Genç kalemler/ BİR ‘ESSAY’ Neden Emory Üniversitesi?

Gençlik - Eğitim
6 Ekim 2010 Çarşamba

Yedinci sınıfın son aylarıydı. İngilizce dersinde Anne Holm’un İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa’nın doğusundaki bir toplama kampından kaçmayı başaran genç bir çocuğun hikâyesini anlatan ‘I am David’ (Adım David) adlı kitabını yeni okumaya başlamıştık... Öğretmenimiz kitabın konusu gereği derste Nazizm ve ölüm kamplarını anlatmaya çalışıyordu. 

Anlaşılabilir miydi? Anlaşılabilir mi?

Daha önce aile fertlerinden duyduğum ama dinlemediğim Nazi Almanyası ve öldürülen milyonlarca Yahudi’nin hikâyesi, David’in hikâyesiyle ürkünç bir masal olmaktan çıkıyor, sınıf duvarına yansıyan Auschwitz ve benzeri kamplardaki yaşamı, ölümü, anlatan fotoğraflarla gerçeklik boyutu kazanmaya başlıyordu.

İlk duygularım çaresizlik, korku, ayaklarımın altındaki zeminin aniden kayganlaşması; ilk tepkim ise durmak bilmeyen gözyaşlarım...

İnanmak istemediğim o korkunç masal gözlerimin önündeki belgelerle korkunç bir hikâyeye dönüşmüştü. Holokost o gün dindaşlarımın bir gerçeği, kendi tarihimin bir parçası olarak yaşamıma girmişti.

Üstünden altı sene geçti...

Kısa bir süre önce eğitimime yurtdışında devam etmeye karar verdim ve üniversitelere başvuru süreci başladı. ABD’nin Georgia eyaletinde bulunan Emory Üniversitesi de başvuracağım üniversiteler arasında. Her ABD üniversitesi gibi Emory Üniversitesi de neden bu üniversiteyi seçtiğimi anlatmam gereken bir ‘essay’ bekliyor benden.

Neden Emory Üniversitesi?

Başvurduğum diğer okulların ‘neden?’ sorusunu yanıtlamak için uzun saatler düşünmüş olsam da Emory’ye gitmek istememin nedeni seneler önce matematik hocamdan dinlediğim etkileyici bir hikâye... Emory Üniversitesi’nde Modern Yahudi ve Holokost Araştırmaları’nda Dorot Profesörü. Deborah Lipstadt’ın hikâyesi...

Aktarıyorum:

Kanadalı ‘revizyonist’ yazar (!) David Irving 1975 yılında‘Hitler’s War’ (Hitler’in Savaşı)adlı kitabında Holokost’un gerçek olmayan, uydurulmuş bir efsane olduğunu iddia eder. Irving’e göre Hitler rasyonel ve zeki bir politikacı’dır ve tek amacı Almanya’yı Avrupa kıtasında daha güçlü bir ülke haline getirmektir. İrving’in iddiası Hitler’in kişiliği ve misyonunun tarihçiler tarafından karalandığıdır; amacı ise salt modern bir antisemitizm!

‘Tarihçi’ Irving, Deborah Lipstadt ile 1994 senesinde Atlanta’da tanışır. Lipstadt, Holokost inkarı konulu dersini vermek üzere sınıfa girdiğinde Irving, öğrencilerle birlikte derse girer ve ders başlar başlamaz elindeki bir tomar parayı sallayarak, Hitler’in Yahudileri kasten öldürdüğünü kanıtlayabilecek ilk kişiye bu parayı vereceğini söyler.

Lipstadt, hiçbir şey olmamışçasına kürsüye gider ve dersini anlatır. Ders bittiği anda kürsüye fırlayan Irving sınıftakileri kışkırtmak için Deborah Lipstadt’ın ona cevap veremediğini, suskun kaldığını söyler ve öğrencilere kendi yazdığı Holokost’u inkar eden ‘Hitler’s War’ (Hitler’in Savaşı) adlı kitabını bedava dağıtır.

Bundan birkaç sene sonra Lipstadt ‘Denying The Holocaust: The Growing Assault on Truth and Memories’ (Holokost’u İnkâr: Gerçeğe ve Anılara Karşı Büyüyen Saldırı) adlı bir kitap yazar ve bu kitabında Irving’i tarihi çarpıttıran, gerçekleri gizleyerek olayları kendi antisemitik ideolojisine yoran bir sahtekâr olarak tanıtır.

1997’de Irving, Lipstadt’a veonun kitabını yayımlayan Penguin Books’a iftira davası açar.Uzun süren bu davayı Deborah Lipstadt kazanırve böylece Holokost, varlığı tartışılabilir bir olgu olmaktan çıkar.

Bazen düşünüyorum Ahmadinecad’ın bu davadan haberi yok mu? Ya da gerçekler ne olursa olsun, onları saptırmak isteyen için dur durak mı yok?

Lipstadt, bu hikâye bana anlatıldığı gün ‘kahraman’ım olmuştu... Eve gittiğimde hemen internetten araştırmış ve Deborah Lipstadt’ın özgeçmişini okumuştum...

Deborah Lipstadt... 1947 doğumlu. Doktorasını Brandeis Üniversitesi’nde yapmış. David Irving’ın açtığı davaya sebep olan ‘Denying The Holocaust: The Growing Assault on Truth and Memory’ (Holokost’u İnkâr: Gerçeğe ve Anılara Karşı Büyüyen Saldırı) kitabı dışında,‘Beyond Belief’ (İnancın Ötesinde) ve ‘History On Trial’ (Tarih Yargılanıyor)  eserleri yayınlanmış. Zamanının ABD Başkanı Bill Clinton tarafından USHMM’ye (United States Holocaust Memorial Museum) danışman olarak atanmış.

Deborah Lipstadt’ın ‘Holocaust Denial On Trial’ (www. hdot.org) adlı Emory Universitesi tarafından desteklenen bir internet sitesi var. Sitenin amacı, Holokost’un bilinmediği, öğretilmediği, hatta zaman zaman inkar edildiği ülkelerdeki insanları eğitmek; öğrenmek  isteyenlere,  David Irving’le olan davasını ve davadan sonraki gelişmeleri merak edenlere, bilgi sunmak...Bu yüzden sitenin İngilizce, Arapça, Farsça, Türkçe ve Rusça  seçenekleri mevcut.

 Deborah Lipstadt’ın blog’u da var... Zaman zaman takip ettiğim... Blog’undaki bir cümle birkaç yıl önce yaşantımda bir dönüm noktası oldu:

“David Irving’in bana açtığı davayı hiç önemsemeyebilir, yaşantıma hiç bir şey olmamışcasına devam edebilirdim, ama hayır... Çekimser olmak diye bir olgu yok... Çekimser olmak, kötünün gizli yandaşı olmak demek... Taraf olmam gerektiğine inandığım için davada kendimi savundum ve gerçeklerin saptırılmasına karşı üstüme düşen görevi yerine getirdim...” diyordu Lipstadt...

Evet, taraf olmak gerek...

Evet, Deborah’ya kulak vermek gerek...

Evet, Emory Üniversitesi’ne başvurmak gerek...

Belli olmaz, belki onunla tanışır, onun derslerine girer, ben de yaşamın bana yüklediği insani sorumluluklarımı yerine getirebilmek için ondan feyz alırım...

Roslyn SAFTEKİN