‘Büyük’ analiz

Ligin 14. haftasını geride bıraktığımız bu haftada üç ‘büyük’lerin durumu herkesi endişendiriyor

Rıfat KARAKÖY Spor
1 Aralık 2010 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta Süper Toto Süper Lig’in 14. haftasını geride bıraktık. Herhalde biri çıkıp ligin 14. haftasında ilk 3 sırada Anadolu takımları olacak deseydi herkes ona deli gözüyle bakardı...

Ne Guti’yi, Quaresma’yı kadrosuna katan transferin flaş takımı Beşiktaş, ne ligin en pahalı kadrosuna sahip Niang’lı, Dia’lı, Alex’li Fenerbahçe, ne de en çok “şampiyon olamaz” denilen dönemlerde herkesi şaşırtıp mucizevî şampiyonluklar kazanan Galatasaray, belki de uzun yıllardan sonra ilk üç sıranın dışında kaldı. Futbolun bir kez daha parayla kazanılamayacağı, başarı isteyen 20-25 adamın kenetlenmesiyle başarının gelebileceği ortaya çıkmış oldu. Gelin 14. hafta geride kalırken ‘büyük’ takımlarımız neler yapmış bir göz atalım.

Fenerbahçe’ninsorunu savunma

Fenerbahçe’ye baktığımız zaman Avrupa’dan elendikten sonra elinde gerçek hedef olarak bir tek lig kalmış bir takım görüyoruz. Ancak sayısal veriler biraz ürkütücü. Geçtiğimiz sezonlarla kıyasladığımız zaman en golcü Fenerbahçe kadrolarından birini görüyoruz. Sarı Lacivertlilerin on dört maçta tam tamına 36 golü var. Bu da maç başına 2.57’lik bir ortalama demek. Avrupa’nın önde gelen liglerine baktığımızda Fenerbahçe’nin gol ortalamasının üstünde ortalamaya sahip birkaç takım olsa bile, 36 rakamına hiçbir takımın henüz ulaşamadığını görebiliriz. Dediğim gibi Fenerbahçe’nin rakamları oldukça ürkütücü, yediği gol sayısına baktığımızda yine attığı gol sayısı kadar bir aşırılık söz konusu. Fenerbahçe on dört maçta kalesinde on sekiz gol görmüş. Fenerbahçe’nin maç başına kalesinde gördüğü gol oranı 1.28. Düşme hattına doğru inip bu kez İzmir’in sarı-lacivertli temsilcisi on altıncı sıradaki Bucaspor’un istatistiklerini incelediğimiz zaman yediği gol sayısı Fenerbahçe’ninki ile aynı, yani 18. Kadrosuna sezon başında yüz milyonlarca dolarlar, eurolar harcanan Fenerbahçe düşme hattında bulunan ve Fenerbahçe’nin değerinin onda birine sahip renktaşı Bucaspor ile aynı sayıda gol yemiş. Bu oran da aslında Fenerbahçe’nin deyim yerinde ise ‘saatli bomba’ gibi bir takım olduğunun, ne zaman ne yapacağının belli olmayacağının açık bir kanıtıdır bence. Ne demişler “savunma hücumdan başlar.” Ancak Fenerbahçe’nin en büyük problemi takım savunmasını çok da iyi yapamaması.

Beşiktaş, yıldızlara rağmen…

Transferin şampiyonu Beşiktaş ise, inişli çıkışlı bir grafiğe sahip bu sezon. Lige kadrosundaki büyük isimlerin etkisiyle iyi bir başlangıç yapan Kartal, daha sonra ise bir duraklama hatta gerileme dönemine girdi. Ancak kaliteli isimlerin takımdaki varlığından olacak ki taraftar bu durumdan pek de rahatsız gözükmüyor. Quaresma’nın sakatlanması ile birlikte duraklayan Beşiktaş’ın verilerine baktığımız zaman on dört maçta yedi galibiyet, üç beraberlik, dört mağlubiyet aldığı görülüyor. Beşiktaş on dört maçta 23 gol atmış on beş gol yemiş. Yani aslında Beşiktaş’ın da takım savunmasını çok iyi yapamadığını bu verilerle ortaya koyabiliyoruz. Beşiktaş’ın Fenerbahçe’den tek farkı ise hücum bölgesinde Fenerbahçe’ye göre yetersiz olması. Ancak görünen o ki bu sezon Beşiktaş’ın sayısal verilerinden gollerinden çok Teknik Direktörü Bernd Schuster’in açıklamaları olacak.

Galatasaray alt sıraların lideri

Son 10 yılı göz önüne aldığımızda Avrupa’da Türkiye’nin en başarılı takımı Galatasaray’a gelince ise tam bir hayal kırıklığı yaşıyor insan. Galatasaray son 29 sezonun en başarısız Galatasaray’ı olma unvanını eline geçirmiş bulunuyor. Ne Frank Rijkaard’ın gönderilişi, ne Hagi’nin gelişi takım üzerinde olumlu bir etki göstermiş değil. Galatasaray ligin alt sıralarına demir atmış durumda. Dokuzuncu sıranın ligin tam ortası olduğunu düşünürsek, Galatasaray ligin alt sıralarının başladığı onuncu sırada bulunuyor. Bu da aslında ortaya şu durumu çıkartıyor: “Galatasaray alt sıraların lideri” konumunda. On dört maçta yalnızca beş galibiyet alabilmiş. Yedi mağlubiyeti bulunan Galatasaray’ın iki tane de beraberliği var. Kalesinde on dokuz gol gören Cimbom, rakip filelere on dört haftada sadece on beş gol gönderebilmiş. Bu istatistikler ilk bakınca çok da ürkütmüyor insanı, ancak Koskoca Galatasaray’ın averajının -4 olduğunu gördüğümüz zaman gerçekler su yüzüne çıkıyor. Bir başka istatistik de Galatasaray’ın ilk defa bu sezon mağlubiyet sayısının galibiyet sayısından fazla olması. İlerleyen günler ne gösterecek bilinmez ancak Galatasaray’ı çok iyi günlerin beklemediği de bir gerçek. Ocak ayı ile birlikte yeni stadına geçecek olan Galatasaray belki bir hava yakalayabilir. Ancak şampiyonluk, Şampiyonlar Ligi’ne katılma, hatta ve hatta Avrupa Ligi’ne katılma şansını bile mucizelere bırakmış durumda.

Ligimiz de ki ‘büyükler’ analizi işte bu yönde. Geçen sezon temelleri atılan Anadolu ihtilalı sürecek gibi gözüküyor. Ancak soru şu ‘büyük’ler mi çok kötü durumda? oksa Anadolu takımları mı çok iyi?