İran bomba üretirse hiçbir zaman barış olmayacak

Arap ülkelerinin İran’ın nükleer tesislerine yapılacak askeri bir harekâtı destekleyeceğinin Wikileaks tarafından açıklanmasının ardından, ABD’nin de Tahran ile ilgili politikalarını yeniden değerlendirmesinin zamanı geldi

Diğer
5 Ocak 2011 Çarşamba

Arap ülkelerinin İran’ın nükleer tesislerine yapılacak askeri bir harekâtı destekleyeceğinin Wikileaks tarafından açıklanmasının ardından, ABD’nin de Tahran ile ilgili politikalarını yeniden değerlendirmesinin zamanı geldi

İsrail yerleşim yeri inşasını dondurur, Filistinliler anlaşma masasına gelir ve her iki taraf da Kudüs, mülteciler ve sınırlar konusunda bir anlaşmaya varsa bile İran nükleer silah geliştirmeye devam ettiği sürece Ortadoğu’da gerçek bir barış sağlanamayacak.

ABD’nin çabalarına rağmen İsrail ile Filistinliler arasında gerçek barışı sağlamak ABD’nin İran’a karşı olan hatalı politikaları yüzünden mümkün olmayacak. ABD’nin politikasına göre İran’ın nükleer bombaya sahip olması kaçınılmaz. Bu süreç yaptırımlarla geciktirilebilir fakat her şartta İranlıların bombayı geliştirmesi engellenemez ve bu kısıtlama politikası umulabilecek en iyi çözüm.

Ancak bu kısıtlama bir politika değil, başarısızlığın kabulüdür. Nükleer bir İran sınırlandırılamaz, çünkü İran Hizbullah, Hamas ve çeşitli terörist grupların gölgesi olarak çalışmakta. İran kendi parmak izini bırakmadan bu grupların eylemlerini yönlendirebiliyor. Şu anda bu eylemler Hizbullah ve Hamas’ın İsrailli sivillere karşı ateşlediği roketlerle sınırlı. Eğer, İsrail ile barışa karşı olan bu gruplar İran’ın nükleer şemsiyesinin koruması altında çalışmaya başlarlarsa, İsrail’i sürekli misilleme ve önleyici askeri harekât düzenlemeye kışkırtacaklardır. Bu eylemler Filistin Özerk Yönetimi’ni İsrail ile yapılan antlaşmaları ihlal etmeye zorlayacak, dahası lideri İsrail’i haritadan silmek istediğini açıkça beyan eden bir İran tarafından nükleer Holokost tehdidi altında kalan İsrail halkı önleyici bir askeri harekât talep edecektir. İsrail tarafından yapılacak olası bir harekât ise Hamas, Hizbullah veya Filistin Özerk Yönetimi tarafından anında bir tepkiye yol açacak.

Ayrıca, nükleer güce sahip bir İran’ın hedefi sadece İsrail ile sınırlı da kalmaz. Kuzey Kore’den almış olduğu orta menzilli balistik füzeler sayesinde kendisini Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’nın diğer bölgelerine nükleer terörizm ihraç edecek kadar maceracı hissedebilir.

ABD Başkanı Barack Obama nükleer bir İran’ın ‘bir oyun değiştirici’ olduğunu söyleyerek tehlikeyi küçümsedi. Bu önlenemeyen felaket, dünyadaki nükleer silahsızlanma ümidini yok ederek, modern tarihin en büyük silah yarışına sebep olacak dünya barışını tehdit edecektir. Bu felakette Bush ve Obama idarelerinin eşit şekilde hataları vardır. George Bush’un başkanlığında ABD Milli Güvenlik Kurulu Kasım 2007’de İran’ın nükleer silah geliştirdiğini inkâr eden bir rapor yayınladı. Bu raporun hatalı olduğu yayınlandığı zaman da belliydi. Çünkü bu rapor açıklanmadan önce Amerikan istihbaratı Kum şehrindeki nükleer silah tesisinden haberdardı. Bu rapor yayınlandığında ABD İran’a güçlü bir mesaj gönderdi: Amerikalılar İran’ın yemini yuttu. ABD, barışçıl kullanım için nükleer araştırma adı altında nükleer silah geliştirme kapasitesini gizleyen İran’ın ‘sakla ve değiştir oyunu’nun tuzağına düştü. Bu, İranlıları nükleer programlarını ileri taşımaya teşvik etti. Aynı zamanda Bush hükümeti İsrail’in İran’a yapacağı olası saldırıya ABD’nin onayını yeşil ışıktan önce sarıya ve daha sonra da kırmızıya çevirdi. Sonuç olarak İran barışçıl amaçlarla nükleer enerji elde etmek başlığı altında nükleer silah geliştirmekte her hangi bir engelle karşılaşmadı.

Obama yönetimi ise yaptırım uygulamalarına ağırlık vererek askeri harekât seçeneğini masadan kaldırdı. ABD Savunma Bakanı Robert Gates bu konuda İranlılara açık olarak konuşmuş, İranlılar da dinlemiştir. Aslında zaten uygulamaya niyetli olmadığı bir askeri harekât planını ortadan kaldırmak anlamsızdır. George Washington’ın ilk kongre konuşmasında söyledikleri çok önemlidir: “Barışı korumanın en etkili yolu savaş için hazırlıklı olmaktır.” İsrail Başbakanı konuyla ilgili verdiği bir demeçte Washington’un bu sözlerini hatırlattı: “Bu basit bir ikilem; eğer ABD liderliğindeki uluslararası toplum İran’ın nükleer programını askeri eyleme başvurmadan durdurmayı umuyorsa İran’ı bu eylemlere hazırlıklı olduklarına inandırmalılar.” Amerikalı politikacılarının apaçık meydanda olmasına rağmen anlamadığı nedir?

İki hükümette de yer alan Savunma Bakanı Gates, Bush ve Obama yönetiminin İran’a karşı olan başarısızlığından ve ABD Milli Güvenlik Kurulu’nun yanlış verilerle askeri operasyon seçeneğini masadan kaldırmasından sorumludur. Gates İran’ın favori Amerikalı diplomatıdır. Yakın gelecekte görevinden ayrılacak olan Gates’e rağmen ABD’nin İran’ın nükleer programı ile ilgili başarısız politikalarının uzun süre değişeceğine dair herhangi bir işaret yok.

Kutsal kitapta bir peygamber “barış, barış ve barış yoktur” diye öngörür. Uzun vadeli olmayan ABD’nin İran politikası, İran’ın Demokles’in nükleer kılıcını bütün bölge üzerinde tutmasına izin veriyor. İsrail ile Filistin Yönetimi’nin barış için yaptıkları fedakârlıkların ardından ABD’nin bu tutumu yüzünden tüm çabaların boşa olduğunu hissettiklerinde bu kehanet de ne yazık ki acı bir gerçeğe dönüşecek.

Kaynak: There will never be peace if Iran gets the bomb

Prof. Alan Dershowitz

The Huffington Post, 29.11.2010

Çeviri: Esra CAN TARAGANO