“Konservatuardan mezun olamadım, ama hayat okulundan oldum!”

Mischa Maisky çello dünyasında hem Mstislav Rostropovich hem Gregor Piatogorsky ile çalışmış ilk ve son çellist. Rostropovich ondan bahsederken şu sözleri sarf etmiş: “….genç nesil çellistlerin en yeteneklilerinden biri. Çalışında güçlü bir temperaman,  inanılmaz bir şiirsellik, zarafet ve parlak bir teknik bir arada yer alıyor.”

10 Şubat 2010 Çarşamba

Mischa Maisky ile Avrupa konser turnesi kapsamında İstanbul’a gelmeden önce, Viyana’dan görüştük

Kaderin Cilvesi

Herkesin Rus sandığı, fakat Riga (Letonya) doğumlu olan sanatçıya, insanların kafasındaki bu karışıklığı hatırlattığımda bakın ne diyor: “Ben yanlışlıkla, kaderin bir cilvesiyle Letonya’da doğdum. Babam II. Dünya Savaşı’ndan sonra Rusya’dan Letonya’ya çalışmaya gönderilmiş, ben de orada doğdum. Ailem Leton değil.

İsrail’e geldiğimde bani Rus çellist olarak adlandırdılar. Ancak Rus da değildim, çünkü Sovyetler Birliği pasaportumda ‘taabiyeti: Yahudi” yazıyordu. Batıda çok az insan Sovyetler’in Yahudilere nasıl davrandığına dair fikir sahibiydi.” Ve hemen geçiştiriyor: “Neyse 1972’de tekrar İsrail’e döndüm. Şimdi Brüksel’de yaşıyorum. İtalyan yapımı bir çello çalıyorum. Genelde Fransız arşeler kullanıyorum. Alman ve Avusturya yapımı telleri tercih ediyorum. Kızım Paris’te doğdu, büyük oğlum Brüksel’de, küçük de İtalya’da. Anlayacağınız artık bir dünya vatandaşıyım!”

Birinci hayatımın babası: Rostropovich

Mischa Maisky, Rusya şartlarına göre oldukça geç bir zamanda, 5 yaşında başladığı sigarayı bıraktığı 8 yaşında çello ile tanışıyor. Hiperaktif ve yerinde duramayan bir çocuk olduğunu anlatan Maisky: “Çello çalmak istediğimi söyleyince, hiç kimse inanmadı ve bunun çılgınca bir fikir olduğuna beni inandırmaya çalıştılar. Ama ben direttim ve 54 yıl sonra, görüldüğü üzere hâlâ çalıyorum.”

İsrail’e dönüşünü ikinci kez hayata geliş olarak gören, dolayısıyla Rusya’da geçirdiği dönemi “birinci hayatım” olarak adlandıran Mischa Maisky’nin bu hayatının en önemli figürü hiç kuşkusuz Rostropovich oldu. “18 yaşında Tchaikovsky Yarışması’nda altıncılık ödülü aldıktan sonra 1966 yılında Moskova Konservatuarı’nda Rostropovich ile çalışmaya başladım. O benim için bir hocadan çok daha fazla, genç yaşta kaybettiğim babamın yerini doldurmayı başaran, birinci hayatımın ikinci babası oldu. Rostropovich’in iki kızı vardı ve beni belki çok isteyip de sahip olamadığı erkek evladı olarak görüp kanatları altına aldı. Onunla dört yıl çalıştım ve bir hayalim gerçekleşmiş oldu!”

Derslerinizi kaydettiğiniz cihazınız başınızın belası oldu ve hapse girdiniz! “Bu sadece bahaneydi tabii ki. Onun dersleri o kadar değerli, bilgi ve bilgelik yoğun geçiyordu ki, aklıma bu dersleri kaydetmek geldi. Yarışmadan kazandığım parayla ikinci el bir Sony kayıt cihazı aldım. Zaman içerisinde bozulunca da yenisini almak üzere harekete geçtim. Ancak kaçakçılıkla suçlandım. Ablam, ailesi ile birlikte 1969’da İsrail’e gidince Sovyetler’deki hayatım drastik (kesin) bir şekilde değişmişti. Konserlerim kesilmişti, resmi otoriteler benim de İsrail’e gideceğimi düşünüyorlardı ve Moskova Konservatuarı’ndan diploma almamı engelleyerek bunu önleyebileceklerini düşünüyorlardı. Beni konservatuardan atamazlardı, çok iyi bir öğrenciydim, Tchaikovsky Yarışması’nda dereceye girmiştim, ama tutuklayacakları bir sebep yaratarak, hapse attılar ve bu şekilde diploma almama engel oldular. Fakat gene de gitmeme engel olamadılar!”

‘Konservatuardan mezun olamadım, ama hayat okulundan oldum!’

Dört ay hapis yatıp, 14 ay da çimento kürekleyerek geçirdikten sonra 1972’de İsrail’e geri döndü Maisky. O günleri nasıl aştığını sorduğumda ise, bakın ne dedi: “Hayatta bundan çok daha kötü şeyler var. Ayrıca bence bu benim başıma gelmiş en iyi şeylerden biri belki de. Evet, Moskova Konservatuarı’ndan diplomamı alamadım ama bu deneyim bana hayat okulundan başarıyla mezun olmamı sağladı.”

1974 yılına kadar İsrail’de büyük küçük tüm orkestralarla çaldıktan sonra İsrail Filarmoni ile yedi konserlik bir ABD turnesi gerçekleştirdi. Ardından Zubin Mehta’ya ve birçok kişiye daha danıştıktan sonra, hayatının sonbaharında ve Leonard Cohen’in deyimiyle oyunun üçüncü perdesinde olan ünlü Piatigorsky ile çalışmak üzere, yeni parlamaya başlayan kariyerine bir süre ara verdi. Maisky, Piatigorsky için “İkinci hayatımın ikinci babası da Piatigorsky’di” diyor.

Yürekten yüreğe iletişim

Kendisine çalışının gerek teknik gerekse duygusal açıdan bu kadar etkileyici ve mükemmel olmasını nasıl başardığını sorduğumda ise cevabı oldukça şaşırttı beni.

“Tekniğim kesinlikle mükemmel değil. Yeterince temiz çalmıyorum. Benden çok daha temiz, net, şeffaf çalan çellistler var. İnsanın kendi için konuşması oldukça zor, ancak bir müzisyenin dinleyicisi ile iletişim kurduğu farklı düzlemler var. Bunlardan tabii ki birincisi, en temel olanı, fiziksel boyutta. Ses dalgaları insanların kulaklarına ulaşıyor. Buna ek olarak entelektüel bir boyut var. Bir takım müzikal fikirleri insanların kulaklarından biraz daha öteye, daha derine beyinlerine, akıllarına ulaştırmayı becerdiğimizi umuyorum. Dünyada bu iki düzlemde başarılı olan pek çok müzisyen var. Ancak bence, bunlara ek olarak çok daha önemli ve bunların çok üstünde bir boyut daha var. Bazen bize dinleyici ile yürekten yüreğe doğrudan iletişim kurmamıza yardımcı olan bir duygusal unsur oluyor. İşte benim için de iyi bir müzisyen ile harika bir sanatçı arasındaki fark da burada yatıyor.”

Kızı pianist Lilie Maisky ile konserler vermeye başlayan Mischa Maisky’nin en büyük hayali yakın gelecekte oğlunun da onlarla birlikte keman çalacağı oda müziği konserleri vermek. Genç yaşında hayatında çok ciddi çalkantılar geçirmiş bir insanın muhteşem denebilecek bir sanat kariyerinin yanı sıra, içsel dünyasında da dengeleri kurmayı becererek mutlu bir aile babası olmayı başarması ise çok büyük bir ayrıcalık.

Bu özel insan ve sanatçıyı, bir kez daha İstanbul’da, İş Sanat’ta, 12 Şubat Cuma akşamı, Moskova Virtüözleri eşliğinde Boccherini ve Haydn konçertolarını seslendireceği konserde dinleyebilirsiniz.