen kesik bir elin arkasında yatan cinayeti çözmeye çalışan, cinayet masasına mensup üç polisin öyküsü ile film, polis örgütünün çalışma yöntemlerinin iç yüzüne odaklanıyor.

Sinemamızın pek de alışık olmadığı polisiye türünde, “Av Mevsimi” sadece cinayete değil, cinayeti çözen insanların çalışma yöntemlerine eğiliyor.

2,5 saatlik süresinde film, cinayeti kim işledi konusunu bitmesine çok zaman varken açığa çıkarıyor, finalde polisin katili itirafa zorlanmasını anlatıyor.

Yavuz Turgul sosyolojik meseleleri ele aldığı senaryosunda, Türk toplumunun kadınlara şiddet uygulayan sorunlu erkekleri üzerine ilginç tespitler yapıyor.

Film, kenar mahallelerde başlayan hayatını, genç yaşta zengin ama yaşlı bir adamla yaptığı evlilikten sonra görkemli bir köşkte sürdüren, sonraları yolu barlara, batakhanelere uzanan, hayata tutunma savaşı verirken, henüz 16 yaşındayken öldürülen, bahçıvan kızı Sırma’nın öyküsünü anlatıyor.

OLAYI ÇÖZEMİYORSAN BAKIŞ AÇINI DEĞİŞTİR

Film, stüdyo ortamında oluşturulmuş bir bataklıkta, Sırma’nın kesik elinin bulunmasıyla başlıyor. Deneyimli polis, “avcı” lakaplı Ferman (Şener Şen), oğlu gibi sevdiği, “deli” lakaplı İdris (Cem Yılmaz), tecrübesiz “çaylak” Hasan (Okan Yalabık) kesik kolunu gizemini çözmek için görevlendirilir. Tüm ömrünü suçlu takip etmekle onları adalete teslim etmekle geçirmiş, emekliliğe yaklaşmış “avcı” Ferman, kendine özgü metodları ile, “olayları çözemiyorsan bakış açını değiştiriceksin” yöntemiyle, Sırma’nın ailesini, zengin ve nüfuzlu holding patronu kocasını ve sevgilisi, uyuşturucu satıcısı Asit Ömer’i soruşturur.

Yavuz Turgul bu filmle, karakter yaratımı ve renkli insan portreleri çizme becerisini senaryosunda ispatlıyor. Yalnız cinayet masasının polislerini değil, onların ailerinini, yakın çevrelerini, meslek dışı yaşamlarını, zengin bir gözlem gücüyle senaryosuna taşıyor.

Modernizme yenik düşmüş, ama insani değerleri yüksek, titiz, böbrek hastası karısına bakan, emektar usta polis Ferman ve oğlu gibi sevdiği talebesi İdris.

Filmin en rekli karakteri olan maço, asabi, kadınları güveni olmayan, tecrübeli, ele avuca sığmayan Laz İdris karısından yeni boşanmıştır. Kendisini hala sevdiğini bilen karısı (Melisa Sözen) mert ve istediğini bilen, ayakları üstünde durmayı başaran genç bir kadındır.

Ekibin 3. polisi, antropoloji mezunu, seriyal cinayetler üzerine tez yazmış, cinayet masasında yeni işe başlamış, evliliğin eşiğinde, müstakbel kayınpederinden sahibi olduğu et lokantası zincirinde yöneticilik teklifi almış, sevdiği mesleğiyle zengin nişanlısı arasında bocalayan “çaylak” Hasan, amirlerinin gözüne girmiş istikbal vaad eden bir polistir.

CEM YILMAZ EN BAŞARILI PERFORMANSINDA

Parasının verdiği güçle terör estiren, kızına böbreğini veren karısını bir kenara atıp, bahçıvanının 16 yaşındaki kızıyla evlilik yapmış, zengin işadamı Battal Çolakzade’nin (Çetin Tekindor) tek derdi böbrek hastası kızının sağlığına kavuşmasıdır.

Karakter yaratmada ustalığını kanıtlamış Yavuz Turgul, senaryosunda üç ana karakterinin çevresindeki kadınları, akrabaları, arkadaşları, iyi yazılmış ve yorumlanmış karakterler olarak işliyor.

Polislerin zorlu ve çileli çalışma koşullarını, karmaşık dünyalarını Amerikan filmlerinden tanıdığımız yöntemlerle senaryosunda yer veren Turgul, polisleri, sevgileri, nefretleri, insani ve mesleki ilişkilerini, ustalıklı bir gözlem gücüyle senaryosuna taşıyor.

Filmin en önemli iki sekansı, Tamer Çıray’ın çok başarılı müziğinin izlerini taşıyor. Emniyetten bir memurun emeklilik partisinde Laz İdris’in seslendirdiği Hemşin türküsü “Hayde”ye tüm teşkilatın iştirak ettiği bölüm gerçekten usta işi.

Henüz açılmamış, müzisyenlerin prova yaptığı bir barda, çaresiz, yıkılmış İdris’in votkada teselli ararken, Efe Kurttekin’in “Benden Adam Olmaz” adlı nefis müziğinin eşliğinde kaybolduğu sahne belki de “Av Mevsimi”nin en başarılı sekansı.

İnişli çıkışlı bir karaktere sahip, öfkesini kontrol edemeyen, boşadığı ama hala sevdiği eski karısıyla bir “gönül yarası” taşıyan Laz İdris rolünde Cem Yılmaz kariyerinin en parlak kompozisyonunu çiziyor.

“Muhsin Bey”, “Eşkiya” gibi başyapıtlarda sergilediği başarıya “Av Mevsimi”nde ulaşmasa da, Şener Şen sinemamızın önde gelen karakter oyuncusu olduğunu kanıtlıyor. Rolüne bir türlü oturmayan Çetin Tekindor oyuncu kadrosunu inandırıcı olmayan tek aktörü.

Bu filmle yeteneğinin kanıtlayan Melisa Sözen harikalar yaratırken, “çaylak”ta Okan Yalabık rolünün hakkını veriyor.

700 salonda vizyona giren “Av Mevsimi”ni, sürprizini açığa çıkaran bir yakınınızın densizliğine uğramadan, bir an önce izlemenizi tavsiye ederim.