Ekonomi politika ile buluşunca

"Bankalar, kan pompalayan kalp, 'kredi'ler de ABD'nin kurumsal kası gibi. Eğer kalp kötü çalışırsa, olası bir iyileşmede bile kansızlık olacak" 

Diğer
24 Şubat 2010 Çarşamba

2009’un hoş sürprizlerinden biri, dünyanın en büyük ekonomilerinin, hiçbir büyük savaş veya dünyayı sarsıcı politik veya jeopolitik rahatsızlıklar olmadan kendilerini iyileştirmeye konsantre olabilmeyi becerebilmeleriydi.

2010 yılının bu kadar olumlu olma şansı nedir? Çok düşük olduğunu söyleyebilirim.

Şüphesiz dünyanın en büyük ekonomileri 2010’un politik ve jeopolitik olarak yine sessiz bir sene olmasını gerektiriyor, bunun olması için de en azından üç büyük mücadelenin (Bankalar, Obama’ya karşı; Çin, Google ve arkadaşlarına karşı; dünya, İran’a karşı) kazanan-kaybeden yüzleşmeleri yerine iki tarafın da kazandığı karşılıklı uzlaşmalarla etkisiz hale gelebilmesi gerekiyor.

Üçüne de bakalım.

Bankalar kan pompalayan kalp gibi ‘kredi’ler de ABD’nin kurumsal kası. Eğer kalp kötü çalışırsa, olası bir iyileşme de bile kansızlık olacak. Fakat kalp ameliyatı çok karışık bir şeydir. Sizinkinin bir tesisatçı veya politikacı tarafından yapılmasını istemezsiniz. Sonuçta, bir sene önce bazı büyük bankaları kamulaştırmak için büyük bir yaygara vardı; bu iyi bir fikir olmazdı. Dahası, finansal kriz ulusal bir etik çöküşün neticesiydi; Borç alanlardan, borç verenlere, reyting ajanslarından, kanun koyuculara kadar. Banka reformunun tek başına her şeyi iyileştireceğini bir saniye için bile düşünmeyin.

Bizim, kapitalizmin anahtarı olan risk almayı azaltmadan, pervasızlığı azaltacak yeni bir bankacılık kurallı rejime ihtiyacımız var. Bu karışıktır. Eğer önde gelen bankaların biraz beyni olsaydı, inisiyatif kullanır ve kendi fikirlerini öne sürerlerdi. Tabii ki, banka iflaslarının sayısı göz önünde tutulduğunda her şeyin iyi olduğunu söyleyemezler. Hükümet ve diğer önde gelen merkez bankaların fikirlerini sunmalarına izin verelim ve o zaman akıllıca bir şeyler uydurmaya çalışalım.

Halkın bunun yerine gördüğü ise, vergi verenler tarafından kurtarıldıktan sonra, lobi yapanlar ve kanun koyuculara herhangi ciddi bir reforma karşı gelme talimatı verirken, kendi kendilerine ikramiyeler veren bilgisiz bankacılar. Aynı zamanda partisinin Massachusettes yenilgisinden sonra kendi banka önergesini sunan Devlet Başkanı Barack Obama var. Akıllıca bir tartışma yaratmak amacıyla değil, banka karalamanın çöken oy reytinglerini arttırmaya yönelik bir çaba idi. Hükümet, merkez bankacılara fikirleri hakkında ön bir bilgi verme zahmetine bile girmedi.

Davos’ta bir arka plan brifinginde kıdemli bir İngiliz Hazine yetkilisi bana şöyle dedi; “Amerika bir bu problemi kendi başına çözecek kadar büyük değil... Bu global bir problemdir. Bir problemi çözmeden onu anladığınıza emin olun.”

Banka reformu dikkatlice yapılmalı ki, sonuçta biz daha fazla para borç verilebilen güçlü bankalara sahip olabilelim. Eğer bankacılar inatçı olup bunu devlet başkanıyla bir savaşa dönüştürmek isterse, ya da devlet başkanı banka karalamayı itibarını geri kazanmak için kullanırsa, bazı sonuçları garantileyebilirim; daha yavaş bir iyileşme ve daha az yeni istihdam.

İkinci konu Çin ve Google arasındaki çelişki olarak görünürken, ‘internet özgürlüğü’ aslında çok daha derin bir problem. Bu gazetenin (The New York Times) geçen hafta açıkladığı gibi, 34 tane Amerikan şirketi izleri Çin’e ulaşan hacking kurbanı oldular. Saldırılan bir teknoloji şirketinin CEO’su (hâlâ Çin’le iş yapmaya devam edip etmeme kararı aşamasında olduğu için kimliğinin açıklamasını istemiyor), kendi olayında saldırının kaynak kodları, tasarımlar, iş planları ve ellerine geçirebilecekleri her şeyi süpürme niyetiyle olduğunu söyledi. CEO, Çin’den kaynaklanan bu endüstriyel casusluğun son yirmi beş yılda gördükleri arasında en kötüsü olduğunu söyledi. ABD’li bir yetkilinin tarif ettiği gibi; “Penetrasyon çok kapsamlı ve çok can sıkıcıydı.”

Çin’e not; Ateş ile oynuyorsun. Tabii ki ABD’nin de kendi hackerları var ama bu derecede endüstriyel bir casusluk ABD’den çıkmadı. Eğer bu devam ederse, Çin, Google’ın çekilmesinden daha fazlasını görecek. Kaç tane ABD şirketi ilerde Çin malı software veya bilgisayar sistemleri satın almak isteyecek? Ki bu sadece Pekin’in şirket bilgilerine sızmasına yardımcı olur? Bu hacking olayı çok büyük. Eğer ABD’nin Tayvan’la olan silah satışı gerilimi sırasında patlama olursa, o zaman kemerlerinizi bağlayın.

Son olarak, ABD ve müttefikleri İran’a karşı yeni ekonomik yaptırım önergesini BM’ye sunmaya hazırlanıyor. Yaptırım, İran’ın Devrimci Muhafızlar Kuvvetlerini ve onun İran içinde kontrol ettiği çoğu finansal enstitüyü hedef alıyor. Eğer BM harekete geçmez ise, ABD ve onun kilit müttefikleri kendi yaptırımlarını empoze etme niyetindeler. Devrim Muhafızları, ülkedeki rejimin popüler isyanlarını bastırmak ve nükleer programı korumak için İran tarafından kullanılan ana araç haline geldi. Eğer bu yaptırımlar İran’ın şüphelenilen nükleer silah programını durdurmaya yetersiz kalırsa, bir ABD veya İsrail’in İran’a karşı askeri darbe olasılığı bu yıl sona ermeden çok artacak. Körfez bölgesinde tedirginlik üst düzeyde.

İyileşmenin ekonomisi her zaman zordur, fakat 2010’da politika ve jeopolitika bunu daha da zor hale getirebilir. Dua edelim ki, sakin başlar üstün gelsin.

Thomas L. Friedman,

The New York Times,

3 Şubat 2010

Çeviri: Joelle PİNTO