Okur’dan...

Toplum
15 Eylül 2010 Çarşamba

İvo Bey,

‘Şalom’a dair’ yazınızı okudum; sizi ve Şalom’u düzenli takip eden bir okurunuz olarak size yazmak istedim. Kendince bir kitap kurdu olarak okuduğum kitaplardan sevdiğim sözleri hem defterime hem beynime kaydetme gibi bir huyum var. Aklıma üç yerde okuduğum sözler ve yazılar geldi: W. Somerset Maugham’ın ‘Of Human Bondage’dan “People ask you for criticism, but they only want praise”; Nüvit Osmay’ın ‘İnsan Mühendisliği’ kitabından “Dünyanın en zor şeyleri şunlardır: sır tutmak, kusur bağışlamak, başkalarını değerlendirmek” ve Haldun Taner’in ‘Devekuşuna Mektuplar’da yer alan “Gole Gideni Biçmek”te yer alan ana fikir.

Şalom’u 2009 yılı sonundan önce ara ara okurken 30 Aralık 2009 tarihli ‘2010’da kendinize başkaldırın’ yazınızla birlikte sizi düzenli takip etmeye başladım. Pozitif, realist ve optimist düşünceleriniz vardı hayata dair ve en önemlisi ülkemiz ve dünyamızda olan her şeye karşın umutlarınızı yazılarınızda gerek benim alışkanlığım gibi etkilendiğiniz kişilerden gerekse sinemadan örneklerle pekiştiriyordunuz. 2010 yılına girerken pek çok nörolog ve çeşitli uzmanların tavsiye ettiği gibi bir kağıda yazdım yapacaklarımı ve sizin o başlığınız benim için birinci satırda yer aldı.

Şalom’un spor, yaşam, eğitim, çevre, sağlık gibi tematik sayfalarını da beğeniyorum. Yazınızdan anladığım kadarıyla güncel politik konularda yapılan bazı yorumlarda eleştiri dozu aşılmış olabilir. Ancak Şalom ‘u dikkatli inceleyen herkes şunu görmeli ki semboller hayatta önemli yer tutuyorsa orada yer alan ağzında zeytin dalı taşıyan beyaz güvercin bu gazetenin belli prensiplerini sembolize ediyor.

Değişik dönemlerde gerilen Türkiye-İsrail ilişkileri dışında iki ülke insanının duygularını da dikkate almak gerekiyor. Başımdan geçen bir olayı size aktarmak isterim. Hiç bir zaman unutamayacağım bir anıdır. Bir Türk Kızılay’ı gönüllüsü olarak gerek Kızıl Haç gerekse Magen David Adom gönüllüleri ve çalışanları ile tanıştım. Magen David Adom’dan arkadaşım ile ilk selamlaşmamızda bana Türkiye’yi ve İstanbul’u çok sevdiğini söyledi. O an gözlerim doldu çünkü “ülkenden nefret ediyorum” diyen bazı Avrupalı insanlarla da hayat beni yüz yüze getirdi. Bu nedenle iki ülke arasındaki politik konuların Şalom’un güvercini için zor konular olduğunun farkındayım.

Eleştirilere açık olduğunuzu ve ilerlemek istediğinizi belirtmişsiniz. Bir ünlü kozmetik firmasının ürünlerinde şöyle yazıyor: “Made with Passion”. Şalom da özverili çalışanlarının sayesinde daha çok ilerleyecektir çünkü tutku ve sevgi ile yapılan her iş başarı kazanır. “Pazartesi sabahları, cuma öğleden sonrası kadar mutlu isen sen bu işi tutkuyla yapıyorsun demektir” diye okumuştum. Size ve ekibinize en az cuma öğleden sonraları kadar mutlu pazartesileri diliyorum”

Saygılarımla

Hande KURT