GELENEKSEL DEĞERLERİMİZ/ İbrani takviminde oruç günleri

Yahudiliğin geleneksel değerlerinden biri de oruçlardır. İbrani takviminde oruç tutulması gereken günlerin bazıları pişmanlık, bazıları ise anmak amacıyla gerçekleştirilir

Coya DELEVİ Kavram
23 Aralık 2009 Çarşamba

Yahudilik geleneğinde bizler için önemli olan değerlerimiz vardır. Bu değerlerimizi ‘dinsel’ ve ‘folklorik’ gelenekler, örf ve adetler olarak toplayabiliriz. Her biri bir diğerine bağlı, her biri aslında vazgeçilemez... Özellikle dinsel olanları bizim Tanrı’ya inancımızın birer kanıtı gibi...

Her zamanki gibi, buna benzer ciddi konulara değinmek istediğimde, hep bir tereddüt anı yaşarım. Sanırım bu, herhangi bir yanlış yapma endişesinden kaynaklanıyor. Oysa ben, oldukça ‘geleneksel’ bir ortamda büyüdüm ve bu geleneklerin birçoğunu çocukluğumdan beri gördüm ve yaşadım. Ve de her zaman, vicdanımın rehberliğinde devam ettirmeye çalıştım...

Bu yazı dizisinin ilkinde geniş bir açıdan, Sefarad Atalarımızın mirası olan Judeo-Espanyol’u ele almıştım. Bu yazımdada, İbrani takvimindeki ‘Oruç’ (Taanit) günlerine değineceğiz. Oruç yapmanın nedenleri ne olabilir? Amaç nedir?

Bu ana nedenleri üç kategoride toplayabiliriz:

1- Pişmanlık,  2-Dilek ve dua(yakarı), 3-Hatırlamak, anmak.

Derine inildiğinde, her orucun aslında, kendi bünyesinde bu üç nedeni barındırdığını hissedebiliriz. Böyle olmakla beraber, her oruçta muhakkak bir amaç öncelik taşır. İbrani takvimindeki tüm oruç günleri arasında, yalnızca bir tanesi, Tora’da belirttilmiştir. O da ‘Yom Kippur’dur. Hepimizin bildiği gibi temel amacı ‘pişmanlık’ yani ‘Teşuva’... Yıl boyunca işlemiş olduğumuz günahların ya da öyle varsaydığımız suçların pişmanlığı... Onların kefaretini ödeyeceğimiz, yargılandığımız gündür ‘Yom Kippur’. Tanrı’dan iyi bir yıl ve atalarımızın olumlu icraatlerini hatırlatmasını dileriz o gün...

İbrani tarihinde acıları, sıkıntıları tehlikeli durumları ve trajedileri anımsadığımız ‘oruç’ günlerimize gelince... Rambam der ki, “Bir felaketten kurtarması için Tanrı’ya dua etmek, ‘Tora’nın belirttiği bir Mitsva’dır. Burada esas amaç Tanrı’dan yardım için bir ‘dilek’tir. Bu oruçlar kesinlikle “Rabinik” kaynaklı olup, bizlere İbrani ulusunun karşılaştığı trajedileri anımsatmak amaçlıdır. İbrani takviminin 5770 senesinin ilk haftalarını yaşadığımız bu günlerde, sanırım ki sözünü ettiğim oruçları kronolojik bir sırayla vermek doğru olur.

“Tsom Gedelya” Tişri ayının 3’ü (bu yıl 21 Eylül’de idi), “Asara Betevet” orucu, Tevet ayının 10’u (bu yıl 28 Aralık 2009), “Şiva Asar Betamuz” orucu, Tamuz ayının 17’si (bu yıl 29 Haziran 2010), “Tişa Be-av” orucu, Av ayının 9’u (bu yıl 20 Temmuz 2010).

Asara Betevet, Kutsal Toprakların Babilliler tarafından kuşatılmasının anıldığı bir oruç günüdür. Birkaç yıldır, 10 Tevet’te, 2. Dünya Savaşı sürecinde Nazi Soykırımında yaşamlarını yitirmiş olanların anısına da dua edilmekte, ‘Kadiş’ okunmaktadır. 17 Tamuz (Şiva Asar Betamuz) günü Yeruşalayim düştü. Bu tarihten 3 hafta sonra, Av ayının 9’unda, yani ‘Tişa Be-av’ günü Kutsal Mabet (Bet Amikdaş) ateşe verildi. ‘Tsom Gedelya’ günü, Tişri ayının 3’ü, Yahudiler Babil’e sürüldü. Burada, kısa da olsa, İbrani tarihinin acılı devrelerini andığımız oruçları açıklamaya çalıştım. ‘Şulhan Aruh’tan bir alıntıyla devam edelim:

“Bu oruçların amacı, kalpleri ‘Teşuva’ yönünde harekete geçirmektir. Atalarımızınki gibi, kendi günahlarımızı hatırlamak ve bunların atalarımıza, dolayısıyla da bizlere getirdiği felaketleri öğrenmektir. Tüm bu olayları anımsamak, kendi yaşam tarzımızı rayına oturtmak için bizleri teşvik edecektir…”

Yanılmıyorsam, Av ayının bir matem ve yıkım ayı olduğu yönünde genel bir kanı vardır. Nitekim 17 Tamuz’la (Şiva Asar Betamuz) 9Av arasındaki üç hafta felaket ve yas dönemi olarak kabul edilir. Birinci Kutsal Mabet Babilliler, ikincisi de Romalılar tarafından aynı tarihe denk gelen, yani bir 9 Av günü yıkıldı. Ve de, trajik bir rastlantı sonucu, 1492 de İspanya’yı terketmeleri için Yahudilere tanınan süre bir 9 Av günü, Tişa Be-av’da doluyordu... 5770 yılı, Birinci Kutsal Mabet’in yıkılışının 2432., ikincisinin yıkılışının 1942., İspanya’dan sürülmenin 518. yılıdır...

Oysa Av ayı yalnızca bir matem veya yıkım ayı değildir. Başladığım bu yazı dizisinde temel konumuz geleneklerimiz olduğuna göre, burada ‘oruç’ kavramına kısa bir ara verip, Av ayının taşıdığı diğer anlamlara değinmek istiyorum. “The Meaning of Tu Beav” (Tu Beav’ın anlamı) başlıklı yazıda okuduğum ilginç cümleye göre, “İbrani tarihinin sürecinde, Av ayının 15’inde gerçekleşen altı ‘pozitif’ olay bu günü, yani ‘Tu Beav’ı İbrani takviminde bir şenlik günü yaptılar...”

Bu konuyla ilgili bir, iki kaynakça okudum. Bazı uygulamalar popüler, yani folklorik olmakla birlikte Tu Beav genelde dinsel geleneklere dayalı. Özellikle Rabbi Şimon Gamliel ‘Mişna’sında şöyle diyor: “ ...İbraniler için 15 Av ve Yom Kippur gibi iyi günler olmamıştır. Yeruşalayim’in kızları, o günlerde beyaz elbiselerini giyinir, çıkarlardı...” Peki, Tu Beav’ı Yom Kippur’a eş değer kılan ne olabilir?... Burada iki tarihi olaya gönderme yapılmaktadır. ‘Altın Buzağı’ günahını işlemiş olan İbranileri,Tanrı Yom Kippur’da affetmiştir. Tu Beav ise, Kenaan topraklarını araştırmaya giden ‘ajan’ların günahlarının affedilişlerini simgeler. (Şelah Peraşası).

Antik çağlardan beri Tu Beav aşkın ve sevginin günü olarak kutlanmıştır. Geleneksel bağlamda, İbrani takviminde yaz mevsimiyle birlikte, o yılın Yahudi bayramlarının sonunu belirtir. Ayın 15’i olması dolayısıyla gökteki dolunay da ayrı bir anlam taşır. Annelerimizden sık, sık duyduğumuz “ La Luna en kinze”!.. Bir hafta öncesinde, 9 Av günü Yahudi tarihinin trajik bir bölümünü anımsamak amacıyla oruç tutmuştuk... Yaşlılarımız derlerdi ki: “La luna en kinze, yani dolunay; yas döneminin sona erip sevince dönüştüğünü simgeler...”

Gelelim, Purim arifesinde 13 Adar’daki, genellikle “Ester Orucu” olarak tanımladığımız oruca... İbrani tarihinde özel bir yeri olan Adar ayı, Roş Aşana, yani Tişri ayından sonraki 6. aydır. ‘Mısır Çıkışı’ ele alındığındaysa, Yahudi takvimindeki Nisan ayından başlamak kaydıyla, 12. aydır. Kış mevsiminin son ayı olmasından ötürü, Adar “bulutlu ve karanlık” anlamına da gelir. “Adar ayında özellikle Yeruşalayim’de Kutsal Mabet için ‘şekalim’ tahsilâtı yapılırdı. Amaç toplu adaklar satın alınması ve diğer gereksinimlerdi. Ayrıca Pesah’ta şehre gelecek hacılar için de, kışın yağmurlardan hasar görmüş yollar, sokaklar, çeşmeler onarılırdı”.

Adar ayının gelişi ile İbrani ulusu birçok mucizenin gerçekleştiğini görmüştür. Purim de bunlardan biridir. “...Gidin, Şuşan’da bulunan Yahudileri toplayıp benim için siz de oruç tutun. Ben ve nedimelerim de oruç tutacağız...” (Ester : 4-6)... Adar ayının 13ü “Taanit” günüdür. 14 ü Purim, 15 i Purim Şuşan’dır. Bu yıl “Adar Bet”, yani bildiğimiz adıyla Veadar olmadığından, Purim’i 28 Şubat-1 Mart 2010 da kutlayacağız. Orucu ise, 25 Şubat’ta tutacağız.

Purim mucizesini anlatan Ester’in öyküsünü hepimiz biliriz. Şeytani bir planla Yahudileri yok etmeyi düşleyen Aman’ın yenilgisini anımsamak için tuttuğumuz oruç da pişmanlıklarımızı belirtir, Tanrı’dan insanlık için iyi dileklerde bulunuruz. Anlatmaya çalıştığım, her oruçta temeldeki üç kavramın ipuçlarını bulabiliriz.

Yazımı, L.Koppelman Ross imzalı bir metinle noktalamak istiyorum. Sn. Ross, Purim öyküsünün ‘Diaspora’da yaşam rehberimiz olabileceğini belirterek: “...Ester’in Kitabı bizlere profesyonel veya politik yaşamımızda ilerleyebilmek için Yahudiliği terk etmemizin gerekmediğini net bir şekilde öğretmektedir. Çok iyi, hatta dindar bir Yahudi olurken, aynı zamanda vatan olarak benimsediğimiz topraklara sadık bir vatandaş da olunabilir...”

Yakında yeni bir sohbette buluşmak umuduyla...

ASARA BETEVET ORUCU

Bu yıl 27 Aralık Pazar - 10 Tevet 5769

Nazlı DOENYAS

Aynı döneme denk gelen acı olaylar sonucu, Tevet ayının 10’u (bu yıl 27 Aralık Pazar) hahamlar tarafından oruç günü olarak kabul edildi.

NELER OLDU?

M.Ö. 246 yılının 8 Tevet günü, Yunan-Mısır Kralı Ptolemy’nin emriyle Kutsal Kitap, birbirinden ayrı evlere yerleştirilen 72 Tora bilgini tarafından ilk defa Yunancaya çevrildi.  M.Ö. 313 yılının 9 Tevet günü, binlerce Yahudi’yi Kutsal Topraklara ulaştırıp onlara liderlik eden ve onları Tora yoluna döndüren bilge Koen Ezra öldü. Aynı zamanda bir Tora yazıcısı (sofer)  olan Ezra’nın Tora’yı yorumlaması, Musa Peygamber’le eşdeğer tutulur.  M.Ö. 588 yılının 10 Tevet günü, Babil Kralı Nabucadnaser, Yeruşalayim’i, kuşatmaya başladı. Bu kuşatma 2,5 yıl sonra, Bet-Amikdaş’ın yıkılmasıyla son buldu. Tarihte bu dönem, Yahudiler’e büyük acı ve/veya zarar veren bu tarz birçok olayla sahne oldu. Bunların anılması amacıyla, her yıl Tevet ayının 10’unda, Asara Betevet Orucu tutulur.

ORUCUN ÖZELLİKLERİ

Asara Betevet orucu da Ester, Şiva Asar Betamuz ve Tsom Gedayla oruçları gibi gün doğumuyla başlar (bu sene 27 Aralık Pazar sabahı gün doğumuyla). Dolayısıyla, önceki akşam (Bu sene Cumartesi akşamı), yatana kadar yemek yenilebilir. Asara Betevet aynı zamanda II. Dünya Savaşı’nda Nazi Soykırımı’nda hayatını kaybeden ve kurtulan yakınları da olmadığından, kendileri için Kadiş Duası’nı okuyacak kimsesi bulunmayan Yahudiler için genel Kadiş söyleme günüdür. Asara Betevet orucu, Cuma gününe rastlasa bile ertelenmez. Pasukta “Beetsem Ayom Aze”- Tam Olarak Bu Günde” dediği, için, Cuma gününe rastlaması durumunda, Şabat akşamı Arvit’ten çıkana kadar bu oruç tutulur. Hahamlar tarafından tespit edilen oruç günlerinin amacı, İsrail ulusunun başından geçen üzücü olayları anımsatmak ve insanların içinde pişmanlık duyguları uyandırarak, Tanrı yoluna dönmelerine yardımcı olmaktır.