Bu sofra dünyaya örnek olsun...

Türk Musevi Cemaati'nin verdiği geleneksel iftar yemeği 2 Eylül Çarşamba günü Neve Şalom Kültür Merkezi'nde gerçekleşti

Ester YANNİER Toplum
9 Eylül 2009 Çarşamba

2 Eylül Çarşamba günü Türk Musevi Cemaati’nin bu yıl onuncusunu gerçekleştirdiği iftar yemeğine başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Kadir Topbaş olmak üzere İstanbul’un belli başlı ilçelerinin belediye başkanları ve yardımcılarının yanı sıra çok sayıda idari ve mülki amirler katıldı.

Çeşitli ülkelerin diplomatik misyon temsilcileri, semavi dinlerin ruhani liderleri sivil toplum kuruluş başkan ve yardımcıları, akademik çevrelerden ve iş dünyasının tanınmış simaları da iftar davetine katılan konuklar arasındaydı.

 Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya ve yardımcıları tarafından karşılanan konuklar daha sonra oturdukları masalarda cemaatin farklı kurumlarının temsilcileri ile sohbet etme olanağı buldular. 

Kültür Merkezi’nde yankılanan ezan ile yemek servisi başlatıldı. Daha sonra Hahambaşı Genel Sekreteri ve davetin sunuculuğunu üstlenen Yusuf Altıntaş, iftar yemeğine katılamayan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet M. Demircan, AK Parti İl Başkanı Aziz Papucçu ve Ali M. Gürtuna’nın mesajlarını okuduktan sonra “(…) Dileriz ki; bu iftar sofrası vesilesiyle oluşturduğumuz dostluklar ve samimiyet, yılın bundan sonraki günlerine, ömrümüzün bundan sonraki yıllarına ve bizim neslimizden sonraki nesillere emsal olsun, rehber olsun” dedi ve konuşmasını yapmak üzere kürsüye Hahambaşı Rav İsak Haleva’yı davet etti.  Rav Haleva  ise şöyle konuştu:“Aslında dostluk ve kardeşlik duyguları içinde birlikte yaşama, bu ülkenin, bu toprakların ve bu topraklar üstünde yaşayan halkın genlerinde, geleneklerinde vardır. (...)

Asırlar boyu, aynı tarihi, aynı talihi paylaşmışız.  Bu memleket, bu millet, bu halk adına aynı özlemleri paylaşmış, aynı hedefleri amaçlamış, aynı dilekleri dilemiş, aynı duaları terennüm etmişiz. Dinimiz, diyanetimiz, akidelerimiz farklı olabilir, ama biz bir bütünün değişik görüntüleriyiz.  Hemen her bakımdan ortak alanlarımızın sayısı da ağırlığı da farklı ve değişik taraflarımızdan katbekat ziyadedir diye düşünüyorum”.

Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya’yı davet etmeden önce konuşmasını sürdüren Altıntaş, Müslümanlar gibi Musevilerin de içinde bulundukları bu ayın yüce Tanrının merhametine ve bağışlayıcılığına sığınmak bakımından yoğun yakarı ve ibadet süreci olduğuna dikkat çekerek bunun güzel bir rastlantı olduğunu dile getirdi.

Cemaat Başkanı Ovadya, geçtiğimiz Ocak ve Şubat aylarında Türk Musevi Cemati yönetici ve fertlerinin yaşamış oldukları zorlukları, iftar sofrasının pozitif etkilenişimden yararlanarak dile getireceğini söyleyerek “Ortadoğu’da meydana gelen her türlü çatışmada büyük çoğunluğu Müslüman olan Türk halkı kendini dindaş çoğunluklu ülkelere daha yakın hissetmekte ve Türk Yahudileri’ni bazen İsraillilerden  ayırt edememektedir. Bu da ciddi bir rahatsızlık yaratabilmektedir. Bu dönem zarfında gazetelerde yer alan muhtelif söyleşilerde bizler, Türk halkının ana unsurlarından birini oluşturduğumuzu, olumsuzun yanısıra, olumlu da hiçbir ayrımcılık istemediğimizi özellikle vurgulamak şansını bulduk. Sağolsunlar hem Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, hem Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan bu konudaki görüşlerimizi tamamen destekleyen demeçler verdiler” dedikten sonra 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti çerçevesinde Türk Yahudi Cemaati’nin çalışmalarından söz etti.

Konuklara hitap eden Kadir Topbaş, mutlu olduğunu ifade ederek konuşmasına başladı,  “İstanbul’a hizmet vermek bir ayrıcalık. Çünkü İstanbul farklı bir kent. Dünyanın tüm kentleriyle mukayese edildiğinde ayrıcalığı ortaya çıkıyor. Doğasıyla, coğrafyasıyla hatta toplumsal değerleriyle… 8500 yıllık tarihi medeniyetlerin buluştuğu kent içinde asırlardan beri farklı kültür ve dinlerdeki insanları bir barış ortamı içerisinde yaşatan gerçek anlamda bir barış kentinde olmaktan mutluluk duyuyorum. 556 yıldan beri bu şehirde kavga yok, diğer kentlerde gördüğümüz farklı farklı anlayışlar yok. Bu kentte bütün değerler kendi yerini bulmuş, taşlar yerine oturmuş. Bunun en güzel örneğini bu sofralarda görüyoruz.  Ramazan ayının bu güzel ikliminde ki Musevi Cemaati’nin bu kutsal ayında böyle bir ortamda bu sofraları paylaşıyoruz”. Başkan ayrıca, on yıl önce 16 kişi ile başlatılan bu sofraların devamının geleceğine inandığını ifade etti ve “Gerçek anlamda hoşgörü bu… İstanbul’dan evrensel mesaj veriyoruz. Böyle bir ortamda her insanın empati yapma duygusunun geliştiği ramazan ayında davet sahiplerine teşekkür ediyorum…” dedi.

İftar yemeği  Beyoğlu Müftüsü Recai Albayrak ve Hazan Araşi David Sivi’nin okudukları şükran dualarıyla son buldu. İftara  katılan konuklara yemek süresince dinleme olanağı buldukları “Yahudi Bestekarlar/ Osmanlı Mozaiği” CD’si hediye edildi.