Mısır devrimler tarihi

<p>Geçtiğimiz 100 yıla üç devrim sığdırmayı başarmış bir ülke Mısır. Bu köklü medeniyetin yakın dönem devrimler tarihine baktığımızda iki yorum yapılabilir. Bu adamlar ya devrim yapmayı bilmiyor ya da adım adım hedeflerine ulaşıyor.</p>

Diğer
16 Şubat 2011 Çarşamba

Viktor KUZU


Geçtiğimiz 100 yıla üç devrim sığdğrmayı başarmış bir ülke Mısır. Bu köklü medeniyetin yakın dönem devrimler tarihine baktığımızda iki yorum yapılabilir. Bu adamlar ya devrim yapmayı bilmiyor ya da adım adım hedeflerine ulaşıyor

MISIR DEVRİMİ #1

1882 yılında İngiltere Mısır üzerinde hegemonya oluşturuyor. Mısır, Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içinde gözükse de kontrol artık İngilizlerde. 1914 yılında bu durum resmiyet kazanıyor ve ülke Osmanlı İmparatorluğu’ndan koparak İngiliz himayesinde bir sultanlık haline geliyor. Ulusalcı Mısırlılar İngiliz boyunduruğu altına girmenin geçici bir durum olduğunu ve savaş bittiğinde İngiliz himayesinden çıkacakları düşüncesindeler. Yanılıyorlar.

Birinci Dünya Savaşı bitiyor ama Mısır’daki İngiliz hegemonyası son bulmuyor. 1919 Mart’ında Saad Zağlül adında bir aktivist bağımsızlık mücadelesini başlatıyor. Mısır halkı Saad’a büyük destek veriyor. İngilizler Saad’ı ve arkadaşlarını tutuklayıp Malta’ya sürgüne gönderince halk meydanları dolduruyor. Birinci Mısır devrimi böylece başlıyor.

Halk ayaklanması nedeniyle Mısır’da günlük hayat durma noktasına geliyor. Geniş katılımlı gösterilerde öğrenciler, işçiler, dini liderler sokaklarda. Kadın-erkek, Müslüman-Hristiyan bir arada yürüyor. 800 ölü, 1600 yaralı.

Sonuçta 22 Şubat 1922 tarihinde İngiltere bağımsız Mısır’ın kurulmasını kabul ediyor ancak ülkede İngiliz kontrolü yasalarla garanti altına alınıyor. 1923 yılında parlamento kuruluyor, 1924 yılında Saad Zaglül Mısır’ın seçimle görev başına geçen ilk başbakanı olarak tarihe geçiyor ancak sadece bir yıl göreve kalıyor.

MISIR DEVRİMİ #2

İkinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği ve dünyada iki kutuplu sistemin hakimiyetinin başladığı yıllar. ABD de, Sovyetler Birliği de Mısır’daki İngiliz yanlısı monarşiden mutlu değil. İki süper güç Mısır içinde monarşi aleyhine propagandaya başlıyor.

Sarayın zenginliği ile halkın fakirliği propagandanın etkisini arttırıyor. 1948 Savaşı’nda İsrail’e karşı alınan yenilgi Kral Faruk’un tahtını ciddi şekilde sarsıyor. Gerek CIA, gerekse KGB’nin Mısır içindeki faaliyetleri daha sonra Hür Subaylar adı ile darbe gerçekleştirecek örgütlenmeyi yaratıyor.

Mısırlılarla İngiliz güçleri karşı karşıya geliyor. Çatışmalarda 50 Mısır polisi ölüyor, 100 polis yaralanıyor. Amerikan ve Rus haber ajansları olayı tüm dünyaya ‘Kahire Yangını’ olarak duyuruyor.  Ertesi gün yani 26 Ocak 1952 tarihinde ikinci Mısır devrimi başlıyor.

Kral Faruk’un hükümeti görevden alması pek bir işe yaramıyor. Kurulan yeni hükümetler her seferinde kısa ömürlü oluyor. Kral, ordunun kontrolünü yeniden eline almaya çalışsa da başarısız. Orduda karşı hareketin öncüsü Hür Subaylar içinden bu olaylar sırasında iki isim ön plana çıkıyor; General Naguib ve Cemal Abdül Nasır.

İkili, ABD ve Sovyetler Birliği’nin desteğini de alarak başarılı bir darbe gerçekleştiriyor. 23 Temmuz 1952, sabah saat 7.30’da radyo Mısır halkına General Naguib başkanlığındaki ordunun yönetime el koyduğunu duyuruyor. Bildiriyi okuyan da geleceğin Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat.

Kral Faruk İngiltere’nin kaybettiğini anlayınca yüzünü Amerika’ya çeviriyor ama nafile. Kral yelkenli gemisi ile İtalya’ya sürülüyor, Mısır Cumhuriyeti kuruluyor, Muhammed Naguid Mısır’ın ilk cumhurbaşkanı olarak tarihe geçiyor ancak sadece bir yıl görevde kalıyor.

Sonra Nasır başa geçiyor. Birinci devrimle krallığı sarsan, ikinci devrimle krallığı ortadan kaldırıp Cumhuriyeti kuran Mısırlıların bağrına bastığı ilk lider Nasır. En büyük ideali Arap Birliği’ni kurmak.

Mısır artık bir cumhuriyet olsa da tek partili sıkı bir rejim var ve Nasır da rejimi daha da sıkı tutma konusunda iddialı. Tarihe geçen ilk büyük icraatı 1958 yılında Mısır ve Suriye’yi birleştiren Birleşik Arap Cumhuriyeti ama birlik sadece üç yıl devam ediyor ve Suriye 1961 yılında federasyondan ayrılıyor.

Nasır Arap dünyasında birliği sağlama konusunda girişimlerine devam ediyor. İsrail ile çatışma içine girmenin Arapları birleştireceğine inanırken, İsrail’e karşı aldığı yenilgiler bu hayalini gerçekleştirmeyi engelliyor. 1967’de 6 Gün Savaşı’nda aldığı yenilginin ardından istifa ediyor, karşılaştığı büyük halk sevgisinin ardından istifasını geri alıyor ancak savaş sonrası dönemde radikal çizgisinden uzaklaşıyor.

Bu tarihten sonrası kendini Arap ülkeleri arasında yaşanan anlaşmazlıkların giderilmesine adadığı bir dönem. Birkaç yıl sonra Arap Birliği’ni kurma hayalini gerçekleştiremeden 1970 yılında bu dünyadan ayrılıyor.

Mısır’ın hanedanlıktan kurtulduğu 1952 devrim hareketinin önemli aktörlerinden bir diğeri Enver Sedat. Sedat, Nasır döneminin İçişleri bakanı. Nasır’ın ölümünün ardından Sedat, Kasım 1970’de Mısır’ın yeni devlet başkanı olarak göreve geliyor.

1973 tarihli Yom Kipur Savaşı Sedat’a Arap dünyasında kahramanlık getiriyor. Ancak Mısır Devlet Başkanı bu savaştan sonra tavrını değiştirerek İsrail ile ılımlı bir politik çizgiye geliyor ve barış arayışları 1978 tarihinde bir barış anlaşması ile son bulunca aynı yıl İsrail Başbakanı Begin ile birlikte Nobel Barış Ödülü’ne hak kazanıyor.

Ancak İsrail ile girdiği yakınlaşma süreci aşırı İslami güçleri rahatsız ediyor ve 6 Ekim 1981 tarihinde Mısır’ın kurtuluşunun yıldönümü törenlerinde düzenlenen saldırı ile hayatını kaybediyor.

Saldırıda 11 kişi daha ölüyor. Enver Sedat’ın başkan yardımcısı Hüsnü Mübarek şanslı bir şekilde sadece elinden yaralanarak kurtuyor ve Sedat’ın ardından Mısır’ın yeni devlet başkanı seçiliyor. Başkanlığı boyunca ülkede sıkı yönetimin geçerli olmasını sağlıyor ve oldukça sert bir dikta rejimini benimsiyor.

Hüsnü Mübarek Mısır’ın dördüncü devlet başkanı olsa da, ülkeyi hanedanlıktan kurtaran 1952 devriminin mimarı Hür Subaylar kadrolarında yer almayan ilk başkan olma özelliğine sahip.

Mısır Hava Kuvvetleri’nde başlayan askeri kariyerinde hava kuvvetleri komutanlığına kadar yükselen Mübarek, 1972 yılında savunma bakan yardımcılığı ile askerlikten politikaya geçiş yapıyor. 1975 yılında Enver Sedat tarafından başkan yardımcılığı görevine getiriliyor. Sedat’ın öldürülmesinin ardından da ülkenin yeni devlet başkanı oluyor. 2011 yılına kadar tam 29 yıl bu görevde kalarak da, Mısır’da en uzun süre görev yapan devlet başkanı olarak tarihe geçiyor.

Mübarek 1989 yılında Mısır’ın yeniden Arap Ligi’ne girmesini sağlıyor. 1991 Körfez Savaşı’nda Amerika’nın müttefiki olarak yer alması Mübarek’e savaşın ardından Mısır’ın 14 milyar dolarlık borcunun silinmesi zaferini kazandırıyor.

Mübarek 1991 yılında Körfez Savaşı’nda verdiği desteği 2003 Irak Savaşı’nda sürdürmüyor ve ABD’nin Irak’a savaş açmadan önce İsrail-Filistin soruna çözüm bulması gerektiğini belirtiyor.

1981 yılında Mısır devlet başkanlığı görevine seçilmesinin ardından 1987, 1993 ve 1999 yıllarında tek aday olarak girdiği referandumlardan zaferle ayrılan Mübarek, artan uluslararası baskı nedeniyle 2005 yılında çok adaylı bir seçim sistemine geçilmesini kabul ediyor. Bu demokratik açılım sandıkta karşılık bulmuyor ve Mübarek iktidar olmanın gücünü seçimlerde kullanak büyük bir şaibeye imza atıyor.

Mısır’da gerilimi arttıran bir diğer konu Mübarek’ten sonra yeni devlet başkanının kim olacağı konusu. Hanedanlığın 1952 yılında sona erdirilmesinden beri ülkeyi yöneten devlet başkanları, kendilerinden sonra gelecek liderin kim olacağını da işaret ediyor. Bu gelenekle Mübarek’in işaret ettiği ismin kendi öz oğlu Gamal olması da ülkede Monarşik düzenin yeniden dönüşü olarak yorumlanıyor. Sonra da Mısır halkı üçüncü kez sokaklara dökülüyor.

MISIR DEVRİMİ #3

20. yüzyılın başından beri 3 kez devrim için sokaklara dökülen bir halk Mısırlılar. İlk devrimde hanedanlığı sarsan, ikinci devrimde cumhuriyetin kapılarını açan Mısırlılar, bu kez gerçek demokrasi için sokaklarda. Gösteriler Mübarek dönemini sona erdirse de, kamuoyu değişime şüphe ile bakıyor. Ama şimdilik Mısır meydanlarından yükselen özgürlük şarkılarına tempo tutup, aklımızı hayra yorma zamanı. Dedikleri gibi ‘çekirge bir zıplar, iki zıpar, üçüncüsünde demokrasiyi yakalar’.