Disney filmleri antisemitizm ve ırkçılığa teşvik ediyor mu?

Tel-Aviv’de Disney filmlerinin çocuklara aktardığı değerler tartışılacak. Konferansı verecek olan Raşel Şalita, filmlerin içindeki gizli mesajları göstermeyi amaçlıyor

Dünya
26 Ağustos 2009 Çarşamba

Barbie gibi incecik formları, büyük gözleri ve uzun kirpikleriyle gurur duyan ve prenslerini bekleyen kahramanlar, antisemit burunları olan Araplar, otorite ve cinsiyet arasındaki bağla ilgili ipuçları – bunlar Disney filmlerin gizli eğilimlerinden sadece bazıları ve Batı dünyasındaki çocuklar için temel şeyler…

Peki, ama bu tür görüntü ve fikirlerin yarattığı tepkiler nedir? Bu soru, Tel-Aviv Sinematek’in Animasyon, Çizgi Roman ve Karikatür Festivali’ndeki konferansı sırasında Hamidrasha Sanat Akademisi Eğitim Departmanı’ndan Raşel Şalita’nın soracağı sorulardan sadece bir tanesi.

Şalita “Bu filmleri farklı bir şekilde okumayı ve içlerinde gizli mesajları göstermeyi deniyorum,” dedi. “Bunlar manipülatif mesajlar değil, ancak din, anti-feminizm konusunda aşırı tutucu bir dünya görüşünü yansıtıyorlar. Ayrıca, ‘öteki’nin temsili konusunda problemliler,” şeklinde ekledi.

Şalita’ya göre “öteki”nin reddedilmesinin uç bir örneği Alaaddin filminde görülebilir. Şalita bütün oyuncu ekibinin Arap karakterleri canlandırmasına rağmen, filmin aslında onlara hakaret ettiğini belirtti. Şalita, Alaaddin’in Arapları eski antisemit çizgi filmleri andıran bir şekilde anlattığını iddia etti. “Film uzun burnuyla bir Yahudi karikatürünü andıran bir karakterle açılıyor. Bütün Arap karakterler Arap şivesiyle İngilizce konuşurken, Alaaddin ve Prenses Yasmin İngiliz aksanıyla konuşuyor”. Şalita, “Amerikan bir çocuk Arap bir karakterle kendini özdeşleştiremez,” şeklinde devam etti. “ Arapça tabelalar bulunması gereken bir çarşıda saçma yazılar olması, bu dili kullanan bir kültür olmadığını ima ediyor.”

Şalita’ya göre Disney dünyasında kabul edilmeyen “öteki” aynı zamanda kadınları da içeriyor. Örneğin Güzel ve Çirkin’de, Belle önce bağımsız, eğitimli güzel bir kadın olarak görülüyor. Ancak film ilerledikçe, hayattaki hedefi sadece iyi bir koca bulmak olan sıradan bir kadına dönüşüyor. Benzer bir örnek de Mulan filminde yer alıyor. Film, babası yerine askere gidebilmek için erkek kılığına giren Çinli bir kızın hikâyesini anlatıyor. “Bütün görevlerini yerine getiriyor, hatta bu konuda takdir edilip madalya bile alıyor. Ancak asıl zaferi bir generalle evlenmek.”

Şalita genelde her film veya çocuk programının arkasında çocukluğun nasıl tanımlandığı sorusu olduğunu belirtti. “Çocuk özünde iyi midir, kötü ve korkunç şeylerden korunması gerekli midir? Yoksa özünde kötü müdür ve gördüklerindeki kötünün etkisi altında kalmaya meyilli midir? Yoksa teşvik edilmeye ve her şeyin kendisine beyaz bir sayfa gibi baştan anlatılmasına mı ihtiyaç duyar?” Şalita “Ben çocuklara hangi değerlerin aktarıldığıyla ilgileniyorum ve sadece yüzeyde olan değerlerle değil,” şeklinde kendini ifade etti.