Tora’nın 5. kitabı “DEVARİM”

Tamamına yakın kısmı Moşe Rabenu’nun ölümünden önce verdiği uzun nutkun sözlerinden oluşan – ve bu nedenle “Devarim – Sözler” olarak adlandırılan – Tora’nın beşinci ve son kitabı, bir öğretmenin öğrencilerine verdiği ders için yaptığı kısa bir tekrar misali, Tora’nın bir tekrarı niteliğinde

Kavram
9 Eylül 2009 Çarşamba

Devarim kitabında Moşe Rabenu, halka Mısır çıkışından sonra yaşanan bazı olayları hatırlatıp bunlardan gereken dersleri çıkarmalarını telkin etmektedir. Bunun yanında bu kitapta bazı yeni mitsvalar ve Tora’nın daha önce verilmiş olan bazı mitsvaları da tekrarlanmakta ve onlar hakkında yeni bazı ayrıntılara yer verilmektedir. Bu içeriği nedeniyle, Devarim kitabı aynı zamanda “Mişne ToraTora’nın Tekrarı” olarak adlandırılır.

Mısır’dan çıkan neslin, on casusun getirdiği olumsuz rapor sonrası Erets-Yisrael’e girme hakkını kaybedip nesil değişene kadar kırk yıl boyunca çölde dolaşması ve burada ölmesi, her ne kadar kendi içinde acıysa da, Bene-Yisrael’in yaşamının, Tora öğrenimi ve mitsvalar eksenli bir yaşantı yönünde şekillenmesi ve belli bir düzene oturması için çok önemli bir avantaj olmuştur. Bu süre zarfında yiyecek, su, korunma gibi temel ihtiyaçları mucizevî olarak karşılanan, Tora’nın belirttiği üzere giysileri bile yıpranmayan Bene-Yisrael’in yapacak tek bir şeyi vardı: Büyük liderleri ve öğretmenleri Moşe’den Tora’yı en ince ayrıntısına kadar öğrenmek.

Bu açıdan bakıldığında, Moşe Rabenu’nun, Devarim kitabında okuduğumuz nutku içinde verilen ‘yeni’ mitsva ayrıntıları için hayatının sonunu beklemediği aşikârdır. Sinay Dağı’nda Tora alındığından beri, Tora’nın tüm mitsvaları aşamalar halinde ve çok güçlü bir eğitim sistemiyle öğrenilmiş ve hemen uygulamaya geçirilmiştir. Kırk yıla yakın bir süre boyunca Bene-Yisrael, Tora öğrenimi ve uygulaması etrafında dönen bir yaşamla yoğrulmuştur. Dolayısıyla her ne kadar “Sözlü Tora” terimi, sadece “ağızdan ağza aktarılan bilgiler” olarak algılanabileceği için yanıltıcı olabilirse de, aslında Tora ve mitsvalar sadece birer bilgi olarak kalmış değil, fiili olarak hayatın bir parçası olmuştur. Böylelikle, “Sözlü Tora” ile kastedilen, salt entelektüel bilgi aktarımı değil, aktif olarak yaşanan ve sonraki nesil tarafından da aynı şekilde izlenip benimsenen bir Tora yaşamıdır.

 

Moşe Rabenu’nun Vasiyeti

Böylece her ne kadar Moşe konuşmasında istisnasız “tüm mitsvaları” açıklamışsa da, mitsvaların yalnızca belli bir bölümü, yukarıda açıklanan kıstaslar doğrultusunda Devarim kitabına – bazıları ilk kez, bazılarıysa tekrar edilerek – yazılmıştır. Buna karşılık, Moşe’nin, Tora’nın tümünü açıklamak üzere yaptığı ve “Moşe, bu Tora’yı açıklamaya başladı” (1:5) sözleriyle başlayan giriş konuşması, Tora’da eksiksiz olarak yer almaktadır. Devarim kitabının ilk on bir pereki içinde yer alan bu konuşmalar, Tanrı’ya ve Torası’na yönelik temel nitelikli felsefeyi ve genel yükümlülükleri bildirmektedir ve bunların hepsi burada, geçmişe yönelik genel bir tarama temel alınarak yapılmaktadır. Bu geçmiş boyunca Tanrı, Kendisi’ni Yisrael’e açık bir şekilde belli etmiş ve artık bu süreç sona ermiştir.

Moşe’nin konuşması içinde tüm bu felsefe ve yükümlülükler, tarihin gelecek tüm nesillerine hitaben dile getirilmiştir. Yisrael’e mensup her birey bunları ruhuna ve benliğine özümsemekle yükümlüdür; zira Tanrı’nın antlaşmasına ancak bu sayede sadık kalacaktır. Bahsedilen felsefe ve yükümlülükler, teori ve pratik anlayış yönünden Tanrı’nın “Bir”liği fikrini temel alan Tanrı korkusu, Tanrı sevgisi ve Tanrı’ya yapışma kavramlarıdır; Yisrael’in tüm bireylerini yükümlü kılan Tora öğrenimi mitsvasıdır; her babanın oğluna yönelik ödevi olan “oğullarına öğretmelisin” emridir; hepimizi, elimize teslim edilmiş olan Tora’yı hiçbir değişiklik, ekleme ya da eksiltme yapmaksızın korumakla yükümlü kılan “ekleme yapma ve ondan eksiltme” yasağıdır.

Tora’nın açıklamasına başlarken yaptığı bu konuşmalar, Moşe Rabenu’nun, halkına bıraktığı vasiyetidir. Dolayısıyla içeriklerine, Tanrı’nın – Aşem’in – ‘Bir’liğine olan tanıklığın ifade edildiği Şema beyanı, Şema’nın ikinci paragrafında değinilen ödül-ceza konusu, tefilin, mezuza ve birkat amazon (yemek sonrası şükran duası) gibi, bir Yahudi’ye bulunduğu her yerde eşlik eden ve bizi Tanrı’ya yönelik sadakat ve yükümlülükler konusunda kesintisiz olarak eğiten mitsvalar da dâhildir. Tüm bunlara, her gün yerine getirilmesi gereken ve bayramlarla ilgili kısmın arkasında yazılı olan Mısır’dan Çıkış’ı hatırda tutma mitsvası ile, Devarim kitabında ikinci kez yazılan tsitsit [=dört köşeli giysilerin köşe saçakları] ve şaatnez [=yün-keten karışımı] mitsvaları da eklenebilir; çünkü halk artık, şu ana kadar tabi olduğu merkezi idarenin etkisinden çıkacak, her birey kendi toprağında belli bir yalıtım içinde yaşayacaktır ve bu nedenle bireyleri sürekli olarak yaşam amaçları hakkında uyarmak için, insanlık ve Yahudilik’ten kaynaklanan yükümlülükleriyle ahlaki asaletini insana giysileri bile hatırlatmalıdır.

Sonuç olarak, Devarim kitabı, çölden yerleşik yaşama geçerken yöneticilere ve bireylere hatırlatılması önem taşıyan mitsvaların bir dökümüdür. Bu mitsvaların yazılması için, söz konusu döküme ihtiyaç duyulan zaman beklenmiş, tekrarlanan mitsvalar da yine aynı amaç hedeflenerek tekrarlanmıştır.

 

Tora Uygulamasında “Ya Hep, Ya Hiç”

Devarim Kitabının “Ki Tavo” peraşasında “ Berahalar ve Beddualar” dan bahsedilmektedir. Tora’nın emirleri doğrultusunda bir yaşam sürmeleri halinde Bene-Yisrael’e verilecek olan Berahalar ve Tora’dan uzaklaşmaları halinde gerçekleşecek olan lanetler.

Bu beddualardan biri de "Bu Tora'nın sözlerini, uygulamak üzere el üstünde tutmayan lanetlidir."

Burada söylenen, Tora’nın eksiksiz olarak tüm sözlerini uygulamayan kişinin lanetli olacağı değildir. İnsanlar mükemmel değildir ve her ne kadar bu ideal son derece önemli ve hayatın tüm amacı niteliğindeyse de, Tora’nın tüm emirlerini eksiksiz ve hatasız olarak uygulama hedefine erişmek elbette kolay değildir. Tanrı, Roş Aşana ve Yom Kipur gibi günleri ve Teşuva emrini, tam olarak bu gibi başarısızlıklar nedeniyle vermiştir. Hasidizm akımına mensup bir üstadın belirttiği gibi: “Tanrı, bir kişiyi günah işlediği için değil, teşuva yapmadığı için cezalandıracaktır”. Sonuç olarak, herkes samimi bir şekilde yapabildiğinin en iyisini yaptığından emin olmak ve tüm emirleri titizlikle yerine getirme gayretini göstermekle yükümlüdür, ama bunu çok istemesine ve yapılması gerektiğini kayıtsız şartsız kabul etmesine rağmen, isyan amacıyla değil ama Yetser Ara’nın etkisine karşı direnç gösterememesi nedeniyle bazı durumlarda başarısızlığa düşen kişi, teşuva yaptığı ve hep ilerlemeyi, eski hatalarını tekrarlamamayı gayretle hedeflediği ve gerçekten ilerlediği sürece laneti hak etmez.

Burada lanetlenen kişi, Tora’nın sözlerinden herhangi birinin Tanrı kaynaklı, gerçek, geçerli, yerinde, daima yürürlükte ve uygulanması gereken nitelikte olduğunu kendi kalbinde ve zihninde kabul etmeyen kişidir. Sonuç olarak uygulama söz konusu olduğunda “ya hepsi, ya hiç” prensibi geçerli değildir. Yapılan her mitsva değerlidir ve işlenen her günah, samimi teşuva yapıldığı takdirde, kolay ama zor, bir şekilde affolur ve onarılır. Yeter ki insan, Tora’nın eksiksiz olarak doğru ve gerçek olduğunu, mitsvaları yerine getirenleri ödülün, ihlal edenleri ise cezanın beklediğini bilsin. Nitekim pasuk “Tora’nın sözlerini uygulamayan” değil, “Tora’nın sözlerini uygulamak üzere el üstünde tutmayan” demektedir.

Böylece Tora’nın emirlerini ve sözlerini özümseme ve gerçekliğini, Tanrısallığını, uygulanmasının gerekli olduğunu, modasının hiçbir zaman geçmediğini kalpten kabullenme söz konusu olduğunda, “ya hep, ya hiç” prensibi geçerlidir. Kimse Tora’nın bir kısmının iyi, başka bir kısmının ise kendisini ilgilendirmeyen, yararsız, uydurma, eskimiş vs. nitelikte olduğunu söyleme ya da düşünme cüretini gösteremez. Bunu yapan kişi, bu pasukla lanetlenmektedir (krş. Ramban; Rabenu Behaye; Sforno; Hirsch).

Tora’da yazılı olan tüm bedduaların gerçekleştiğini ve geride bıraktığımızı görmek Bene-Yisrael’in gelecek için sadece “Berahalar” la dolu olacağı ümidini taşımaktadır.

Buna layık olmamız için bulunduğumuz Elul ayının manevi gücüyle yapacağımız Teşuvaların kabulünü dileriz.

Şana Tova ve Hatima Tova.

 

Devarim Kitabı’ndaki Mitsvalar

Devarim kitabı, Bene-Yisrael’in Erets-Yisrael’e girme aşamasında olduğu döneme aittir. Dolayısıyla Moşe Rabenu’nun nutkunda yer alan mitsvaların büyük çoğunluğu, Erets-Yisrael’i ve oradaki yaşamı ilgilendirir. Moşe, konuşmasında, doğrudan Erets-Yisrael’le ilgili olmayıp çöldeyken de uygulanabilen, ama daha önceki kitaplarda okumadığımız yeni mitsvaları veya daha önce gördüğümüz mitsvalar hakkında bazı yeni ayrıntıları da vermektedir. Yukarıda belirtildiği üzere Moşe Rabenu bu ayrıntıları halka öğretmek için hayatının son bir buçuk ayını beklemiş değildir. Bu yeni mitsvalarla yeni ayrıntıların daha önce değil de özellikle Devarim kitabında verilmesinin nedeni, onların Devarim kitabının Erets-Yisrael’e hazırlık temasıyla bir şekilde bağlantılı olmalarıdır. Tüm bu kanunlar, Moşe’nin, Tora’nın tümünü sözlü olarak ve ayrıntılarıyla tekrar etmesinin ardından Yazılı Tora’nın, Erets-Yisrael’e hazırlık niteliğindeki kitabı olan Devarim’e, Moşe’nin ağzından, ama Tanrı’nın harfiyen dikte ettirmesiyle kaydedilmiştir.

Ester ASA