Bear: Yaratılış’ta, Tanrı’nın Emirlerine ilk karşı gelen toprak oldu

Kavram
5 Mayıs 2010 Çarşamba

Tanrı, Sinay Dağı’nda Moşe’ye şöyle dedi: Bene Yisrael’e konuş ve onlara de ki: “Size vermekte olduğum ülkeye geldiğinizde, toprak belirli yıllarda, Tanrı Adına, Şabat adı altında dinlenecektir. Altı yıl, tarlanı ekebilirsin...”

(Vayikra 25:1-3)

Bir toprak parçası fiziksel dinlenmeye ihtiyaç duyabilir mi? Bir çiftliğin yorulduğu ve kendini toparlamak için istirahat etmek istediği olur mu? Hem ekilip biçilmese de, bir tarla kendi başına türlü bitkiler üretmeye devam etmez mi? Toprağın dinlenmesi, insana gereksizmiş gibi geliyor, öyle değil mi?

Bütün bu sorulara cevap verebilmek için, pasuktaki ‘dinlenmek’ anlamına gelen veşavata sözcüğünü, aynı köke sahip olan ve ‘pişmanlık duymak’ anlamına gelen teşuva şeklinde yorumlamak daha doğru olacaktır.

Bilgelerimiz “Tanrı ‘Yeryüzü bitki yeşertsin... ve kendi türüne göre tohum içeren meyveler üreten meyve ağaçları olsun’ dedi ve öyle oldu” (Bereşit 1:11) pasukunu yorumlarken, Yaratılış sırasında çok dikkat çekici bir olayın meydana geldiğini öğretir. Tanrı’nın toprağa verdiği bu emri kelimesi kelimesine okuyacak olursak, Tanrı’nın istediğinin şu olduğunu anlarız: Toprak, gövdeleri de taşıdıkları meyvelerin tadında olan ağaçlar yetiştirsin. “Ets pri” sözcüklerinin, gövdesi ile meyvesinin birbirine benzediği bir meyve ağacını kastettiği açıktır. Ancak takip eden pasuk, toprağın tamamen farklı bir tepki verdiğini göstermektedir: “Yeryüzü; bitkiler, kendi türlerinde tohum veren otlar ve kendi türlerine göre tohum içeren meyveler üreten ağaçlar çıkardı” (Bereşit 1:12). Yeryüzü meyve ağaçları çıkardı ama ağaçların gövdesi, meyveleri gibi değildi. Toprak, Tanrı’nın emrine itaat etmemişti.

Aslında toprak, Tanrı’nın emrini Gökler aşkına ihlal etmişti; altıncı gün yaratılacak olan insanoğlunun günah işleyeceğini öngörmüş ve yaratılış içinde, Tanrı’ya itaat etmeyen ilk varlık olmayı seçmiş, böylece Adam ile Hava’nın alacağı cezadan daha büyüğüne talip olmuştu.

Yeryüzünün algı ve tepki gücü olan canlı bir varlık olduğunu idrak etmek çok zor olsa da, bu böyledir. Yeryüzü, tüm diğer gezegenlerle birlikte yaratıldığında, Yaratan tümüne, Efendi’lerini algılamalarını ve övmelerini sağlayacak çok büyük bir zekâ verdi. (Rambam, Yad aHazaka).

Tüm yaratılışın amacı olan Adam ile Hava, günah işleyen ilk varlıklar olmaları takdirde, yaratılışın hedefini ortadan kaldıracak ve geçersiz kılacaklardı. Evren, başladığı noktada sona erecekti. Ancak yeryüzü, ilahi bir emre itaat etmemek suretiyle, Adam ile Hava’nın hedef olacağı ilahi öfkeyi biraz olsun yumuşattı.

Ne var ki, yeryüzünün amacı ne kadar asil olursa olsun, ağır bir hakaret unsuru içeriyordu. Yaptığı, Yaratılış’ın başladığı andan beri meydana gelen ilk itaatsizlik olayı idi. Dahası, yeryüzü bu şekilde davranmasaydı, gövdesi ile meyvesi birbirinin aynı olan yegâne ağaç, Hava’nın dikkatini çekmeyecekti. Sözü edilen ağaç, Gan Eden’deki yasak ağaçtı: “Kadın, ağacın yemeye uygun... olduğunu gördü” (Bereşit 3:6). Lezzetli görünen meyve değil, ağacın kendisi idi; Tanrı tarafından yaratılmış ve Gan Eden’e dikilmişti. Eğer yeryüzüne emredildiği gibi, tüm diğer ağaçların gövdeleri meyvelerine benzeseydi, Gan Eden’deki ağaç olağanüstü olmayacak, Hava onu çekici bulmayacak ve o zaman belki günah işlemeyecekti.

Sinay Dağı’ndaki Vahiy sırasında, Aşem indi ve Tora’yı Bene Yisrael’e verdi. Bu, Yahudilik tarihinde eşi olmayan bir kutsallık ve merhamet anıdır. Yeryüzü teşuva yapma imkânı istedi ve arzusu yerine getirildi. Bu, Bene Yisrael’in sabatik kanunlara uyması yolu ile gerçekleşecekti.

Tarih, sabatik kanunlara uyulmadığı zamanlarda, yeryüzünün tikununa engel olunması sebebiyle, savaş ve yıkımların meydana geldiğini gösterir.

(Maor vaŞemeş)

A BRIDGE TO HEAVEN

A Collection of Classic Kabbalistic

Commentaries on the Torah / Rabbi Yosef Gabay

ÇEVİREN: ESTREYA SEVAL VALİ