FRANSA’DAN BİR MEKTUP/ Fransa’daki Türkiye Mevsimi’ne ‘bizden’ bir katkı

Toplum
22 Temmuz 2009 Çarşamba

On sekiz senedir oturduğum Fransa’da bir “Türkiye Mevsimi“ düzenleneceğini öğrendiğim an (2008 yılının mart ayıydı) önce çok sevindiğimi, hemen sonra da programda bir “Musevi unsur” olmalı diye düşündüğümü hatırlıyorum. Tam o sıralarda, üyesi olduğum bir  dernekte Türkiye’deki sosyopolitik durum, Türk Yahudileri, Türkiye – İsrail ilişkileri ve AB’ye giriş konulu, bilgilendirme amaçlı iki sunum yapmıştım ve bu sunumların dernek içinde gördüğü büyük ilgi, Fransa genelinde de böyle bir ihtiyaç olduğunu bana açıkça göstermişti.

İlk başta, gönüllü olarak bir Türk Sefarad müzik konseri ve bir de konferans düzenlemekten ibaret olan fikir, kısa bir süre içinde, derneğin başkanının da destek ve fikirleriyle, yedi konferans ve konserden oluşan oldukça iddialı bir projeye dönüştü.

“Fransa’da Türkiye Mevsimi“ 1 Temmuz 2009 - 31 Mart 2010 tarihleri arasında yer alacak yaklaşık dört yüz etkinlikten oluşuyor. İki ülkenin Dışişleri ve Kültür Bakanlıklarının himayesinde, İKSV (İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı) ve Cultures France’ın işbirliğiyle gerçekleştirilecek. Dokuz ay süresince Paris, Marsilya, Lille, Lyon, Strasbourg, Bordeaux ve daha birçok kentte Türkiye’nin kültürel çeşitliliğini yansıtmayı ve çok yönlü, değişime açık, yenilikçi varlığını, Avrupa ve dünya kültürüne katkılarını vurgulamayı hedefliyor.

Bu bağlamda, birkaç gönüllü Türk ve Fransız Yahudi vatandaş olarak ‘Mevsim’e yapmak istediğimiz katkının, başkan yardımcısı olduğum Cordoue Confluences derneğinin katkısı olarak sunulması da çok tutarlı bir girişim oldu. Gerçekten de bu derneğin amacı Akdeniz ve özellikle Ortadoğu halklarının ortak kültür ve değerler çerçevesinde yakınlaşmalarını sağlamaktır. Herhangi bir siyasal ya da ideolojik amaç gütmeden, ancak hoşgörü ve barışa yönelik girişimlere imza atan derneğimiz, sembolik olarak adını, tek tanrılı üç büyük dinin yüzyıllar önce barış içinde yasadığı İspanya’nın Kordoba (Fransızcası Cordoue) kentinden almıştır.

Programımızın amacı özetlemek gerekirse, Fransız Yahudilerini  – ki 600 000 kişiyle, sayısal olarak Avrupa’nın en önemli Yahudi cemaatini oluştururlar –  Türkiye hakkında bilgilendirmek istiyoruz. Türkiye’ye bakış açılarının, örneğin AB süreci konusunda, oldukça olumsuz olduğunu biliyoruz. Bunu, 50’li ve 60’lı yıllarda Kuzey Afrika ülkelerinden zorla ve çok kötü şartlarda ülkelerini terk etmek zorunda kalmış olmaları ve bundan dolayı da “Müslüman dünyası“na genel olarak olumsuz bakmalarıyla açıklamak, biraz yüzeysel bir analiz olsa da, yanlış olmaz sanırım.

Düzenleyeceğimiz konferans ve konserlerle, hem Fransa Yahudilerini, hem de Fransa halkının en azından bir kısmını bilgilendirmek ve bu sayede de biraz daha açık fikirli olmaya davet etmek gibi bir hedefimiz var!

Türkiye, Fransa ve İsrail’den gelmeyi kabul eden ve sayısı yirmiyi bulan çok saygın katılımcılardan bazıları şunlar: Hepimizin tanıdığı, projeye başından beri manevi destek veren Naim Güleryüz, Sami Kohen, Soli Özel, Nora Şeni, Prof. Nur Vergin; Fransa’dan Le Monde’un iki numaralı yöneticisi Laurent Greilsamer, Libération’un dış haberler şefi Marc Sémo, France-Inter’in yeni müdürü Philippe Val, Caroline Fourest, Ali Kazancıgil gibi yazar ve politologlar, Alexander Adler, Michel Taubmann gibi kanaat liderleri ve ayrıca üç ülkeden resmi temsilciler...

Paris, Marsilya, Nice ve Montpellier’nin çok ’prestijli’ konferans salonlarında (örneğin Paris’te Senato’nun ve Millet Meclisi’nin salonlarını ayarladık) üç ayrı tema tartışmaya sunulacak:

- Türkiye Yahudilerinin tarihi, dünü ve bugünü,

- Fransız ve Türk laiklik kavramlarının karsılaştırılması; Türkiye’nin “Müslüman dünya”sında neden değişik bir yeri olduğu,

- Türkiye’nin Ortadoğu’da istikrara ve barışa katkı potansiyeli (ve bunun AB’ye giriş süreciyle ilintileri).

Konferansların yanı sıra, Karen Gerşon Şarhon solisti olduğu Los Paşaros Sefaradis Grubu Paris’teki Musée d’Art et d’Histoire du Judaïsme (Musevi Tarihi  Müzesi) çok güzel konser salonunda bir konser verecek. (Halen Montpellier ve Marsilya’da da benzeri birer konser yapılabilmesi için harıl harıl çalışmaktayız.) Los Paşaros’un çok sayıda özellikleri arasında – Şalom okuyucularının iyi bildikleri gibi – Türkiye’deki sinagog ilahilerinin Türk Sanat Müziği makamları ile icra edilmesi var ki, bunun taşıdığı sembolik değer, projemizin Türkiye Mevsim’in resmî programına dâhil edilmesi kararında önemli bir etkisi oldu.

Şimdiden kesinleşmiş olan 29 Kasım Paris Konferansı, 30 Kasım Montpellier Konferansı, 6 Aralık Nice Konferansı ve Paris Los Paşaros Konseri ve 8 Aralık Paris Konferansı tarihlerinin yanı sıra diğer programları www.saisondelaturquie.fr den daha ayrıntılı olarak takip edebilirsiniz.

Fransa’daki “Türk Mevsim’in tüm hedeflerine ulaşması dileğiyle...

Mişel ALFANDARİ