Açık Hava Tiyatrosu bir beyefendiyi ağırladı

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Açık Hava Tiyatrosu birçok ünlü sanatçıyı konuk ederek, müzik tarihinde pek çok önemli olayın tarihini yazmıştır. Bir müzik hayranı olarak, orada Joan Baez ile el sıkışmam, Miles Davis’in konserinde trompeti ile bütünleştiği anlarda deklanşöre basmam kendi kişisel tarihimde çok değerli anlardır.

 Son yirmi beş yıldır duyarlı, hüzünlü ve aynı zamanda kendine özgü mizahı olan sözleri ile yaşamımı zenginleştiren bir beyefendi İstanbul’daydı. Leonard Cohen! Hani burada doğup, büyümüş olsa, kendisi için “İstanbul Beyefendisi” demek doğru bir tanımlama olurdu kanımca. Kaprissizdi, grubu ile birlikte tam vaktinde sahnede yerini aldı. Siyah şık takım elbisesi, fötr şapkasıyla sanatçılığında mütevazilik vardı. “Dance me to the end of Love” ile başladığı konserle birlikte kalbimin atışları hızlandı. Geçmişte kalan günlerime dönerek sanki başka bir dünyada buldum kendimi.

Onlara duyduğu hayranlığı nasıl ifade edeceğini bilemeyen Cohen, beraber sahne aldığı müzisyen arkadaşlarına her defasında, şapkasını çıkarıp önlerinde eğilerek her biri için, ozan kişiliğini de katarak, onları kendine özgü tanımlamalarla tanıttı. “Closing Time”, üç kez çıktığı bis’in son parçası oldu. Şarkısında sevgilisine yazdığı gibi, seyircisinden de bir türlü ayrılmak istemiyordu; ama maalesef gitme vakti gelmişti. Aralarda her zaman yaptığı gibi zıplayarak bir çocuk gibi neşeli, şen ve dinamik, yaşından beklenmeyecek bir coşku ile sahneden ayrıldı.

Kısaca Açık Hava Tiyatrosu, dostça tavırları ve müziği ile İstanbul’da bir beyefendiyi ağırlamanın mutluluğunu yaşadı.

ALBERTO MODİANO