Eliezer Samenhof, Ludwik Lazar Zamenhof, Louis Lazare Zamenhof… Tüm bu isimler hayatını dünya barışı, hoşgörü ve karşılıklı anlayışı evrensel bir dille sağlamaya adayan kişinin zaman içinde değişen adları...
Eliezer Samenhof, 18 Aralık 1859’da Polonya’nın Bialystok kentinde doğdu. O zamanlar Polonya bağımsız bir ülke değildi. Toprakları Avusturya, Prusya ve Rusya arasında paylaşılmıştı. Bialystok kenti ise Rusya’nın denetimindeydi. Bu taşra kentinin yaklaşık 30.000 kişilik nüfusu, 3.000 Polonyalı, 4.000 Rus, 5.000 Alman ve 18.000 Yahudi’den oluşuyordu. (O dönemde Yahudiler vatansız sayıldıklarından ayrı bir grup oluşturuyorlardı.)
Küçük Eliezer’in büyükbabası Fabian Samenhof Fransızca, babası Markus Samenhof ise Almanca öğretmeniydiler. Ailenin iki büyüğünün meslekleri ve kozmopolit ortam küçük Eliezer’in dillere yatkın olmasını sağladı. Küçük yaşlardan itibaren Yiddiş, Almanca, Rusça ve Lehçe dillerini rahatlıkla kullandı.
13-14 yaşlarına geldiğinde lisan dağarcığına Fransızca, Latince ve İbranice’yi kattı. Liseye başladığında İtalyanca, Eski Yunanca ve İspanyolca öğrenmeye başladı.
Bu dönemde yaşadığı bölgede değişik etnik gruplar arasında çatışmalar yoğunlaşmıştı. Eliezer’e göre, gruplar arasındaki nefret ve önyargıların ana nedeni ortak bir dil eksikliğinden doğan anlaşmazlıklardı.
O yörede en çok kullanılan diller Rusça ve Yiddiş olmasına rağmen kullanılacak ortak dilin ulusal veya etnik bir grup t
‘EVRENSEL DİL’
Henüz 19 yaşında lise öğrencisi iken bu konudaki ilk çalışmasını ortaya çıkarttı : “Lingwe Universala” (Evrensel Dil) . Ancak yaşı dolayısıyla pek ciddiye alınmadı ve bu çalışmasını yayınlayamadı. Babası, oğlunun zamanına göre “uçuk ve boş” çalışmalarının, özellikle Yahudiler üzerinde baskı uygulayan Çar rejimi tarafından tepki alacağı korkusuyla, Eliezer’i tıp eğitimi almak üzere Moskova Üniversitesi’ne gönderdi. Çalışmalarını koruma altına alacağını vaat etmesine rağmen onları imha etti.
Moskova’daki tıp eğitimi, artık adını Ludwik Lazar olarak değiştiren Eliezer’in dil çalışmalarına devam etmesini engellemedi. 1879 yılında tarihin Yiddiş ilk dilbilgisi kitabını hazırladı. Kitap olarak hiç yayınlanmamasına rağmen, yıllar sonra başmakale olarak “Lebn un Vinshaft” (Hayat ve Bilim) Yiddiş dergisinde yayınlandı (Orijinal el yazması Tel-Aviv Müzesi’nde koruma altına alınmıştır).
1882 yılında şiddetlenen ve sıklaşan pogrom olayları Ludwik’i Yahudi dünyasına yaklaştırdı. Yeni filizlenmekte olan “Hibbat Zion” (Siyon Sevgisi) akımının üyesi oldu.
İki yıllık tıp ön eğitimi aldıktan sonra ihtisasını almak üzere Varşova’ya döndü. Dönüşünde babasının eski çalışmalarını saklamak yerine imha ettiğini görünce, tıp eğitimi ile beraber eski çalışmalarını tekrar yaratmaya ve ilerletmeye başladı. Bu arada Moskova’da bağlandığı “Hibbat Zion” hareketinden de ayrıldı. Milliyetçi hareketler ‘insanlığı birleştirmek’ ütopyasına ters düşüyordu. Bu ideolojiden ayrılması Yahudiliğinden kopması anlamına gelmiyordu. İnsanlığı kaynaştırmayı hedefleyen “Hillelizm” akımına destek vermeye başladı. Her zaman da Yahudiliğini ön plana çıkarttı. Daha ileriki yıllarda yazdığı bir mektupta:
“Getto Yahudi’si olmasaydım, insanlığı barıştırmak, birleştirmek aklımın ucundan geçmeyecekti. Hiç kimse ayrımcılığı bir getto Yahudi’si kadar anlayamaz. Kimse bir Yahudi kadar huzur, anlayış bekleyemez. Yani Yahudi ortak bir dil peşindedir. Çünkü Yahudi Tanrı’sına ölü bir dille yakarır, eğitimini onu dışlayan toplumun dilinde yapar ve acılarını duyurabilecek evrensel bir dili yoktur. Yahudiliğim, çocuk yaşlarımdan beri, insanlığı birleştirme rüyamın ana nedenidir” demiştir.
1887 yılı 26 Temmuz’unda maddi imkânsızlıklar ve diğer engell
1879 yılında Johann Martin Scleyer “Volapük” adı altında bir evrensel dil çalışması hazırlamış; önceleri ilgi görmüş, ancak kısa bir sürede tarihin sayfaları arasında kaybolmuştu. Buna karşın Zamenhof’un tercümeleri ve çalışmaları ile desteklenen Esperanto kısa süreli bir heves olmayacağını kanıtlamıştı. Yavaş yavaş desteği de artıyordu. Çarlık Rusya’sının sansürcü zihniyeti bile Esperanto’nun yayılmasını ve hatta sınırları aşmasını engelleyemedi. 1889 yılında Amerikan Felsefe Derneği ve yine aynı yıllarda dönemin önemli dilbilimcisi Max Müller bu dili benimsediklerini açıkladılar. 1894 yılında da büyük Rus yazarı Leo Tolstoi bu çalışmaları desteklediğini duyurdu.
DÜNYA ESPERANTO KONGRESİ
Dünyanın çeşitli merkezlerinde Esperanto konuşanları ve çalışma grupları oluşmaya başladı. 1889 yılında 1000 kişi olan Esperanto konuşanı, 1900’de 5.567’ye, 1905 yılında 13.103 kişiye ulaştı (çalışma gruplarına kayıtlı olanlar). 1902’de 44 olan çalışma grubu sayısı 1905’de 308’e yükseldi.
1905 yılında Fransa Boulogne-sur-Mer kentinde ilk ‘Dünya Esperanto Kongresi’ düzenlendi. Bu kongreye 20 ülkeden 688 delege katıldı. Kongrede Zamenhof, dilin ilerletilmesi ve genelleştirilmesi için kendi başkanlığında bir komite oluşturdu. Bu komite Esperanto dilinin on altı t
1910 yılında Zamenhof İngiliz Akademisi tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi.
ANTİSEMİTİZM KURBANI OLDU
Savaş yıllarını değerlendiren Zamenhof Esperanto dilinde dinsel felsefe ile ilgili “Homaranismo” (İnsancıl Olmak) adlı eserini yayınladı. 14 Nisan 1917 tarihinde Varşova’da öldü ve kentin Büyük Yahudi Mezarlığı’na gömüldü.
Zamenhof’un üç çocuğu oldu. Başta kızı Lidya olmak üzere, diğer çocukları Sofia ve Adam, Esperanto üzerindeki çalışmaları devam ettirdiler.
Zamenhof Esperanto’yu insanlığı birleştirecek bir araç olarak gördü. Ancak muhalifleri ona “Küçük Yahudi Peygamber” adını takarak küçük düşürmeye ve antisemitizm aracılığıyla engel olmaya çalıştılar. Çarlık Rusya’sının bütünlüğü için tehlike olarak gördüler. Almanya’da ise Zamenhof’un Yahudiliği nedeniyle Esperanto engellenmeye çalışıldı.
Hitler, “Kavgam” kitabında , “Esperanto’nun uluslararası Yahudi komplosunun bir aracı olduğunu” yazmıştı. Almanya 1939 yılında Varşova’yı işgal ettiğinde Hitler’in özel emriyle Zamenhof’un ailesine ‘özel ilgi’ gösterilmiş, oğlu Adam 1940 yılında, diğer iki kızı da 1942 yılında Treblinka’da öldürülmüştü. Stalin de 1937 yılında Esperanto’yu “casusların dili” ilan etmiş ve Esperanto ile yakından uzaktan ilgisi olanlar ya sürgüne gönderilmiş ya da kurşuna dizilmişti.
Zamenhof’un ana ve t
ESPERANTO hakkında ilginç bilgiler...
• Dilin iki milyona yakın konuşanı vardır.
• Dünyada 69 üniversitede Esperanto kürsüsü vardır.
• San Marino Üniversitesi’nde eğitim dili Esperanto’dur.
• Google arama motoru üzerinde Esperanto portalı vardır.
• Bilgisayar kodlamasında Esperanto için üç ayrı ISO standardı vardır.
• 28 harflik Esperanto dilinde özel isimler haricinde q,w,x ve y harfleri kullanılmamaktadır.
• Yapılan bir çalışmada normal bir insan Almanca’yı 2.000 saatte, Ingilizce’yi 1.500 saatte çözebilirken Esperanto için bu süre 150 saattir.
• Dilin t
• Her yıl Zamenhof’un doğum günü olan 15 Aralık, Dünya Esperanto Günü olarak kutlanmaktadır.
• Japonya’da Oomoto tarikatı Esperanto’yu Tanrı’nın dili, Zamenhof’u da peygamber olarak görmektedir.
• İrlanda Eirigi Partisi, Avrupa’nın resmi dilinin Esperanto olması için kampanya yürütmektedir.
• 1994 yılından beri Papalar, yıllık Paskalya ve Noel dualarının bir kısmını Esperanto dilinde yapmaktadır.
• İran’da Ayetullah Humeyni, başa geçtiği yıllarda dinler ve toplumlar arası diyalogun sağlanması için Esperanto dilinin kullanılmasını önermiş, desteklemiş ve hatta Kum kentinde din eğitimlerinde kullanılmaya başlanmış; Kuran Esperanto diline tercüme edilmiştir. Ancak Bahai müritlerinin bu dile özel ilgi göstermesi ve İran’da bu toplumun yasadışı olması nedeniyle 1981 yılında Esperanto ülkede yasaklanmıştır.