Yasmin Levy, sen aşksın!

2 Haziran 2010 Çarşamba

15. yüzyıl İspanyası’ndan zor kullanılarak ayrılan Yahudilerin, kalplerinde taşıdıkları hikâyeleri geleneksel Ladino şarkılarında anlatan Yasmin Levy, ezgilerindeki Endülüs Flamenkosu tutkusunu sesindeki yakarışlarla birleştirirken, kulağımıza söylemiyor, sanki onları kalbimize saplıyor.

Daha en başında bir Mayıs gecesi Topkapı Sarayı’nın avlusunda şarkılara doğru yürümek bile bir keyifti ama konseri izlemek aşk oldu. Yasmin Levy’nin şarkılarının hikâyelerini izleyiciyle paylaşması ve tarihi Aya İrini atmosferi, Kültür A.Ş organize ettiği 2. Uluslararası Mistik Festivali’nin adını haklı çıkarmayı başarıyordu.

Tüm etkinliklerin ücretsiz olduğu gecenin final yıldızı olarak Yasmin Levy’den daha iyi bir isim düşünülemezdi. Aya İrini’deki konser alanına giremeyenler için bahçede kurulan barkovizyon ile konserin izlenebilmesi mümkün kılınmıştı. Buna rağmen ilk şarkıda içeri giremeyenler kısa süreli bir protestoda bulundular ve bence çok ayıp ettiler. Çünkü güzel bir mayıs akşamı, sarayın çimenlerde Yasmin Levy dinlemek ayrıca çok keyifli olabilirdi.

Üzgünüm ama ben balkonda yerimi kaptığımda dünyayı ve bahçedekileri unuttum. İlk şarkıda mikrofona ses gelmemesi gibi bir teknik aksilik bile gecenin tadını bozmadı. Levy’nin sesi o kadar güçlü, akustik şarkı söylerken öyle bir yakarıyordu ki… Her hikâyesi hançer gibiydi Levy’nin. Hikâyelerden birinde; 58 yaşlarında orta yaşlı bir kadınla tanışmış vaktinde Levy. Kadının 30 yaşında yakışıklı bir sevgilisi varmış. Bir gün hiç sebepsiz terk etmiş onu, nedenini sorduğunda genç adam, “Bir başkasına aşığım” demiş. Kadından tek cümle çıkmış: “Bir gece daha sev beni”. Bu hikâyeyi anlatarak söylediği “Una Noche Mas”,  tarihi 4. yy’a dayanan Aya İrini Kilisesi’nde, her yeri aşka boyuyordu.

 Sahnede Yahudi İspanyolcası, izleyicilerin büyük çoğunluğunu oluşturan türbanlı hanımlar ve en büyük Bizans Kilisesi… Bu ilginç bütünleşmede şarkılar yine bir ediyordu insanları. Yasmin Levy’nin kızını kaybeden bir babanın hikâyesini anlattığı şarkı da, karnımıza yumruk oldu gecede. Çok kederli eski bir İspanyolca şarkıydı. Mezar kazıcısı bir babanın kaybettiği kızını gömdükten sonra, onu çok üzgün gören birine söylediği cümle, “Bu kez kalbimi gömdüm” oluyor şarkıda. Yasmin Levy bu şarkıyla öyle bir ağıt yaktı ki, sevdiklerini kaybeden herkesin özdeşleşebileceği bir ayin yaptık Aya İrini’de…

 Yasmin’in şarkılarındaki Arap etkileri, Flamenko ve batı sazları ile birlikte Ermeni bir müzisyenin çaldığı klarnette bu şarkı ağlıyordu sanki. Bu kadar kederden sonra zurna öyle bir coştu ki, “Una Ora” ile Aya İrini’de düğünümüz oldu. Hepimizin çok iyi bildiği Sefarad şarkısı Los Bilbilicos’u Yasmin bizlere armağan etti. Çoğu dinleyici “Yastayım” sözleriyle Ferhat Göçer’den biliyordu bu şarkıyı.

Yasmin Levy’nin aşk şarkıları ve acıya yaktığı ağıtları Aya İrini’yi öyle bir büyüyle bezedi ki, “Naci en Alamo” şarkısını dinlerken hepimiz baştan aşağı aşk olduk. Yüreğine sağlık Yasmin Levy! Zamanında tüm farklılıkları kucaklayan İstanbul, yine bir mayıs gecesi aşkla dolu şarkılar duydu. Giderken bize bir elveda şarkısı söyletti Yasmin: “Adio Kerida- Elveda Aşkım”.

Adio Yasmin, sen aşksın!

Cenk ERDEM