Spor Cafe/ Bir iş makinesi operatörü gözünden GALATASARAY

Spor spikeri, gazeteci, yazar Ümit Aktan, Şalom için kaleme aldığı yazısında Galatasaray’da yaşananları bir taraftarın gözünden aktarıyor.

Spor
8 Aralık 2010 Çarşamba

Ayaz vardı.

Yakalarını kaldırdı ve yürüyerek giderse bir sonraki duraktan binerek yapacağı tasarrufu kararlaştırdığına sevindi.

Oradan binmekle minibüs parasını aradan çıkartmış oluyordu. Kumanyayla öğleni geçirebilirse, akşam “lig TV yayını vardır” yazılı kahvede maçı da seyredebilecekti.

İki çocuk okutuyordu.

Ve o gün, bir gecekondu yıkımına gidecekti.

Kendiside bir gecekonduda oturuyordu. “Yıkım işlemi kavga dövüş hava kararmadan biterse” diye düşündü kendi kendine, “o zaman bizim kahvede maçı seyrederim” diye söylendi kendi kendine.

Garibim Galatasaraylıydı.

Neden ve nasıl olduğunu bilmeden olmuştu işte.

Gecekondu yıkmanın ne demek olduğunu içi acıyarak ve yaşarak bildiği için işine sövdü. Ama ekmeğini oradan çıkartıyordu.

O bir buldozer operatörüydü...

* * *

Kavga döğüş yaşanmış bir yıkım daha geride kalmıştı.

Kahveye ulaştığında maç başlamak üzereydi. Bir yer buldu ve çay söyledi. Maç günleri çay 3 lira oluyor, derbilerde ise “üç çay 10 lira” tarifesi uygulanıyordu.

Üç çayı doksan dakikaya bölmeyi hesaplayarak iki yanındaki Beşiktaşlı ile hemen önündeki Fener formalı kahve sakinine baktı hayıflanarak. İçinden geçen “Lan size ne oluyor bu ligin tepesinde bir yeşil-beyaz, bir başka sarı- kırmızı, hatta en tepede bir bordo-mavi formalı var. Belediye’nin turuncu-mavisi bile sizden önde, ama ortada bir tane bu formalardan giymiş biri yok” sözleriydi.

Diyemedi… Yutkundu…

Çok istiyordu kazanıp onlara dik dik bakmayı 1,5 saat sonrasında. Acımasız hayatın karşısındaki bütün ezilmişliğini Galatasaray alsın istiyordu üstünden.

Onun hiçbir ilgisi yoktu Pazarlama A.Ş. ya da SuAda’nın ne olacağı konusunda. Şirket birleşmesi de onu ilgilendirmiyordu, Cemal Özgörkey, Mehmet Helvacı veya Adnan Sezgin’i yolda görse tanımazdı.

Onun derdi kendisine hiç sahip olmadığı birazcık saygınlık kazandırması ihtimali olan takımıydı.

Galatasaray onu ‘ben’ olmaktan çıkarıp, birkaç saatliğine ‘biz’ yapabilecek tek hayat ağlantısıydı.

* * *

Önündeki Fener formalının sevinmesini anlamsız buldu ama Beşiktaş formalıları kıskanmadı değil.

Daha çok maç sonrasındaki protestolara üzülüyordu.

Kahve yavaştan boşaldı. O en sona kaldı ve maç sonu görüntüleri izlemeye başladı. Tepkilere yüreği destek veriyor ama olmakta olanlar da ciğerini yakıyordu.

Sonra başkanını gördü stat kapısında. Cevaplamaya çalışırken soruları.

Sonra bir adamın ağlayarak başkana yanaşmaya çalıştığını, hezeyan dolu bir serzenişle ve ağlayarak soru sormaya çalıştığını gördü. Yanındaki hamile eşinden destek istiyordu Galatasaraylı taraftar. Başkan ise demez mi “yeri burası değil alın bunu buradan”.

O an statta bazı şeylerin sökülüp sahaya atıldığını gösterdi kameralar.

İşte o an anladı sözün bittiğini…

Yıkımın çoktan başlamış olduğunu anladı...

* * *

Dışarı dar attı kendini.

Galatasarayının bittiği yeri, çok büyük ve unutulmaz günlerin doğduğu bir statta görmenin üzüntüsünü yaşıyordu. Stat yıkılmıştı yıkım tarihinden çok önce...

Kendi kendine söylendi ıslak sokakta yürürken yapayalnız...

“Keşke bugün o garibanların evini yıkmaya gideceğime, gidip Ali Sami Yen’i yıkaydım, buldozerimle dalaydım şeref tribününden…”

Ümit Aktan kimdir?

1949 yılında Aydın’da dünyaya gelen Ümit Aktan, lise yıllarında futbola başladı ve Galatasaray’ın alt yapısına girdi. Ancak yaşadığı sakatlık sonrasında futbolu bırakmak zorunda kalan Aktan, 1972 yılında spor spikerliğine başladı. Zaman içinde çeşitli gazetelerin spor servislerinde görev alan ve spor programı sunan Aktan’ın yayınlanmış üç de kitabı bulunuyor.

Ümit AKTAN