Can almayın, kurtarın

Ülkemizde sokak hayvanları sorunu ile ilgili olarak gelişme kat edemediğimizi görerek üzülüyorum...  Bilinmeyenler o kadar fazla ki… Bilenlerin de bu hikâyeleri bilmeyenlere anlatması şart

- Yaşam
13 Ocak 2010 Çarşamba

Bu yazımı okurken konuya biraz onların da gözünden bakmanızı istedim. Bir şekilde annesinden ayrılıp ‘pet shop’a düşen bir yaşına henüz basmamış köpeğin, bilinçsiz bir aileye sahiplendirildikten sonra, sokağa atılarak kısa sürede barınakta yapılmaması gereken kısırlaştırılma operasyonu sonrası araba çarpması ile hayatının son bulduğu çok acıklı bir hikâyeyi, en kısa dille köpeğin dilinden anlatmaya çalıştım.

“Pet shop’tan henüz kurtulmuştum ki bir evin tuvaletine kapatılıp yine yalnız kalmıştım. Dükkândaki kafesimden farklı olarak karanlık ve yerler buz gibiydi. Bütün gün havladım ve tuvaletimi tutamadığım için etrafa pisledim. Ya ne yapmalıydım? Neden bilmiyorum ama o kapalı ortamdan alınıp şimdi de sokağa, ormana atılmıştım.

O kadar korkuyordum ki… Bu sesler neydi? Zaten korkak tavırlarım yüzünden etrafta gördüğüm diğer sokak hayvanları da beni dışlıyorlardı. Ağlıyordum, beni yanlarına almaları için yalvarıyordum, karnım çok açtı. Ne kadar da çok sokak hayvanı vardı… Birkaç köpek yolda ezilen diğer köpeğin başında durmuş yas tutarlarken ben de yolu takip ettim. Her köşeden bir köpek ve sürüsü ile karşılaştım ve hep dışlandım. Açtım, etrafta yemek yoktu. Yol kenarında yürürken üşümekten titreyen vücudum kas katı kesilmişti.

Bir araba durdu yanımda. İçinden ağlayan köpek sesleri geliyordu. Arabadan inen adama kuyruğumu tam sallıyordum ki bir ağ yardımı ile çoktan yakalanmıştım. Ne olduğunu anlamadan tekrar kafese girmiştim bile. Sevinmeli miydim ormandan kurtuluyorum diye yoksa bambaşka çirkin bir dünyaya daha mı yolculuğum başlıyordu. Halbu ki annem ben doğduğumda bana insanlara iyi davranmam için öğüt vermişti. İyi davranmak mı, buna hiç fırsatım olmadı ki. Daha çok hızla beni hayatlarından çıkartıp, hiç bilmediğim sokağa attılar. Ve şimdi nereye gittiğimi bilmediğim bir arabada yolculuk yapıyordum. Arabadaki hiçbir köpek mutlu değildi. Hepsi yaralı ya da açlıktan ölmek üzerelerdi. Nereye gidiyoruz? dediğimde bile benimle ilgilenmediler.

Kapılar açıldı ve yoğun bir köpek havlaması duyduğum yere geldik ve bana buz gibi bir masanın üstünde bayılmama neden olacak bir iğne yaptılar. Uyanmaya çalışırken ön patilerim ile arka patilerim iki yana ayrı bağlanmış bir şekilde bırakılmıştım. Kulağımda ve bacak aramda yoğun bir acı hissediyordum. Artık açlığımı duymuyordum bile. Ayak sesleri boş koridorda yankılanıyordu. Beni daha çok küçük olmama rağmen gaddarca kısırlaştırmışlardı. İnsanlara iyi davranmak mı anne diye sayıklıyordum. Yine acımasız bir çift el beni kamyonun kafesine atıp yola çıktı ve yine beni sokağa terk etti. Yine sokaktaydım ama yürüyemiyordum bile. Anestezinin etkisi tam geçmemişti. Bilinçsizce yol ortasında sendelerken bir arabanın kornası ile hayatım son buldu.”

Onlar acımasız sokaklarda nefes aldıkları müddetçe yaşam mücadelesi veriyorlar. Pet shop’lardan, barınaklara, sokaklardan zorla dövüştürülen hayvanlar ve daha ne korkunç senaryoların yaşandığı ortamlarda son nefeslerini verene kadar bin bir türlü işkencelerden geçiriliyorlar.

Bu acıklı sonları mutlu yaşamlara döndürmek bizlerin elinde. Araba ile giderken ne yazık ki her an her yerden sokak hayvanı çıkabilecek gibi arabayı dikkatli kullanmalıyız. Hayvan alırken bilinçli bir şekilde onu terk etmeyecekseniz sahiplenmelisiniz ki bu güzel canlılar sokaklara düşüp kötü şartlarda yaşamak zorunda kalmasınlar.