/İdeolojik farklılıklarıyla Kuzey Amerika Yahudileri -4

Nazi Avrupası’ndan kaçan Yahudiler’in ABD’ye gelmesi ile yeni dünyadaki Yahudiler arasında dinsel uygulama ve ideolojilerdeki farklılıklar daha belirgin hale geldi. Amerikan Reformist, Muhafazakâr ve Ortodoksları, kendi fikirlerini yaymak için örgütlendiler

Sara YANAROCAK Kavram
15 Temmuz 2009 Çarşamba

Nazi Avrupası’ndan kaçarak Amerika’ya gelen mülteciler daha ileri farklılıklar getirdi. Bunların arasında, Avrupa liberalizminin gelişmiş formlarının taraftarları olduğu kadar, dış kültürel etkilere çok dirençli, oldukça gelişkin halk gelenekleri olan Hasidim toplulukları da vardı. Sadece Sovyetler Birliği ve İsrail’den, çok fazla bütünleşmiş ve dinin artık yaşam gücü olmadığı bu topluluklardan gelen son göçmen dalgalarının Amerikan Museviliğine sunabileceği birşey yoktur.

Amerikan Museviliğinin içindeki bölünmeler düzgün sınıflandırmalara meydan okumaktadır. Hayli örgütlü kurumlar (cemaat seminerleri) bile, açık seçik ayrım çizgilerinin yapaylığını taşırlar. Geleneksel olarak üç yönelim vardır. Reformcu, Muhafazakâd ve Ortodoks; ancak her yönelimin kendi alt bölümleri ve bunların arasında dinsel uygulamalarda ve ideolojide üst üste çakışmalar vardır. Birbirlerinden ve dışarıdan, örneğin Siyonizm’den veya Hıristiyan teoloji ve ibadetindeki gelişmelerden, etkilendiklerini hepsi kabul etmektedir. Amerikan reformculuğunun asıl kurucusu olan Isaac Wise, aşırı değişmelere karşı çıkan ve ortodoksluğun önderleriyle uyum içinde çalışan deneyci ve pragmatik reformcuydu. Kendisi yeni dönem için bir din yaratırken eskiyle bağlarını koparan olarak değil, bütün Amerikalı Yahudilerin ruhsal gereksinimlerini karşılamaya hizmet ederek bir Musevilik geliştiren bir dua kitabı derledi ve buna “Amerikan Töresi” (Minhag Amerika) adını verdi.

İbrani Birlik Üniversitesi (Hebrew Union College) ile Amerikan İbrani Cemaatleri Birliği’ni (Union of American Hebrew Congregations) bütün topluma hizmet verecek, evrensel kurumlar olarak düşündü. Wise’ın, David Einhorn’un radikal ve doktriner reformculuğu ile diğer Almanca konuşan doğu kıyısı hahamlarıyla arası açıktı. Sonunda, reform hareketlerindeki uçurum 1885 Pittsburgh Konferansı’nda kapandı. Bu toplantı, reformcu doktrinin açık seçik bir formülasyonuna ve 1900 yılındaki ölümüne kadar başkanlık edeceği Amerikan Hahamları Merkez Konferansı’nın kurulmasına yol açtı. Pittsburgh konferansı, aynı çerçeve içinde Amerikan Yahudiliği’nin farklı dinsel parçalara bölünmesini de arttırdı. Başlangıçta Hebrew Union College’i destekleyen Sabato Morais gibi ortodoks önderler, 1886’da daha tutucu bir haham okulu olan, Yahudi Teoloji Semineri’ni (The Jewish Theological Seminary) kurdular. Bu arada Leeser’in Maimonides College’i 1873’de sona ermişti. O zaman bile bazı Ortodoks Yahudiler yeni bir ilahiyat fakültesinin yaratılmasından kaygı duymuşlar ve Reformculuk etkisiyle Hebrew Union College’in içinden savaşılması gereğini vurgulamışlardır.

Yahudi Teoloji Semineri, Ortodoks bir kuruluş olarak çok uzun ömürlü olmuştur. 1902’de yeni bir amaçla, doğu Avrupalı göçmenlere hizmet etmek için eğitmek üzere yeniden örgütlenmişti. Bu girişimden sorumlu olanlar, öncelikle Reform Yahudileriydi. Amaçları Reformcu Museviliği göçmenler arasında yaymak değil, onlara kültür değiştirmek ve Amerikalılaştırmaktı. Reform Museviliği’nin göçmenlere fazla hitap etmediğini gördüler ve ilahiyat seminerinin Amerikalılıştarılmış gelenekçiliğinin göçmenlerin dini olmasını, reformculuğunsa daha eskiden yerleşmiş olan Yahudilerin dini olarak devam etmesini umdular. Seminer, az sonra, başkanı. Salamon Schecter’in karizmatik rehberliği altında girdi. Yahudi öğretisinin ve özgür bir Amerikan uzlaşması olan Muhafazakâr Museviliğin güç merkezi haline geldi. 1913 yılında seminerin önderi ve mezunları yeni akımın bir cemaati olarak Amerika Birleşik Sinagogu’nu kurdular. İsim, girişimdeki evrensel amaçların bir göstergesidir ve Wise’in merkezi bir “İbrani Merkezi” yaratma çabalarını hatırlatmaktadır. Yeni kuruluşu “Muhafazakâr Cemaatler Birliği” diye adlandırma önerisi, çok mezhebçi olduğu için reddedilmişti.

Bu sırada göçmen sorununu ele almak amacıyla farklı bir girişim, 1898’de Ortodoks Yahudi Cemaatleri Birliği’nin kurulmasına yol açtı. Kurumların çoğu seminerle ilgili kişilerdi, ancak Birlik bir süre sonra tutucu kurallardan hoşnut olmayan göçmenlerce ele geçirildi. Aynı zamanda New York Yeşivası (bugünkü Yeşiva Üniversitesi) ve Chicago İbrani Teolojik Koleji gibi kesinlikle Ortodoks Amerikan seminerlerinin içlerinden yetişeceği tohumlar olan yeşivaları kurdular. Bunlardan mezun olan hahamlar, genellikle 1923’te kurulan Amerikan Hahamlar Kurulu’nun (Rabbinical Council Of America) üyesidir. Bu örgüt, daha gelenekçi olan ve 1902’de Yidiş konuşan Amerika ve Kanada Ortodoks Hahamlar Birliğiyle (Aggudas Ho-Rabbonim) karıştırılmamalıdır. Gelenekçi Doğu Avrupa Museviliği, 1930’ların ve 1940’ların göçmenleriyle büyük ölçüde güçlendi. Bunlardan biri olan Haham Aaron Kotler, Lakewood New Jersey’de önemli bir yeşiva kurmuştur. Buranın mezunlarının çoğu kendi yeşivalarını kurmuşlardır. Ancak bunların çok azı cemaat hahamları oldu: kendi içinde bir amaç olarak Talmud öğretmeyi tercih ettiler. Bu arada, cemaat derneklerinin genel eğilimini izleyerek 1929’de Sefaradik Cemaatler Birliği de kurulmuştu.

 

devam edecek...