YAZARLARIMIZIN KONSER İZLENİMLERİ...

Lise yıllığına hayatının en büyük arzusu olarak "Dünya çapında bir hatip olmak" diye yazan Cohen'in anne tarafından büyükbabası, 700 sayfalık Tevrat yorumuna imza atmış bir din adamı idi.

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Leonard Cohen bir daha gelsin, mümkünse hiç gitmesin

Leonard Cohen’e aç binlerce hayranı geçtiğimiz hafta büyük ozan, besteci, yorumcu ve yazar ile İstanbul’da bir araya gelme mutluluğunu yaşadı. 74 yaşındaki büyük sanatçı daha önce hiç uğramadığı uzaklardaki hayranlarında yıllar içinde yarattığı açlığın boyutlarını belki de en iyi bilen kişi olarak “Bu akşam sahip olduğumuz her şeyi sunmaya geldik” diyerek başladı konserine. Yaşayacağımız müzik ziyafeti konusunda heyecanımız, bu sözle bir kat daha arttı.

Cohen hayranları kendilerini konsere iyi hazırlamıştı. Sanatçıyı ülkemize getiren dünya turnesi kapsamında Londra’da verdiği konserin DVD’si dikkatlice izlenmiş, sanatçının hangi şarkıları söyleyip hangilerini söylemeyeceği konusunda ön bir çalışma yapılmıştı.

İKSV konserden önce gönderdiği SMS’lerde sanatçının 1,5 saat sahnede kalacağını, sonra 15 dakika dinlenip ikinci 1,5 saatlik performansının ardından konseri sonlandıracağını da duyurmuştu.

Ama dersini iyi çalışmış öğrenci rahatlığımız Cohen’in ‘Dance me till the end of love’ diye sahneye fırlamasıyla son buldu. Önümüzdeki birkaç saat başımıza gelecek güzel şeylerin heyecanı vücudumuzu sardı.

Harbiye Açıkhava’nın ruhsuz mimarisi Leonard Cohen’in varlığı ile yok olmuştu. Sahnenin orta yerine serilen zarif halılar ve arp çalan müzik tanrıçası dekoru önünde Leonard Cohen ve grubu kusursuz görünüyordu. Cohen her zamanki takım elbisesini giymişti ve yine kendisi ile özdeşleşen şapkası sadece grup üyelerine değil, biz dinleyicilerine karşı duyduğu büyük saygıyı göstermesini sağlayan en güçlü enstrümanıydı.

Açıkhava’da üç saat boyunca yaşadığımız, Leonard Cohen’in hepsi dinleyicisi için ayrı bir anlamı olan şarkılarını dinlemenin çok ötesindeydi. Sanatçı sahnede eski yeni şarkılarını birbiri ardına söylüyor, mütevazılıği ve naifliği ile devleşiyordu.

Cohen hemen her şarkısında dinleyicisinin önünde diz çöktü. Grup  arkadaşlarına şapka çıkarttı. Bu turnede kendisine eşlik eden İspanyol gitarist Javier Mas’in sololarını gözlerinin içine bakarak dinleyerek, sanatına duyduğu saygıyı göstermekten çekinmedi.

Bu konserin bile hangi şartlarda gerçekleştiğini bilenler, sanatçının yaşını da göz önüne aldıklarında bunun bir veda konseri olduğunu biliyordu. Cohen yıllar önce şarkıları ile hayatımıza girmiş, şimdi dinleyicisinin kendisine duyduğu büyük sevgiye karşılık veriyordu. Zaman geçtikçe Cohen’in gerçekten de o akşam sahip olduğu her şeyi dinleyiciye sunmaktan geri kalmayacağına emin olmuştuk. Konserin ilk bölümünün sonunda grup üyeleri için yaptığı şiirsel tanıtım bile bu sunumun bir parçasıydı.

Bu muhteşem sunum, daha önceden haber verildiği gibi tam üç saat sürdü. Bu süre boyunca seyirci Cohen’e duyduğu büyük sevgiyi bu coğrafyaya yakışır bir cömertlikte sergiledi. Cohen defalarca ayakta alkışlandı, seyirci nakarat yoksunu şarkılarında bile sanatçıya eşlik etmekten geri kalmadı.

Konserin sonuna doğru “veda” duygusu daha da ağır basınca “Acaba hangi şarkılarını söyleyecek” muhasebesi başladı seyircide. Şüphesiz benim gibi daha birçoklarının da o anda en çok duymak istediği Leonard Cohen başyapıtı ‘Famous Blue Raincoat’ ancak sanatçının üçüncü bisinde geldi. Mavi ışıklar güç bela Leonard Cohen’i aydınlatıyor, dinleyiciler konserin başından beri ilk ve tek kez sahnedeki tüm o yetenekli müzisyenleri görmezden gelip Cohen’e kilitleniyordu. Şarkının sonunda seyirciye dönüp “Umarım tatmin olmuşsunuzdur” dediğinde ise artık bu sunumun sonuna geldiğimizi anlıyorduk.

Harbiye Açıkhava’yı dolduran binlerce dinleyicisi fazlasıyla tatmin olmuştuk. Işıkçısından ses teknisyenine konserin tüm kahramanları sahneye çağrıldığında ve Leonard Cohen tarafından tek tek tanıtıldığında da veda vaktinin geldiğini anlamıştık. Veda ederken  bizim yapabileceğimiz tek şey ellerimiz patlayana kadar alkışlamaktı, biz de elimizden gelenin en iyisini yaptık.

VİKTOR KUZU

Yılın değil, yüzyılın konseri

Öyle konserler vardır ki, insanın hafızasında yer eder, iz bırakır! Yıllar önce gittiğim Michael Jackson konseri, Jean-Michel Jarre, Buena Vista Social Club ya da Pavarotti konserleri bunlardan bazılarıdır... Hani düşünürsünüz, ben ömrü hayatımda bu sanatçıyı bir daha izleme fırsatı bulabilir miyim? diye! Perşembe akşamı Açık Hava Tiyatrosu’nda izlediğim Leonard Cohen konseri de benim bu listemdeki yerini aldı. Hayatımda gittiğim en görkemli ya da görsel açıdan en güzel konser değildi, ama tek kelimeyle en etkileyici konserdi. İnsanın içine işleyen, daha da ötesi insanın “yüreğini dağlayacak” cinsten bir ses onunki.

Sahneye çıktığı andan itibaren duruşuyla, alçakgönüllülüğüyle, ekibine duyduğu saygıyla, şarkılarının çarpıcı sözleriyle öylesine heyecanlandırıyor ki insanı, gözlerinizi ayıramıyorsunuz sahneden, kenetlenip kalıyorsunuz. Nazikti, sempatikti, samimiydi… İlk gece giden ve benim izlememe önayak olan sevgili Viktor Apalaçi’nin deyimiyle: “Yılın değil, yüzyılın konseriydi!”

AYLİN YENGİN

Leonard Cohen ile romantizm tavan yaptı

Kanadalı besteci-şarkıcı Leonard Cohen, Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’ndaki iki konseriyle sanatseverlere unutulmaz bir müzik şöleni yaşattı. İKSV’yi 20 yıldır peşinden koşturan sanatçı, çıktığı 2009 dünya turnesinde yolunu İstanbul’dan da geçirdi. Tam saatinde başlayan konserde Cohen, diz çökerek, takdimlerde şiirler okuyarak, seyircinin kalbini çalacak espriler yaparak üç saat sahnede kaldı. Müziğin filozofu olarak tanınan sanatçı, her fırsatta muhteşem orkestrasının müzisyenleriyle iftihar ettiğini gösteren samimi tavırlarıyla ilgi çekti.

Çok kişiye göre “yılın konseri”, bana göre “son yılların en önemli müzik şöleni” Cohen konserinde, romantizm Açık Hava Tiyatrosu’nda tavan yaptı. Kelimeleri tane tane seçilen melodilerin eşliğinde sevgililer birbirlerine sarıldı, öpüşerek mutluluklarını paylaştı; konseri 5000 kişi müziğin ritminde sağa sola sallanıp, kendinden geçerek izledi. “Dance Me To The End of Love” ile başlayan konser, “Suzanne” “Hallelujah”, “I’m Your Man”, “Bird on a Wire” gibi popüler başyapıtlarla devam etti. Şair filozof Leonard Cohen’in konserinde, şarkıda söze ve derinliğe kıymet veren melomanlar kendilerinden geçtiler.

VİKTOR APALAÇİ