Kardeşim Eto’o ya mektup

Nedim BÜYÜKABOLAFYA Spor
2 Eylül 2009 Çarşamba

C. Ronaldo ve Kaka bundan birkaç ay evvel toplam 162 milyon Avro gibi bir rakama transfer edildiğinde sizler neler hissetiniz bilemiyorum ama ben duyduğum zaman koltuğumdan düştüm. Transferden sonra Real Madrid Başkanı Perez’in yaptığı açıklama “Transfere bu kadar çok para harcamamızın nedeni geçen sene Barcelona’nın inanılmaz performansı,” diyerek başarılı olmak için her şeyi yapacağını söyledi. Tabiri caiz ise bacak kadar çocuğa sadece 750 gr.lık bir meşin yuvarlağın peşinde koşacak diye verilen bu rakamları eleştirenler arasına UEFA Başkanı da karışınca bendeki şokun anlamsız olmadığını düşündüm.

UEFA Başkanı bu rakama gösterdiği tepkinin gerekçesini ileride oluşabilecek maddi sorunların şimdiden önlemini almak olarak açıkladı. Bu parayı sorumsuzca harcayan takım ise bundan birkaç sene evvel battığını açıklamış, devletten aldığı yardımla yoluna devam etmek zorunda kalmıştı.

Görünen o ki Real Madrid bu durumdan hiç ders almamış. Hatta daha da ileri giderek, sahibi olduğu Estadio Santiago Bernabeu Stadını 750 milyon Avroya satmak istiyor. Bu paranın 250 milyonu ile şehir dışına başka bir stat yapmak, kalan para ile hem birikmiş banka borçlarını kapatmak hem de yeni flaş transferler yapmak arzusunda…

Tabii ki tüm bu rüyaların gerçekleşmesi için bugünkü ekonomik ortamda 750 milyon Avroyu verecek yatırımcıyı bulmak gerekiyor…

Bizler uçuk rakamlar için Real’i çekiştirirken Anadolu takımları diye adlandırılan takımlar da Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ı çekiştiriyor. Bizlerin futbol borsası da Avrupa’yı aratmayacak düzeyde. 34 maçtır gol sevinci yaşayamayan oyuncunun Beşiktaş’a maliyeti on beş milyon Avro. Galatasaray iki futbolcusuna on beş milyon Avro bonservis ücreti ödedi. Fenerbahçe ise bir hırs uğruna yerli futbolcuya yaklaşık dokuz milyon Avro saydı. Kim bu rakamları hak eder kim hak etmez bilemem ama Türk futbolu da bu rakamlarla eninde sonunda bir çıkmaza girecektir. Daha ligin ilk haftalarında bilet fiyatlarındaki artış futbol severler tarafından protesto ile karşılandı. Taraftar hem pahalı transfer istiyor hem de ucuz bilet. Bu durumda tek yol sponsorlar… Eh, daha yapım aşamasındaki stadın reklamlarını satan bir kulübünde geleceğinin Real Madrid’den aşağı olacağını sanmıyorum.

FİFA’dan yeni uygulama

Vatikan yönetimi ara sıra yaptığı çıkışlarla hem Hıristiyan âlemine hem de tüm dünya halklarına varlığını hissettiriyor. Fakat bu sefer tam tersi oldu. FİFA’dan sızan haberlere göre Güney Afrika’da oynanacak 2010 Dünya Kupası maçlarında, maç öncesi ve sonrasında futbolcuların dua etmeleri yasaklandı.

İspanyol basınında yer alan haberlerde, FIFA Başkanı Joseph Blatter’ın ‘’Dünya Kupası’nı kazanmak tanrısal değil, takımla ilgili bir mesele’’ dediği belirtilerek, Dünya Kupası süresince hangi dine ait olursa olsun takımların dua etmelerinin yasaklanması konusunda çalışmaların başlatıldığı ifade edildi. FIFA’nın sadece dua konusunda değil, futbolcuların formalarının altına dinsel içerikli mesaj veren tişört giymelerine de yasak getireceği belirtiliyor.

Verilen bilgilerde, geçtiğimiz haziran ayında yapılan FIFA Konfederasyon Kupası’nı kazanan Brezilya Milli Takımı’nın çoğu kupa galibiyetinde olduğu gibi saha ortasında toplanıp dua etmesini Danimarka Futbol Federasyonu Başkanı Jim Stjerne’nin eleştirdiği ve konunun bu şekilde gündeme geldiği söyleniyor.

Bu arada FIFA’nın konuyla ilgili çalışmalarına Vatikan’dan ‘’Hıristiyan dininin etik değerlerini futboldan dışlamak bir hata olur’’ şeklinde tepki geldiği bildirildi.

ETO’O’ya destek

İspanyol devi Barcelona’dan, İtalya’nın son şampiyonu Inter’e transfer olan Kamerunlu Samuel Eto’o, neden gönderildiğini bilmediğini söyledi. İtalya Birinci Futbol Ligi’nin (Serie A) son şampiyonu Inter’e transfer olan Kamerunlu golcü Samuel Eto’o, eski takımı Barcelona’nın kendisini göndermesinin şaşkınlığını yaşıyor.

Geçen sezon Barcelona formasıyla 30’dan fazla gol kaydeden ve Katalan ekibinin üç kupada da başarılı olmasını sağlayan Samuel Eto’o, bir Fransız televizyonuna yaptığı açıklamada, ‘’Neden benim gitmemi istediler? Bunun için bana bir sebep gösterilmesini bekledim. Ancak kimse bir şey söylemek için çıkmadı. Kimseden herhangi bir cevap alamadım. Şimdi daha ötesini beklemiyorum’’ diye konuştu.

Eto’o bir insan olarak haklı. Beş yıldır terlediği, yeri geldiğinde ırkçılıkla mücadele ettiği formadan hiçbir sebep gösterilmeksizin koparılmasına anlam verememiş.

Ama bunlar bizim ülkemizde hiç olmaz. Örneğin Mircea Lucescu . UEFA Kupası kazanmış bir takımın başına getirildi. Yönetimin kendisinden büyük beklentileri vardı ama aynı yönetim bütün takımı dağıttı. Bütün maddi olumsuzluklara, acemi ve yeni bir ekip olmalarına rağmen Lucescu takımını şampiyon yaptı. Karşılığı ise kovulmak oldu.  Sadece bir defa değil ki; Eric Gerets de aynı muameleye aruz kalanlar içindedir.

Dünyanın futbol âlemi bunun gibi birçok kara karelerle dolu iken bizlerin bu spor dalına gösterdiğimiz ilginin de sebebini ciddi ciddi araştırmak gerektiğini düşünüyorum…