radioJAZZ/ CAZ DEVİNİN VEDA ALBÜMÜ: Michael Brecker - “Pilgrimage”

 

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Yahudi asıllı saksafon devi Michael Brecker’in bir anlamda veda albümü olan 2007 yapımı Pilgrimage’in kadrosunda yer alan müzisyenler de dinleyiciye Barselona’yı çağrıştırıyor. Piyanoda Herbie Hancock ve Brad Mehldau, gitarda Pat Metheny, davulda Jack DeJohnette, basta John Patitucci. Her biri kendi enstrümanlarının Hagi’si, Messi’si olan caz virtüözleri. Normal şartlarda, cazseverlerin hepsinin birlikte çaldıklarını ancak rüyalarında görebilecekleri üstün müzisyenler. Ve hepsi de bu albümde, birkaç ay içinde veda edecek 57 yaşındaki Michael Brecker’e saygılarını göstermek için, bir arada.

1940 doğumlu Chicago doğumlu Herbie Hancock, bir tane en iyi film müzik Oscar’ı (1986 yapımı Round Midnight), 12 adet Grammy ve daha nice ödülün sahibi. Albümün diğer piyanisti 1970 Florida doğumlu Brad Mehldau; müteveffa İsveçli Esbjorn Svensson, Norveçli Tord Gustavsen ve Polonyalı Marcin Wasilewski ile birlikte yeni nesil caz piyanistlerinin gözbebeklerinden. 1954 Missouri doğumlu, caz gitarın dahi çocuğu Pat Metheny, on tanesi arka arkaya yıllarda olmak üzere 17 Grammy ile tam bir ödül avcısı. 1942 Chicago doğumlu davulcu Jack DeJohnette zamanında büyük Bill Evans’a eşlik etmişti, yıllardır bir başka büyük Keith Jarrett’le çalıyor. 1959 Brooklyn doğumlu, İtalyan asıllı basçı John Patitucci henüz 27 yaşındayken, Grammy’leri dağıtan National Academy of Recording Arts and Sciences tarafından MVP (en değerli) akustik basçı seçildi.

Ve Michael Brecker, 1949 Philadelphia doğumlu saksafon virtüözü. Hemen iki özelliğini belirtmek gerekir: 11 Grammy ödülü sahibi müthiş bir müzisyen ve aynı oranda müthiş mütevazi bir kişilik. Onu sahnede izleyenler, çalarken hiç hava atmadığını, parmakları dışında vücudunun hemen hemen hiç kımıldamadığını anlatırlar. En hızlı notaları çalarken bile.

Brecker, müzikle dolu bir evde büyüdü. Babası avukattı fakat aynı zamanda part-time caz piyanistiydi; erkek kardeşi Randy trompetçi, kız kardeşi Ammy klasik piyanist. Michael ilk başta davul çalıyordu. Yedi yaşından itibaren klarnet, lisede alto saksofon, nihayet tenor ve soprano saksafon çaldı. Brecker, çocukluk günlerini şakayla karışık şöyle anımsar: “Bizim evde çocukların isyankarlığı, büyüdüklerinde doktor veya avukat olmak içindi. Babamız bizi, diğer çocukların maçlara gitmesi gibi, Miles Davis, Duke Ellington, Thelonious Monk’un caz konserlerine götürürdü.”

Brecker, profesyonel müzik kariyerine başka müzisyenlerin yanında sideman olarak başladı. Frank Sinatra, John Lennon ve Yoko Ono, Frank Zappa, Bruce Sprinsteen, Joni Mitchell, Aerosmith, Elton John, Paul Simon, caz cenahında ise Charles Mingus ve Jaco Pastorius o dönem eşlik ettiği sanatçılardan bazıları. İleriki yıllarda kardeşi Randy ile birlikte Brecker Brothers’ı kurdu. Daha sonraları kendi gruplarını oluşturdu ve kariyeri boyunca rocktan popa ve nihayet caza uzanan geniş bir yelpazede ve hep en iyi müzisyenlerle hep üst düzeyde müzik yaptı. Bazı yorumculara göre, lider olarak çaldığı son yirmi yıl boyunca, dünyada John Coltrane’den sonra en çok özenilen saksafoncu oldu.

Cazseverler arasında genel kanı odur ki, Pilgrimage Michael Brecker’in veda albümüdür. Brecker turnelere, sahneye veya müziğe veda etmiyordu. Onunki yaşama vedaydı. Birkaç yıldır lösemi ile savaşıyordu. Bu, ilk olarak 2002 yılında kamuoyuna duyuruldu. İlik transferi çare olabilirdi. Eşi Sara ile birlikte, uluslararası caz festivallerinde, sinagoglarda, Yahudi cemaat merkezlerinde bunun duyurusunu yaptılar. Yüzlerce hayranı bağış için başvurdu. Fakat sonuç başarılı olmadı.

Kariyeri boyunca kendi çıkardıkları dahil 900 albümde yer aldı. Ölümünün ertesi günü The New York Times’da yayınlanan anma yazısında, Brecker’in üstün tekniği şöyle yad edildi: “Brecker herşeyden önce, kısa alanlara heyecan verici araçları yoğunlaştırabilen, kısa bir soloya en tizden en pes notaya kadar enstrümanının bütün ses perdesini sığdırabilen bir müzisyendi.”  İki gün sonra The Guardian şöyle yazdı: “En olgun döneminde, bir arada çalan birkaç saksafoncu gibi, hatta bir ritim seksyonun bir bölümü gibi ve hepsi aynı andaymış gibi tınıyan eşliksiz bir one-man show’u sürdürebilirdi.”

Hastalık süreci boyunca Brecker nasıl güçlü bir kişilik olduğunu gösterdi. Eşinin de desteğiyle yaşama ve müziğe daha da sıkı sarıldı. Müzik ona rahatlama ve kuvvet hissi veriyordu. Bunu bu albümde görmek ve duymak mümkün. Albümde dokuz parça var. Hepsi de kendi besteleri. Hiçbirinde hayata veda eden bir adamın hüznü ve küskünlüğü yok, tam tersine, kendini hep gelişmeye adamış bir insanın bu sefer de yaşama selamının damgası var. Başka türlü, özellikle dördüncü sıradaki, dinleyeni olduğu yerde hoplatan Tumbleweed nasıl bestelenebilirdi ve nasıl böyle coşkunca seslendirilebilirdi...

Brecker bazı bestelerin adını, Five Month from Midnight veya When Can I Kiss You Again gibi hastalığı ile ilgili kişisel durumunu çağrıştıracak şekilde oldukça manidar seçmiş olsa da, bütün parçalar çok güçlü. Bazıları düşük tempolu baladlar, bazıları yüksek oktanlı ateş topları. Hepsinde de, başta Brecker’ın, dönüşümlü olarak da Metheny’nin, Hanckock’un, Mehldau’nun virtüöz işi sololarını dinlemek mümkün. Tümü de birbirinden keyifli. O kadar ki, Anagram Şubat 2008’de En İyi Enstrümantal Caz Solosu Grammy’sini kazandı.

Bazı yorumculara göre, ritim bölümünü oluşturan Patitucci ve DeJohnette arasındaki mistik bağ, cazı değiştiren adam Miles Davis’in 1960’lara damgasını vuran  İkinci Büyük Beşli’sindeki basçı Ron Carter ile davulcu müteveffa Tony Willimas’ınkini andırıyor. Her ikisi de, ‘sıra bana gelse de solomu attırsam’ hevesindeki diğer müzisyenleri albüm boyunca destekliyor. Ve nihayet Cardinal Rule’da da kendi sololarını patlatıyorlar. Tumbleweed’deki sözcüksüz fakat sesli vokalin sahibinin de DeJohnette olduğundan şüpheleniliyor ama gerçeğe hiçbir kaynakta rastlamak mümkün değil.

Albümün adından da belli ki, Michael Brecker hacı (veya Hagi) olmadan bu dünyadan göçüp gitmek istememiş. Son albümünün de o mertebenin bir nişanesi olarak kalmasını istemiş. Amacına da ulaşmış: Pilgrimage 2007’de caz listelerinde bir numaraya yükseldi, 2008’de de En İyi Enstrümantal Caz Albümü Grammy’sini kazandı.

John Coltrane’dan bu yana, Wayne Shorter ile birlikte muhtemelen en iyi saksafoncu olan Michael Brecker, genç sayılacak yaşta yaşama veda etti, fakat Pilgrimage’daki üstün performanslar caz tarihindeki silinmez yerlerini hep koruyacak.