Yuvaya gideceğim, annemden AYRILAMIYORUM

Yuvaya gitmek, küçük bir çocuk için annesiyle olan ilk önemli ayrılışıdır… Bu durumdaki bir çocuğun birçok korkusu ve endişesi olur.

Gençlik - Eğitim
6 Ekim 2010 Çarşamba

Dünyaya doğar doğmaz ilk ayrılığımı yaşadım anne karnında alıştığım güvenli ortamdan dış dünyaya adım attım. Annem yanımdayken onun kokusu, tanıdık sesi ve karnından bildiğim kalbinin ritmi çok rahatlatıcıydı. İlk önce o benim için sadece meme gibiydi. Ama meme bazen var bazen yok. Yokken çok kızıyorum bazen hırçınlaşıyorum annem zamanında anlayıp, beni besliyor ama meme gene gidiyor işte o zaman zamanla o yokken yaşadığım hayal kırıklığımı parmağımı emerek ya da battaniye gibi yumuşak şeyleri ağzıma götürerek gideriyorum. Derken mucize mi ne… Kendime annemin yokluğunda yanımda tutabileceğim bir oyuncağımı seçiyorum. Annem olmasa da o hep benimle. Büyükler anlamıyor, bırak onu diyor. “Gözü kopmuş, sana yenisini alırım” diyorlar ya da onu yıkamaya kalkıyorlar. Hayır olmaz onu kendi kokusuyla ve olduğu gibi seviyorum, o hep benim hem annem yokken onu zihnimde tutabilmem ve kendimi güvende hissedebilmem için önemli. Bazen de bu oyuncak olmuyor da annemin saçıyla oynamak olabiliyor, beni yatıştıran şey. Zamanla o oyuncak da, annemin saçı da  kenara konuyor ve artık kendi duruşum, olayları biraz daha kontrol edebilmem var. Keyifle “hayır” deyip, tepinebilirim istediğim olmazsa. Yanımdaki bu öfke nöbetime sakin bir şekilde katlanabilirse, belli pazarlıklarla ben de yetişkin dünyasına minik adımlarımı atabilirim.

Annem giderken bana söylemeli, beni oyunlarla kandırmamalı ve ben uykudayken bırakıp gitmemeli ki ona yeterince güvenebileyim. Bazen büyükler ben ağlamayayım diye olayı daha zor bir duruma dönüştürebiliyorlar, habersiz bırakmalar, söz verdikleri şeyleri yerine getirmemeler gibi. Derken evde bir “yuva”dan bahsediliyor. Annem gidip, görmüş. Beni de götürmeliler, benimle ilgili kararlarda ve yuva nedir ne yapılır anlatmalılar. Yani beni şimdi alıp, bilmediğim bir yere bırakıp, bir daha almayacaklar mı? Orada oyuncaklar da varmış. Ya eve başka bebek getirirlerse? Annem beni artık istemiyor mu ? Ben şimdi ortada mı kaldım? “Yok, hayır” dedi annem seninle birlikte gideceğiz ve ilk gidişte çok kaygılıyım annemle gittik, odadan çıkıp arada onu gördüm, saatli kısa gidişlermiş bunlar ilk hafta çocuğun ihtiyacına göre dediler yuvadan. Sonraki hafta annem “Ben gidiyorum öğlen yemeğinden sonra seni alacağım” dedi ama daha sadece haftada 3 gün. Ne uzun zamanmış o öyle bastım yaygarayı annemi isterim diye. Üstelik annem de ağladı beni bırakırken gördüm. Gerçi ağlayınca yuvadakiler bir şey demediler yanımda durup, ağlamamı hoş karşıladılar, bana destek oldular. Beni gören diğer çocuklar da ağladı bazen. Zorlamadılar beni oyuna gözüm kapıda,  istersem katılabileceğimi söylediler. Hani katılınca da epey eğlenceli. Oley! Annem geldi, hem de tam zamanında beklemedim yemekten sonra. Annem bana istersem yuvaya istediğim bir oyuncağımı yanımda götürebileceğimi ya da onun herhangi bir  eşyasını alabileceğimi, böylece onu yanımda hissedebileceğimi söyledi. Tamam dedim, onun el kremini aldım. Onu özledikçe, artık elime sürebilecektim ama seçimi bana bıraktı. Yani artık büyüyorum ama bir yandan da büyümekten ve tek başıma kalmaktan korkuyorum. Kontrol bende ama yardıma ihtiyacım var. Burada babamın rolü büyük. Annemle aramdaki o yoğun bağa ancak o devreye girerek mesafe koyabilir bu da hem annemin endişesini azaltır hem de bana güven verir.

Sonraki hafta 5 yarım gün gittim gene ağlıyorum ama fena değil, arkadaşlarım olmaya başladı ve öğretmenime de bağlanıyorum. Henüz küçüğüm, annem sadece benim diyorum. O ben yokken ne yapıyor? Neden ben onun yanında değilim? Neleri kaçırıyorum? Neyse annem bana yuva saatleri dışında sadece benimle ilgilendiği zamanlar da ayırıyor ve bana “Sen hep aklımda ve kalbimdesin, ben yokken kaybolmuyorum ben de senin hep aklında ve kalbindeyim” diyor. Demesine diyor da gel de bana sor nasıl aklımda ve kalbimde bakıyorum, göremiyorum ama ben el kremi diye seçtim belki başkası annesinin kokusu sinmiş olan bluzu seçmiştir işte o daha somut benim için. O yokken yuvada onun resmini yapabiliyorum, onun kremine dokunabiliyorum ve artık orada tek olmadığımı biliyorum. Ayrışmak çok zor hele hele benim yaşım bu işin neredeyse başı ama büyükler kararlarından emin, güvenli ve tutarlı olmalı ve ağlamamın nedenlerini anlamaya çalışmalı, ağlama, abartma demek yerine aklen ve kalben benimle olmalı çünkü onlara güveniyorum, sadece zamana ihtiyacım var. Ve lütfen beni başka çocuklarla kıyaslamayın hepimizin geçmiş öyküsü, mizaç özellikleri ayrı, benim ihtiyacım olduğu kadar yanımda olun yeter.

Ayşe Özalkuş ŞAHİN / Uzman Danışman Psikolog

Minix –  Özel Musevi Anaokulu Suadiye