- Ünlü astrolog - GAHL SASSON Türkiye’deydi

Geçtiğimiz hafta Türkiye’ye gelen Gahl Eden Sasson ile astroloji ve Kabala ile ilgili söyleşi yaptık

Batya KEBUDİ Yaşam
23 Haziran 2010 Çarşamba

Birkaç ay kadar önce gecenin bir yarısı internette gezinirken O’na rastladım… Önce web sitesini daha sonra hakkında yazılanları okudum.

Öğrendim ki birkaç kere İstanbul’a gelmiş… Hemen mail attım. Merak ettim.

Belki tekrar gelir, kim bilir?

Birkaç saat sonra bana cevap yazdı!

Türkiye’de olacağı günlerde astrolojimi bakıp yorumlayabileceğini belirtti…

Bu sayede aylar sonra bir araya geldik, haritamı inceledik.

Başak burcuyum, hem de en fenasından…

Detaycı, mükemmeliyetçi, çalışkan, sorumluluk sahibi… Bunlar ilk anda çok güzel geliyor olabilir, siz bir de bana sorun!

Kusursuzluğu arayan ve küçük ve önemsiz ayrıntılara aşırı gösteren biri olmanın pek kolay olduğunu söyleyemeyeceğim!

Gahl Sasson ile buluşmanın bu nedenle bana iyi geleceğinden emindim.

Haklıymışım, söyledikleri karşısında hayretler içinde kaldım!

Çok etkilendim!

Gahl Eden Sasson ilginç bir adam, astroloji haritanıza bakıyor, içinizi okuyor.

Adeta sizi size anlatıyor…

Sizi çok merak ediyorum…

İsrail’de psikoloji okudum. Üniversiteyi bitirdiğimde arkadaşlarım Meksiko’ya gidiyorlardı. Ben de onlara katıldım. Ben sadece hayata ayak uydurdum. Karşıma çıkan fırsatları değerlendirdim, onlara karşı gelmedim. Benim adım İbranice’de ‘rüzgar’ demek… Metaphor olarak hayatta daha iyi uyum sağlamak olduğunu düşünüyorum. Arkadaşlarım oradan taşındılar. Fakat benim bir senem daha vardı. Ben bir süre daha orada kaldım. Bir grup müzisyen ile tanıştım; o sırada gruplarına bir solist arıyorlardı. İki yıl kadar onların solisti oldum. Orada tanıştığım insanlar ile arkadaş oldum. Onlarla birlikte Roş Aşana’da sinagoga gittim. Sinagogda İsrailli bir aile ile tanıştım. Kibitz’dan Meksiko’ya dil öğretmek için gelmişlerdi. Üç çocukları vardı. Onlarla yaşamaya başladım. Bana bir oda verdiler, araba verdiler. Bir şekilde o aileden biri oldum. Onlarla iki sene beraber yaşadım. Büyük bir tesadüf ile astroloji ve kabala okudum. Kabala derslerimi 15. yüzyılda Musevilikten Hristiyanlığa geçmek zorunda bırakılmış bir aileden öğrendim. Hristiyan olmalarına rağmen Kabala’yı her zaman ailelerinde tutmuşlardı. Hiçbir Hristiyan bayramını kutlamıyorlardı ama Kabala hakkında her şeyi biliyorlardı. Soyadları bile İbraniceydi. O aile ile çok iyi arkadaş oldum. Ailenin erkek çocuğu bana Kabalayı öğretti. Babası Meksiko’da çok ünlü bir ressamdı. Kabalistik sembolleri kullanarak bir çok resim yaptı. Ardından Los Angeles’e gittim. Garson olmak istemedim. İnsanların astroloji haritasına baktım. Önce Musevi cemaatine baktım. Zaman içinde insanlar çok memnun kalınca beni başkalarına da önerdiler. Daha sonra astroloji ve Kabala ile ilgili seminerler vermeye başladım; Kabala ile ilgili bir kitap yazdım. Amerika, Türkiye, Brezilya ve daha birçok ülkede yayımlandı. Ben de o ülkelere seyahat etmeye başladım. Türkiye’de kitabım çok ilgi gördü. Beni bu nedenle buraya davet ettiler. Benim dedem Türk,  Edirneli… Bu nedenle de Türkiye hep merak ettiğim bir yerdi. Bu da benim için çok iyi bir fırsat oldu. Burada başıma neler gelebileceğini bilmiyordum. Neyse ki benim için çok güzel bir uyanış oldu. Burada bir çok yeni insanla tanıştım. Uma Thurman ile burada tanıştım. O aslında buraya bir ziyaret için gelmişti. Ben de burada olunca onun astroloji haritasına burada baktım. Gerçekten ilginç bir karşılaşma oldu. Böyle ilginç olaylar olmaya başlayınca bende buranın enerjisine çok inandım. Altı yıldır senede iki kere Türkiye’ye geliyorum. Dalai Lama’nın kitabım hakkındaki güzel yorumları sayesinde birçok yeni ülkeye seyahat etmeye başladım. Çin, Hong Kong gibi birçok yere gidiyorum. Astroloji haritası çıkarıp, seminerler veriyorum.

İstanbul’u sevdiniz mi?

İstanbul bence dünya üzerindeki en etkileyici şehirlerden biri… Çok mistik bir şehir; çok farklı etnik kökenin bir arada yaşadığı bir şehir… Mucizelere çok açık bir şehir… Gittiğim diğer şehirlerin çoğu öyle değil.

Türkiye’nin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye Akrep burcu. Her zaman bir dönüşüm içinde… Atatürk birçok değişikliler yaptı. Dili, giyimi gibi büyük değişiklikler yaptı. İnsanlar ‘biz Türkiye’yi kazandık’ ya da ‘kaybettik’ olarak görüyorlar. Oysaki Türkiye her zaman yeniden diriliyor. Şu anda da büyük bir dönüşüm içinde… Satürn 2012 ve 2014’de Akrep burcunda olacak. Bu da büyük değişimlerin olacağı anlamına geliyor. Şu anda Satürn Terazi burcunda bu da kimler benim arkadaşlarım ortaklarım kimler benim hakkında karmaşaların yaşandığı bir dönem.

Tüm burçlar için 2010 nasıl bir yıl olacak?

2010 çok zor bir yıl. Haziran, temmuz aylarında devlet ve ekonomi ile ilgili problem olacak. Çünkü Satürn Başak burcuna giriyor. Bütün burçlar bu dönemde ayrılıklar yaşayabilirler. Bu sene bu devam edecek. Herkese bu sene 8 Ekim-18 Kasım arasında biraz dikkatli olmalarını öneriyorum. Birlikteliklerin gezegeni Venüs’ün gerilediği bir dönem olacağından iş yerinde maddi sıkıntılar da yaşanabilir. Yanlış anlaşılmaların yoğun olacağı bir dönem…

Burçlar ve İbranice Harfler

Astroloji ve Kabala hakkında yazdığı son kitabı ‘Kozmik Gezgin’ şimdiden çok satanlar listesine girdi. Gahl Eden Sasson, burçlar ve İbrani alfabesi ile birlikte size yol gösterici detaylar sunuyor. Biraz ipucu veriyorum, detaylar için bu kitabı mutlaka edinin… 

KOÇ - HE: Antik İbranicede He, bir öncünün ve keşifçinin içinden bakarak uzaktaki ufku görebildiği ‘penceredir’. Gözler ruhun pencereleridir. Bu tarz bir görsel meditasyon, sadece yaşamınızı canlandırmayacak aynı zamanda yüksek nefsinizin ihtiyaçlarına ve dürtülerine ulaşmanıza olanak tanıyacaktır.

BOĞA - VAV: İbranice’de Vav, ‘çengel veya ‘çividir’ ve şekil de gerçekten keskin bir çiviyi andırır. Sağlam bir şekilde toprağa oturmuş olan Boğa burcu, bir merdiven veya bir bezelye ağacı gibi ilahi güce yükselir. Vav harfi, ‘ve’ sözcüğü gibi bağlaçtır. Boğa burcu da aynı şekilde iki ayrı şeyi birbirine çiviler.

İKİZLER - ZAYİN: İbranicede Zayin  ‘silah’ anlamına gelir, kılıcı akla getirir. Kılıcı nesneleri ikiye bölmek için kullanırız. Bu silah aynı zamanda kılıç ucu seklindeki dil ile de ilişkilendirilir. Dil tabiî ki konuşur; konuşmak ikizlerin varolma nedenidir ve ikizlerin dili bir kılıç gibi belki de daha kesin olabilir.

YENGEÇ - KHET: İbranicede Khet ‘duvar’ veya ‘çit’ demektir. Bu harf yengecin kabuğunu, nüfusu koruyan ve güvence altına alan şehir duvarlarını, aile evinin çevresindeki çiti simgeler.

ASLAN - TET: İbranicede Tet ile başlayan ilk sözcük ‘iyilik’, ‘iyi’ veya güzellik anlamna gelen gelen Tov’dur. Diğer bir deyişle Aslan burcu iyiliği ve iyi niyeti yönetir.

BAŞAK- YOD: İbranicede ‘Yod’ el anlamına gelir. Yod başak burcunun alçakgönüllü enerjisini simgeler. Küçücüktür ve az dikkat çeker. Ama tüm diğer harfler görkem ve şekillerini Yod harfine borçludurlar. Tanrı’nın eli olarak Tanrının işini yapmakla meşguldürler. Başak burçları ayrıntılara dikkat ederek, temiz ve düzenli olarak ve hizmete kendini adayarak görevlerini yerine getirir.

TERAZİ - LAMED: İbranicede Lamed alfabenin tam ortasındadır. Yükseklik sınırını aşan tek şekildir ve en uzun harftir. Tüm arazinin en değerli göbek süsünde dalgalanan bir bayrak gibi her yere tepeden bakan bir dağ zirvesine benzer.

AKREP - NUN:  ‘Derinlerin Balığı’ anlamına gelir ve akrebin, duygu ve bilinçaltı okyanusunda derinlere dalma eğilimini simgeler.

YAY - SAMEK:  ‘Güvenmek’ veya ‘desteklemek’ anlamına gelir. Yaşama güvendiğinizde, karşılaştığımız eş zamanlılıklarla birlikte aktığımızda doğruyu buluruz. Güven iyimserlik getirir.

OĞLAK - AYIN: Bu harf ‘göz’ anlamına gelir. Kuşkuculuğunu ve gözü görmediği hiçbir şeye inanmadığını anlatır. Derin bir spritüel sır saklar. Yahudiliğin antik alfabesinde göz, tüm evreni simgeler.

KOVA -TZADİK: Bu harf balıkçının balık tutarken kullandığı ‘kanca’ anlamına gelir. Bu işaret nehir kenarında sakin ve hareketsiz bir şekilde oturan balıkçının bilinçaltında içgörü ve aydınlanma için avlanışını belirtir.

BALIK - KUF: Harfin yuvarlak kısmı başın arka kısmına veya hayal gücünü ve hayal kurmayı yöneten bir insan korteksine benzer. Dik çizgi ise buradan çıkan mesajları bedeninin geri kalan kısımlarına gönderen omuriliği simgeler.